Ekrem VANLI
  • 08/02/2014 Son günceleme: 25/06/2013 00:11
  • 12.848

Taksim Gezi Parkı ile ülkemizde yaşanan olayları 3 madde halinde değerlendirecek olursak;

  1. Olayların başlama evresi ve gelişme sürecini 31 Mart Vakası ile kıyaslayalım;

31 Mart Vakası (31 Mart Olayı ya da 31 Mart Hadisesi), Meşrutiyetçi hareketin en güçlü kanadı olan İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin iktidarı tam olarak ele geçiremeyerek dolaylı bir denetim kurması ve İngilizlerin İttihat ve Terakkicilere söz geçiremeyeceğini fark etmesi, politik istikrarsızlığa yol açmış, halk arasında da yaygın çalkantılar doğurmuştu. Bu koşullar bazı muhalefet gruplarının kısa sürede İttihat ve Terakki'ye karşı İngilizlerin de desteğiyle birleşmelerine zemin hazırladı.

     II. Meşrutiyet'in ilanından sonra İstanbul'da yönetime karşı yapılmış büyük bir ayaklanmadır. Rumî Takvim'e göre 31 Mart 1325'te (13 Nisan 1909) başladığı için bu adla anılmıştır. 12 Nisan'ı 13 Nisan'a bağlayan gece, Taksim Kışlası'ndaki Avcı Taburu'na bağlı askerler subaylarına karşı ayaklanarak kendilerine önderlik eden din adamlarının peşinde Heyet-i Mebusan'ın önünde toplandılar ve ülkenin şeriata göre yönetilmesini istediler. Hüseyin Hilmi Paşa hükümeti ayaklanmacılarla uzlaşma yolunu seçti ve hükümet üyeleri tek tek istifa etti. İsyancıların kurduğu yeni hükümet İngilizler tarafından desteklendi.

  31 Mart Vakası ile Taksim olaylarında sergilenen senaryo birçok yönden paralellik göstermektedir. Asıl amaç; Tayyip Erdoğan'ı yalnızlaştırmak ve istifa etmesini sağladıktan sonra yeni bir başbakanla yola devam edilmesi hedeflenip, Sonraki aşamada AK Parti hükümetinin Türkiye ve dünyada birçok alanda yakaladığı yükselme ivmesini tersine çevirip 10 yıl önceki Türkiye şartlarına taşınmak istenmiştir. 

2)  Bu denli büyük bir operasyonun yapılmasında Türkiye'nin geldiği konuma ve zamanlamaya dikkat çekmek gerekmektedir;

( Borcun bitmesine sadece rakamsal olarak bakılmamalı, borcun bitmesi siyasi, politik ve bir çok alana pozitif yansımalarını göz ardı etmemeliyiz.)

Not: Yukarıda yazılan maddeler genel olmakla beraber birçok madde eklenebilir. 

3) Başbakanımızın faiz lobisi olarak adlandırdığı oluşum; Türkiye'yi bir yapay kabuğun içine alıp bu kabuğun içinde Türkiye istediği gibi büyüyebilir düşüncesindeydiler, ancak Türkiye'nin bu dış güçlerin (faiz lobisinin) oluşturduğu yapay kabuğu kırarak büyümesini tahmin edemediler ve bu operasyonun başlamasındaki en önemli sebebin ekonomik olduğu kaçınılmazdır. Ayrıca Türkiye'nin Ortadoğu ile Avrupa da söz sahibi olması ve Osmanlı yeniden diriliyor korkusu göz ardı edilemez.   

Sonuç1 : Türkiye'nin üzerinde planlanan oyunların tutmayacağını tahmin edemediler. Gösteriler her koldan desteklenmesine rağmen istenilen sonuç alınamadı.

Türkiye'nin mozaik yapısından ve Osmanlı torunu olduğumuzdan dünyadaki bir çok ülkeye uyguladıkları kirli oyunların bizde tutmayacağını görmüş oldular.    

Taksim Gezi Parkı olaylarının olumlu taraflarına gelirsek;

  •  Türkiye için hesaplanan oyunların kolay olmayacağını ve sonuç alamayacaklarını somut olarak görmüş oldular.

  • Taksim Gezi Parkı olaylarını ateşleyen ve destekleyen tüm alanlardaki kurum ve şahıslar açık bir şekilde ortaya çıkmış oldu. Maskeler düştü.

  • Türkiye içinde eylemleri destekleyen taşeronlar deşifre oldu.

  • Toplumsal olaylarda büyük tecrübeler kazanılmış oldu.

  • Müslümanlar da şefkat tokadı yemiş oldular. Bu konu çok önemlidir. Kesinlikle davaya ve hizmete çok daha sıkı sarılmak gerektiğini bir kez daha görmüş olduk.

   Sonuç 2:

  • Recep Tayyip Erdoğan şahıs olarak ön planda olduğundan ve konjonktür bunu gerektirdiğinden tehlikeli ve ülkeyi telafisi olmayacak yerlere sürükleyebilir. Allah korusun Başbakanımızın başına beklenmeyen bir olay geldiği takdirde ülke her alanda düşüşe geçip, tekrar eski konumuna dönebilir kaygısını hepimiz yaşamaktayız. Yarınlara umutlu bakmanın çaresi yeni anayasamızı yapmaktan geçmektedir.

  • Yeni Anayasanın ivedilikle yapılması gerekliliği ortaya çıktı. Yasama, yargı ve yürütmenin tekrardan düzenlenerek sert bir şekilde birbirinden ayrılması gerekmektedir.

Not: İngiliz Meclis-i Meb’usanında Müstemlekât Nâzırı, elinde Kur’ân-ı Kerîmi göstererek söylediği bir nutukta,“Bu Kur’ân Türklerin elinde bulundukça biz onlara hâkim olamayız. Ne yapıp yapmalıyız, bu Kur’ân’ı onların elinden kaldırmalıyız; yahut Müslümanları Kur’ân’dan soğutmalıyız” diye hitabede bulunmuş... 

  • DİRENİŞ DÜNYAYI ARKANA ALIP ANADOLU'YA MEYDAN OKUMAK DEĞİL, ANADOLU'YU ARKANA ALIP DÜNYAYA MEYDAN OKUMAKTIR…

Yazarın Yazıları