Kader GÜR
  • 01/01/1970 Son günceleme: 30/07/2019 19:36
  • 12.577

Siyasette iyi niyetli olmanın çok doğru bir düşünce olmadığını derin derin yaşarken, telefonum çaldı. Arayan oydu?

 Ve bana, kısa bir süre sonra yapılacak olan 28 Mart yerel seçimleri için hazırlanan Beykoz Belediyesi Meclis Üyeleri listesinden haberim olup olmadığını sordu. İyi niyetli olmamın bende yaşattığı tahribatı o an için unutarak kendisine çok fazla bilgim olmadığını, fakat parti için canla, başla çalışan insanlardan oluşmayacağı kanaatini taşıdığımı kendisine belirttim. Bu gelişmeden aylar önce başlayan dostluğumuz, bu gelişme sonrasında da devam etti.

Şimdi çok iyi anlıyorum ki, sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın gayet iyi niyetle söylediği “değişim” kelimesini, yine birileri gibi farklı algılayıp, liberal alanda değişim gösterdi. Bu yaşananları kendimize tecrübe edinirken, “siyaset ve bürokratik alanda olmaması gereken düşünceler olarak” değerlendirdik. Ben ve arkadaşlarım kişilik anlamında olduğumuz yerde sayarken, değişimle! ilgili en ufak bir ip ucu yakaladığımız  insanları da takip ettik.

Diğer taraftan, bu kapsamda olduğunu düşündüğümüz bir çok kişiliği yan yana getirdik, ölçtük, biçtik. Netice itibariyle, “her dönemde olmuştur, bu dönemde de bu kadar olsun” dedik. Gel zaman, git zaman koca üç yılı devirdik. Ve büyük heyecanla beklenen, AK Parti’nin 2. Olağan Kongresi’ne kadar geldik. O, dediğim zihniyetle, kongre sabahında R. Şahin Köktürk Spor Kompleksi’nde AK Parti’nin yeni yönetim listesini ayak üstü değerlendirdik. Kendisinin de yönetimde olacağını duyduğumu söylediğimde, bana makamı dolayısıyla böyle bir şansının olmadığını söyledi. Bana göre bu doğru bir düşünceydi.

O’nunla ilgili kamuoyunun söylediklerini, düşüncelerini paylaştıysak da hep iyiye yorduk. Söylenenlere ihtimal vermeyi kendimizce ar saydık. Doğrusu o günlerde, kimin nerede ne yaptığını çok da umursamadık. Fakat, umursamamız gerektiği yönünde bizzat kendilerinden şakayla karışık telkinler aldık. Bu izlenimlerle hayatı normale döndürmeye çalışırken, gerek bir basın mensubu, gerekse bir yazar olarak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılımıyla ayrı bir önem kazanan kongre stresini de atlattık. Bu arada nasılsa ilgilenmiyoruz düşüncesiyle, pas geçtiğimiz bazı gelişmelerden de haberdar olamadık.

Yaşanan bazı meseleleri değerlendirmek üzere davetine icabet ettiğimiz, büyüğümüz diye nitelendirdiğimiz, başkalarının yönlendirmeleri neticesinde zaman zaman sıkıntı yaşadığımız, buna rağmen, kendisine yönelik iyi niyet ve samimiyetimizden taviz vermediğimiz isimden elde ettikleri yetmezmiş gibi, kendisine bir can kadar yakın kişiyi yönetim kuruluna sokmak istediğini öğrendik. Ve Beykoz’da son günlerde yaşanan, adeta kördüğüm olan toplumsal gelişmelerin de derin devlet ayağını O’nun oluşturduğunu tespit ettik.

Her zaman karşısında durduğumuz siyasette gruplaşmanın, bu kadar aleni yapılmaya çalışılmasının, gerek siyaset ve gerekse AK Parti misyonu için uzun vadede büyük zararlara yol açacağını düşünüyorum.

Çözüm mü!...

Dost Beykoz’un saatlerce, günlerce çökertilmeye çalışılması susturulmak istenmesinin delili değil midir?

Siyaset eleştiriyi kabul edemiyor. Sağa sola saldırıyorsa, etkili yazarları ve haberleriyle Beykoz’un gündemini allak bullak ediyorsa… düşünün!..

Beykoz parsellenmiş demiştik… Halkın içinde, halktan yana gözüken… madalyonun diğer yüzünde her türlü adiliği yapanları sizlerle yüzleştirmiştik…

Dost Beykoz’u kimin çökertmeye çalıştığının ne önemi var… Kim olursa olsun, umurumuzda değil. Zaman onu kendiliğinden ortaya çıkaracaktır.      

Şimdi daha iyi anlıyoruz… Kavganın neden yaşandığını; sağı solu parselleyenler, kendini vazgeçilmez zannedenler, halkın önünde ilah olduğunu düşünenler, yine harekete geçtiler..

Fakat şunu iyi bilsinler… Dünyada hiçbir şey baki değildir. Ne yaparlarsa yapsınlar, Dost Beykoz’un değil, dünyanın önünü de kesseler nesil mücadeleye devam edecektir…

Bu kesinti bizim için sadece fırsat olmuştur. Asla yıldırmamıştır… ve yıldıramayacaktır.

Dost Beykoz , Beykoz’da yanlış giden olayları, izliyor, biliyor ve arkasında kim olursa olsun zamanı geldiğinde halkla yüzleştirecektir. Siyasette ilkesizliğin sembolü olan şahısların istifa etmesi gerektiğini yazmaya devam edecektir.  

Bizim tek tartıştığımız taraf, doğumu yaklaşmış köpek gibi saldıranın bu kadar kalleşçe duygulara nasıl sahip olduğudur.

Yazarın Yazıları
Yorumlar (0 Yorum)

Bu içeriğe yorum yapılmadı, yorum yapmak ister misin?

Yorum Yaz