Asım ÖZDEMİR
  • 24/12/2020 Son günceleme: 24/12/2020 11:53
  • 5.241

Yazıma önce Antrenör kavramının ne olduğunu biraz açarak başlayalım.

Antrenör: Belirli bir spor dalında, sporcularını, sahip olduğu mesleki bilgi, birikim ve deneyimleriyle en yüksek performansa ulaşabilmeleri adına sistematik bir şekilde eğiten, tutarlı, dengeli tavır ve davranışlarıyla adaletli bir tutum sergileyerek her bakımdan sporcularına örnek teşkil edebilecek kimsedir.

Tüm sporcuların eğitim ve gelişiminde en önemli rolü Antrenörler üstlenirler. Bir ülkede sporun ve sporcu kalitesinin artması, elit sporcular yetiştirilerek dünya sporuna bir yıldız olarak sunulmaları, bu sektörde görev yapan Antrenörlerin kalitesinin artmasıyla doğru orantılıdır.

Antrenör kısaca, yol gösteren ve örnek olan kişidir. Başarı için yetenek, beceri, biyomotorik özellikler, teknik, taktik, oyun kuralları, beslenme, dinlenme, fair play, fiziksel gelişim, sosyal, toplumsal ve psikolojik uyum, moral motivasyon, genel ve branş kondisyonu gibi içinden çıkılması zor görülen çeşitli kavramları (Bilim Dallarını) bilinçli bir biçimde kullanarak sporcuların gelişimlerini sağlayan uzmandır. Salt çalıştırdığı branşa ait teknik bilgiyle bağlı olmayıp, her konuda bilgi sahibi, kendini güncelleyen, genel kültürle de yakın ilişki içerisinde olan bir misyonu vardır. Sporcularına eşit davranıp, adalet dağıtan bir rol model olarak onların saygınlığını ve güvenini kazandırır. Sporcularının hedeflenen yüksek başarılara ulaşmasında ilk ve en etkin kişidir.

İlgili spor Federasyonları tarafından açılan kurslara devam ederek mezuniyetlerinde de alacakları çeşitli aşamalardaki diplomalarla antrenör özelliğini kazanırlar ve çalışma izinlerine sahip olurlar. Bundan sonrası antrenör ya iş bulabileceği bir spor kulübünde, ya da imkanı varsa kendi kurabileceği bir kulüp aracılığıyla sporcu eğitim ve gelişim etkinlerini başlatır.

Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 Pandemisi diğer iş kollarına olduğu gibi en büyük darbeyi spora da vurdu. İşte bu nedenle Devletimiz tarafından pandemiden korunmak amaçlı alınan koruma önlemleri içinde yer alan yasaklar sonucu Amatör Sporumuzda maddi ve manevi zarara uğramış bulunmaktadır.  

Antrenörlerin Spor ve Sporcuların eğitim ve gelişimleri üzerindeki önemleri, hakları ve mağduriyetlerine. Genelde baktığımızda antrenörlerimizin çok zor koşullar altında görev yaptıklarını söylemek mümkündür. Bunların en başında da kendilerinden kayıtsız, koşulsuz başarı, galibiyet, şampiyonluklar beklenir. Elde edilen başarılar kulüp yönetimleri, taraftarlar ve tüm takım olarak paylaşılırken başarısızlıkların tek sorumlusu genellikle antrenörlerdir.

Sporun yalnız adamlarına iyi bir takım teslim edilmiş midir? Takım mühendisliği, kadro oluşturma özgürlüğü kendisine tanınmış mıdır?  Mükemmel bir tesis, yeterli malzeme, uygun antrenman koşulları, hatırı sayılır bir ücret karşılığında ideal çalışma ortamı kendisine sunulmuş mudur? Bu ve çoğaltılabilecek sorulara evet yanıtlarını verebilmek sizce mümkün müdür? Ama sonuçta salt “Skora Bağlı Spor Kültürümüz” yüzünden hep eleştirilen, itilen, kakılan, hor görülen ne yazık ki antrenörler olmuştur.

Neyse biz bu olumsuzlukları bir yana bırakarak, son derece özverili bir biçimde zor koşullar altında görevlerini yaparak takım sporlarında olsun bireysel sporlarda olsun keşfeden, üreten ve başaran Antrenörlerimizle ne kadar gurur duysak azdır.

Uğraşır, didinir, gecesini gündüzüne katar ve ulusal ya da uluslararası arenalarda şampiyonlar yetiştirir ama ödül törenlerinde ne yazık ki onlar yoktur. Ama olsun Antrenör yetiştirdiği sporcusunun başarılarıyla gerçek ödülünü almıştır. Akşam yattığında rahat uyuyacaktır, felsefesi artık bitmeli.

Bu konuda, Merkezi Otorite, Üniversiteler, Yerel Yönetimler, ilgili federasyonlar, spor kulüpleri, sivil toplum örgütleri vs. gibi ilgili ve yetkili kurum ve kuruluşlar, Antrenörlerle ilgili gereken tüm olumlu girişimlerde bulunmaya hiç vakit kaybetmeden başlamalıdır.

Öncelikle an itibariyle sadece futbolda yaklaşık sayıları 30.000 civarında olduğu tahmin edilen antrenörlerimizle ve tüm spor branşı antrenörlerimizle ilgili nasıl bir Çalışma, Eğitim Talimatları varsa, yaptıkları kutsal işin de bir Meslek sayılması gerçeği artık görülerek gerekli tüm özlük haklarına kavuşmaları sağlanmalıdır.

İnsana değer, emeğe saygı çerçevesinde konuya eğilmenin zamanı gelmiştir. Antrenörlük bir meslek olarak kabul edilirse daha bir istek ve arzuyla çalışacak olan antrenörlerimiz sayesinde ülkemizde akıl, ruh ve beden sağlığıyla donanmış insan sayısı artacak, sağlık ve güvenlik harcamaları azalarak Devletin büyük bir maddi, manevi yükten kurtulması gerçekleşecek ve daha sağlıklı nesiller yetiştirmenin haklı gururunu yaşayacağız.

Bitirirken Sporun Merkezi olan Beykoz’da da antrenörlere ilginin artması ve gereken değeri vererek onlara hak ettikleri saygınlığın kazandırılması için Beykoz da bir an önce seferberlik ilan edilmelidir.

Çubukluspor’ un 2018-2019 sezonunda U-17 takımı Türkiye şampiyonu olurken bu takımda emeği geçenlere gereken ilgi, sevgi ve övgünün verilmediği kanısındayım.  Başta kulüp başkanları olmak üzere, Antrenör ve takımı oluşturan genç sporcularımıza bir teşekkürü, karınca, kararınca bir ufacık maddi ödülü çok görmemeliydik. Yerel Basınımızın değerli mensubu Talip Ercan da olmasa belki de kimsenin haberi bile olmayacaktı.

Hep içimde yara olan bir olayı da gündeme taşıyarak bitirirken tüm okurlarıma Pandemi ve ekonomik krizlerden uzak bir Yeni Yıl temenni ederim. Kalın sağlıcakla.

Yazarın Yazıları