Ekrem VANLI
  • 15/01/2018 Son günceleme: 15/01/2018 13:46
  • 10.685

Şüphesiz en kötü bir devlet, devletsizlikten binler kat daha iyidir.

Devleti olmayan ve başka devletlerin esareti altında inleyen milletlerin bugün düştükleri perişan ve sefil durumlar herkesin malumudur. Vatan, bütün Müslümanların ortak evidir. Onu korumak ve muhafaza etmek ise Müslümanların ortak görevidir.

Vatan, her şeyden azizdir. Vatanı olmayanın namusu tarumar olur, evi, barkı ve mülkü olmaz. Millet ile vatan, ruh ve ceset gibidir. Devletsiz, vatansız bir millet yetim, milletsiz vatan da harabe bir ev gibidir. İnsanın en esaslı vazifelerinden birisi de vatanını sevip sevdirmesi ve ona gereken hizmeti yapmasıdır. Çünkü devlet ve vatan, Cenab-ı Hakk’ın bizlere ihsan ettiği nimetlerin başında gelir.

Vatana ihanet edenler asla affedilmez. Zira onlar milletin malının, canının ve namusunun mahvına sebep olmuşlardır. Kendi menfaatlerini vatanın ve milletin menfaatine tercih eden bir kimse, vatan ve milletine ihanet etmiş olur.

Topraklarımızın her karışı binlerce şehidin kanıyla yoğrulmuştur. Bastığımız yerleri toprak diyerek geçmememiz, tanımamız, altta yatan binlerce kefensiz yatanı düşünmemiz gerekir. Evet, vatan muhabbeti ve onu muhafaza gayreti olmasa, memleketler harap olur, viraneye inkılap eder. Milleti ise esarete mahkûm olur. Mal, can ve namusları çiğnenir gider.

Vatanın huzur ve bekası için yegâne esas emniyet ve asayişin muhafazasıdır. Vatanlarını muhafaza edemeyen milletler tarihten silinmişlerdir.

Evet, vatan her şeyin fevkindedir, her şeyden muazzez ve mukaddestir. Zaman olur ki, vatanın müdafaası için insan, dostlarını, muhiplerini ve hatta kendi canını feda eder. Vatan aşkı ve sevgisi ile yaşamak en büyük bir saadettir. Vatanperverlik ve milletperverlik öyle mukaddes bir nimettir ki, kalpleri heyecana, ihtizaza ve şevke getirir. Hiçbir şey hiss-i vatan ile mukayese edilemez. Hiçbir şey onunla mizana koyulamaz. Vatana karşı olan vazife, diğer vazifelere nazaran o derece âli ve yüksektir ki hiçbir vazife o mukaddesata yetişmez.

Bir insanın ailesine karşı fedakârlığı bir ise, devletine ve milletine karşı bin olmalı. Kişi devletin bekası ve milletin selameti adına, milletinin maddî ve manevî terakkisi için de elinden gelen hizmeti esirgememelidir. İşte bu hizmeti yapmak onun için en büyük bir şeref olduğu gibi, biiznillah dünya ve ahiretini kurtarmaya da bir vesiledir.

Başta Peygamber Efendimiz (s.a.v.) olmak üzere, bütün Ehl-i sünnet âlimleri, devlet reislerine itaat edilmesi üzerinde ısrarla durmuş ve isyanı kesin olarak yasaklamışlardır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) adaletle hükmetmeyen devlet reislerine dahi isyan etmeyi yasaklamıştır. Devlet idarecilerine itaatin ehemmiyeti mükerreren teyit edilmiş, milletin birlik ve beraberliğini bozacak her türlü faaliyet İslam dininde men edilmiştir. Vatanın ve milletin muhafazası, namus ve iffetin hıfzı, mal ve canın emniyeti hep devletin varlığı ve devamı ile kaim olduğu için, Hz. Peygamber (s.a.v.) itaatin ehemmiyeti üzerinde ısrarla durmuş, Müslümanları her türlü isyan ve bozgunculuktan, nifak ve şikaktan şiddetle men etmiştir.

Bugün bütün âlem-i İslam’ın kalbini derinden yaralayan ve vicdanlarını sızlatan Filistin, Suriye ve Mısır’da yaşanan elim hadiseler hep ihtilaf ve tefrikanın neticesidir.

Ancak, Yahudilerin ileri gelenlerinden Dr. Herzl’in başkanlığında 29 Ağustos 1897'de  İsviçre'nin Basel şehrinde toplanan Yahudiler, Filistin topraklarını parayla satın almayı ve orada bir devlet kurmayı planlamışlardı. Sultan Abdülhamit, Filistin'de Yahudi mülklerini kontrol altında tutuyor, sürekli bölgeden rapor istiyordu. Sultan Abdülhamit Avrupalı ülkelere karşı, dış  borçları yapılandırmada Herzl'i bir vasıta olarak kullanmış, bu işi başardıktan sonra onunla görüşmelerini  kesmiştir. Maalesef daha sonra, Filistin’deki Müslümanlar büyük bir gaflet, tamahkârlık ve para hırsıyla, topraklarını Yahudilere satarak İsrail devletinin kurulmasına vesile oldular.

Sultan Abdülhamit sürgündeyken doktoru Atıf Bey'e, Yahudilere Filistin'de toprak satılmasıyla ilgili söylediği şu sözler geç de olsa İsrail Devleti'nin kurulacağını siyasi dehası ile sezdiğini ve istikbal gözü ile gördüğünü ortaya koymuştur.

Evet, 1870’li yıllara kadar dağınık yaşamış, bulundukları her yerde horlanmış olan Yahudi milleti, nihayet II. Dünya Harbinden sonra bazı devletlerin de yardımı ile 1948’de yeniden devlet olarak sahneye çıkmışlardır. Bunların devlet kurmalarından sonra da fesatları, cinayetleri, entrikaları ve kıtalleri her zaman sürmektedir.

Şanlı ve necip bir kavme ebed müddet bir şöhret ve şevket kazandıran, onları maddi ve manevi terakkinin zirvesine çıkaran ilim, sanat, marifet, birlik ve beraberliktir. İlim, irfan ve maarifte zirveye çıkan Endülüs şevketini ve muazzam Roma devletini yıkan sebep ile şanlı ecdadımızın saltanatının zevale yüz tutması arasında sıkı bir münasebet vardır. Acaba ne oldu da vaktiyle feleğe meydan okuyan, bir taraftan Viyana’ya, diğer taraftan Mısır ve Şam’a, diğer yandan Umman Denizi’ne, beri taraftan Hind’e kadar uzanan bu muhteşem saltanat yıkılmaktan kurtulamadı. Evet bunun sebebi ve kökü pek derindir. Cehalet, sefahat ve tefrika gibi içimizi kemiren, kanımızı cevelandan, dimağımızı hareketten ali koyan ruhi ve manevi hastalıklardır. Bu tür hastalıklara duçar olan fert ve cemiyetlerin kendilerini toparlaması çok müşküldür. Bu tür hastalıklardan kurtulmanın yegâne çaresi İslam’ın ulvi hakikatleri hayatımıza tatbik etmek, birlik ve beraberliği bozmamak, muhabbet ile ittihadı sağlamak, marifet ile fikirleri birleştirmektir. (Mehmet KIRKINCI, Devlete İtaatin Önemi)

Peygamber Efendimiz (s.a.s.): "Vatan sevgisi imandandır.” ( Keşfu'l-hafa, I. 138) buyurarak, bize vatanı sevip korumanın ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.

Bir Müslüman dinini, namusunu, canını ve malını vatan ve devletiyle korur. Vatanına bir Müslüman devlet bile saldırsa, onu korumak dinimizin emridir. Yerler ve zamanlar içerisinde olan kimseler ve yapılan işlere göre değer kazanır. Bu açıdan bir İslam devleti olan bu memleketin, bu toprakların ve içinde yaşayanların korunması vatan, bayrak ve devletin varlığını zorunlu kılmaktadır.

Yazarın Yazıları