Asım ÖZDEMİR
  • 01/01/1970 Son günceleme: 17/05/2014 00:11
  • 30.997

Yazıma, ünlü düşünürümüz Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin sözleriyle başlıyorum; "Başarılı insanlarla başarısız insanlar arasındaki fark, başarılı insanlar başarısız insanları görüp de yapamadıklarını yapabilen insanlardır.

Başarmak yani bu dünyada iz bırakmak tamamen bizim elimizdedir. Önümüzdeki tek ve en büyük engel de bizzat kendimiziz. Ve bu engeli aşma yolunda bize bizden başkası da yardımcı olamaz." 

Başarıyı, bireylerin iş ve özel yaşamlarında, yakın çevrelerine ya da daha geniş boyutta toplumsal yaşam alanları içerisinde kendilerini hissettirme, diğerlerine göre bir fark yaratma durumu olarak tanımlarsak, başarısızlığın tanımı da ortaya çıkmış olur. Arzu edilen sona ulaşamayan, dileğini gerçekleştiremeyen ya da yenilgiye uğrayan kimseler doğal olarak kendisini başarısız sayacaktır. 

Başarısızlık bana göre de asla bir kader değildir. Bir başka deyişle Başarısızlık bir son değil, bir başlangıçtır. Başarısız olduğunu hisseden birey karamsarlığa kapılacak, umutsuzluğa düşecek yerde; “Hayat, bana bir şeyler mi anlatmak istiyor?“ demeli bence. “Zamanımı boşa harcadım, vazgeçmeliyim, asla başaramayacağım demek yerineyeniden başlamak için hep bir nedeni olmalı, daha sabırlı olmalı ve daha sıkı çalışmalıyım diye düşünmelidir”. 

Ünlü Amerikan Futbolu oyuncusu ve koçu Vince Lombardini’nin dediği gibi; “Önemli olan yere düşüp düşmemen değil, tekrar ayağa kalkıp kalkmamandır.” Bu görüş, yürümeye yeni başlayan bir çocuğun çabalarını anlatır, aslında. Ne yapar çocuk ilk yürüme denemelerinde önce ayaklarının üzerinde durmaya çalışır ve daha sonra adım atma girişimlerinde bulunur. Bunları yaparken de düşer kalkar. Bu düşüp kalkmalar yürümeye başlayana kadar sürer. 

Başarı ve başarısızlıkla ilgili bu uzunca girişten sonra gelelim konunun spora yansımasına. Başarısızlığın olumsuz sonuçlarını en somut olarak yaşadığımız alanlardan biridir Spor arenası. Yenmek, yenilmek spor müsabakalarının doğal sonuçlarıdır. Ancak Spor Kültürünün tam olarak yerleşmediği toplumlarda başarı salt galibiyetlere endekslidir. Alınan yenilgiler kesinlikle başarısızlık olarak kabul edilir. Sonuçta, seyirciler koro halinde yönetimi istifaya davet eder. Yönetim yenilgiden sorumlu tuttuğu Teknik Direktörün işine son verir. Hatalı görünen futbolcular kadro dışı bırakılır veya çeşitli para cezalarına çarptırılır. Bu kısır döngü böylece devam eder. Nasıl çizdiğim tablo hiç yabancı gelmedi değil mi? 

Oysa uygulanılması gereken, yapılan hata ve yanlışlardan dersler çıkararak, başarısızlığın nedenlerini saptamak ve başarılı olabilmenin doğru yolunu bulabilmektir asıl olan. Tabidir ki yapılan bu uygulamalar çağdaş, bilimsel doğrularla da desteklenmeli ve oluşturulacak başarı projeleri uzun vadeli yatırımlara dönüştürülmelidir. 

Bu hedeflere ulaşabilmek adına yanlış yapma, başarısız olma hakkınızdan vazgeçmemelisiniz. Yapılacak her hata, yaşanacak tüm başarısızlıklar yaşantımızda birer tecrübe olacaktır. Olası başarılar ise büyük, küçük tecrübelerden oluşacaktır.

Yazarın Yazıları