Elif ÇELİK
  • 14/02/2019 Son günceleme: 14/02/2019 19:50
  • 14.961

Yaşadığımız ilçeyi ben seviyorum. Çocukluğum burada geçti.

Üniversiteden sonra geldiğim Beykoz'umdan hiç ayrılmadım: Oğlum Egemen'i kızım Işılay'ı burada dünyaya getirdim. Gümüşsuyu'nda Elmalı'da ve ikamet ettiğim Soğuksu'da çok insan tanıdım, çok dost biriktirdim. İyiyi de Beykoz'da öğrendim, kötüyü de Beykoz'da öğrendim. Ama ne yalan söyleyeyim; onca sene yaşamama rağmen Beykoz'da ben bugünkü kadar kibirli insanı hiç bir arada görmedim.

Güzel bir söz vardır hani, bilirsiniz: ‘Çingeneye Beylik vermişler, tutmuş babasını asmış’ derler. İşte Beykoz'da da kendisine Beylik verilen bazı kişiler, önce en yakınlarındaki kendi görüşünden kişileri kıyma makinesine atmaya başlıyor. Böyle olunca da insanda ne heves kalıyor ne de umut. Dağılıyorsun.

Bu koltuk sevdası, başa bela bir hastalıktır Sevgili Dostlar. İnsan maazallah şuurunu kaybediverir. Ömründe minibüs şoförüne, Sağda inecek var bile diyememiş kişiler, birden koltuğu bulunca sağa sola emir yağdırmaya başlar. Bunun cinsiyeti falan da yoktur: Kadında da erkekte de çirkin durur. Çünkü emir etmeyi, bağırmayı yöneticilik sanan bu kişiler, insanların moralini bozar, canını sıkar. 

Kimi insan vardır, nereye götürürsen götür, hangi mevkiye getirirsen getir, hiç bozulmaz: Aynı kalır.  Hani hep derler ya, tüm özellikleriniz kişiliğiniz olan 1'in yanına sıfır olarak eklenir diye... Her özelliğiniz de yanına sıfır ekler. Ama dostlar, kişiliğiniz varsa bu böyledir, değil mi? Ya kişiliğiniz yoksa? Sıfırın yanına hangi sayıyı ekleyelim de bize değer ifade etsin? İşte bu kişilik de böylesi önemli. Olmayınca olmuyor.

Bizim ananemiz, kültürümüz var her şeyden önce. Koltuğa da gerek yok; içeriye birisi girince ayağa kalkılır: Saygıdandır. Birisi konuşurken, sözü kesilmez; elinden, kolundan tutup da kürsüden indirilmez. Bunu böylece insan evladına daha ilkokuldayken öğretir. Çocuk eğitiminde verilir bu bilgiler. Beykoz'da ise bunu bilmeyen kişiye değil koltuk; koltuk değneği bile emanet edilmez. 

Sevgili Dostlarım, 

Seçim zamanı neden CHP'li bir Aday adayımızın yanında durmadığımı soranlar oldu. Ben bu partiye İlçe Başkanı olmak için adaylığını koymuş bir kardeşinizim. Biz bu adaylığımızı, listede adımız geçsin diye değil; hem partimizde hem ilçemizde bir değişimin meşalesini yakalım diye istedik. Ancak delegemiz bizleri layık görmedi, seçilemedik. Sonrasında ise hem delegemize hem de Beykozlu hemşerilerimize kendimizi daha iyi ifade etmek, anlatmak için karar aldık. Şimdi ben böyle bir süreçte, partimi bırakarak, ideolojimi bırakarak, nasıl bir adayı seçebilirdim? Ben, Elif Çelik olarak, adaylardan bir pay, bir paye bekleyen birisi değilim ki? İlle de bir paye olacaksa eğer bunu CHP delegesinden görmeyi tercih ederim. İlle de bir pay alacaksam, CHP'li olması da şart değil; hangi partiden olursa olsun, Beykozlu komşularımla, hemşerilerimle paylaşmayı yeğlerim. Eğer evimde 3 parça lokma varsa zaten 1'i Egemen'in 1'i Işılay'ın 1'i de Beykozlu çocuklarındır. Ben aç da yatsam ses etmem.

Bu dediklerimi de muhatapları bir okusun isterim...

Yazarın Yazıları
Yorumlar (0 Yorum)

Bu içeriğe yorum yapılmadı, yorum yapmak ister misin?

Yorum Yaz