Ayşenur ÇABUK
  • 26/03/2018 Son günceleme: 26/03/2018 20:56
  • 13.657

Değerli okurlarım bugün sizlerle “İçinde şeker yok ama neden tatlı?” sorusu üzerinde biraz konuşalım istedim.

Bir kavgadır gidiyor, şeker olsun mu olmasın mı? Hem tatlı olsun hem şekersiz olsun istediğimizde bu gereksinimden doğan bir ürün olarak tatlandırıcılar karşımıza çıkıyor. Gelişen teknoloji ile 1900’lü yılların başında tatlandırıcılar bulunmuştur. Peki ya bu durum ne kadar sağlıklı? Şeker mi tatlandırıcı mı yoksa ikisi de değil mi? Gelin tatlandırıcıları hem birlikte tanıyalım hem de kullanımı yönünde bir karara varalım.

Tatlandırıcılar, günlük yaşamda sofra şekeri yerine kullanılabilen doğal olarak bulunan veya kimyasal olarak üretilebilen, aynı miktardaki sofra şekerinden daha az enerji içeren ya da hiç enerji içermeyen maddelerdir.

Enerji içeren tatlandırıcılar; sukroz, şeker alkolleri ve früktozdur.  Sukrozun en önemli kaynağı çay şekeridir. Yüksek miktarda sükroz içeren besinlerin tüketimi başta obezite olmak üzere diyabet ve diş çürüklerine sebep olabilmektedir. Aynı zamanda yapılan çalışmalarda sükrozla beslenen bireylerin kan şekerinin yükseldiği ve trigliseritlerin artarak insülin direncine neden olduğu gözlenmiştir. Früktozun kaynağı, hazır gıda üretiminde yaygın olarak kullanılan yüksek früktozlu mısır şurubudur. Karaciğerde metabolize olmaktadır. Yapılan çalışmalar sonucunda früktoz kullanımının vücutta çok ciddi olumsuz metabolik etkilere sebep olduğu bildirilmiştir.

Enerji içermeyen tatlandırıcılar; asesülfam potasyum, aspartam, neotam, sakarin ve sükralozdur. Bunlar Amerikan Gıda ve İlaç Federasyonu (FDA) tarafından kullanımına izin verilen tatlandırıcılardır. Özellikle diyet ürünlerin üretiminde ve şeker tüketimini kısıtlamak amacıyla sıklıkla tercih edilir. Asesülfam-K yüksek konsantrasyonda acı ve metalik tad oluşturur, kısık ateşte tatlılığı kaybetmez ancak fırınlanan yiyeceklerde tatlılığını kaybeder. Aspartam sukroza benzer, acı tat bırakmaz, ısıya dayanıklı olmadığı için piştikten sonra ilave edilmelidir. Yüksek doz aspartam kullanımının kanserojen olduğuna dair çok sayıda bağımsız bilimsel çalışma vardır. Neotam yapısal ve kimyasal olarak aspartama benzemektedir. Tatlandırıcı olmasının yanı sıra aroma verici etkisi de vardır. Sakarin 1. Dünya Savaşı sırasında şeker yokluğu nedeni ile kullanımı başlayan tatlandırıcıdır. Şekerleme, içki, ilaç, diş macunu, unlu mamuller, salata sosları, gazlı içecekler için kullanılmaktadır. Sukraloz tadı şekere benzeyen ağızda acı tat bırakmayan bir tatlandırıcıdır. Isıya dayanıklı olup sanayide özellikle alkolsüz içecek yapımında kullanılmaktadır.

Dünya Sağlık Örgütü tarafından ADI (Acceptable Daily Intake) değerleri ile günlük alınmasına izin verilen güvenilir doz miktarları belirtilmiştir. Böylelikle yüksek dozlarda kullanımı önlenebilir. Bununla birlikte rutin beslenmede tatlandırıcı içeren; diyet tatlılar, bisküviler, içecekler ile sakızlar ve tatlandırıcı ile içilen çay ve kahve gibi besinlerin tüketimine dikkat edilmelidir.  

Peki ya ne yapalım? Yağmurdan kaçarken doluya tutulmayalım! Sonuç olarak doğal yani şekersiz yaşam seçilmelidir ancak tüketimi sık olmamakla birlikte uygun tatlandırıcının yeterli miktarda kullanılması ile hazırlanmış ürünler tercih edilebilir. Her zaman söylediğimiz gibi dengeli ve sağlıklı beslenme hedefleri içinde her şeyden yeterince tüketmeye ve yüksek dozlara kaçmamaya özen gösterilmelidir.

Yazarın Yazıları
Yorumlar (0 Yorum)

Bu içeriğe yorum yapılmadı, yorum yapmak ister misin?

Yorum Yaz