Kader GÜR
  • 01/01/1970 Son günceleme: 20/07/2010 00:11
  • 11.155

Bu söz zannediyorum tartışmaya meal vermeyecek kadar net bir ifadedir… Hiç bir şey bu dünya da baki değildir…

Türk siyaset tarihine baktığınız zaman kasırgalarla başlayan nice hareketler bitmiş, o dönemlerin isimlerinin yerlerinde şu anda yeller esmektedir… Bu doğanın gereğidir ve asla yadsınacak bir durum değildir.

Her şeyin bir sonu olması, zirveden aşağıya inmeye başlamış olmak olarak ta yorumlanabilir. Benim dedem, ‘Parayı kazanmak kolaydır, fakat onu nasıl harcayacağını bilmek daha zordur’ der… Yani zirveye çıkmak kolaydır, zor olan o zirvede uzunca bir süre kalabilecek projeleri üretmektedir.

Bu gerçekler toplumsal bütün yapılanmalar için geçerli olduğu gibi siyasi partilerin ana hedeflerinden de en önemli olanıdır… Yani; iktidar olmaktan ziyade, iktidar gücünü uzunca bir süre elinde tutabilmektir esas olan.

Ülkemizin bu günkü iktidar partisi 8 yıldır bizleri yönetmektedir…  Demokrasinin rafa kaldırıldığı, derin yapıların ülkede egemen olduğu dönemleri olağanüstü durumlar olarak değerlendirirsek, tam demokrasiye geçmiş ülkelerde 8 yıl hiçte azımsanmayacak bir süreçtir. Fakat bu süreç Türkiye için yeterli değildir. Çünkü Türkiye’de henüz tam demokrasiye geçilemediği gibi demokrasi dışı güçlerin egemenliği sürmektedir.

Buda gösteriyor ki, AK Parti , iktidarda daha uzun kalmanın, ülke için bir şeyler yapmanın hesabıyla ciddi manada yüz göz olmaktadır. Başbakan Erdoğan’ın her sözünün kamuoyundan karşılık bulması AK Parti’ye ve Başbakan Erdoğan’a duyulan sempatinin sürdüğünün açıkça göstergesidir.

AK Parti’nin iktidar olduğu 3 Kasım 2002’den sonra yaşanan süreci, gerek Beykoz’da gerekse Türkiye genelinde oldukça iyi takip ettiğimi düşünüyorum… 2002 yılında piyasaya çıkan “Esaretten Zirveye” adlı kitabımı okuyanlar, kitap içinde geçen isimleri yan yana koyduklarında, bugünkü Ergenekon yapılanmasının 2002 yılında tarafımdan anlatıldığını göreceklerdir. Bunun yanında, 29 Mart 2009 Yerel Seçimleri öncesinde Beykoz Belediye Başkanı Yücel Çelikbilek’in, istemesi durumundaBeykoz Belediye Başkanı adayı olabileceğini ve hatta seçimi kazanacağına yönelik ifadelerim arşivlerde vardır.

Öngörülerime yönelik bu örneklemeleri yaptıktan sonra, bugünün 3 Kasım 2002’den daha zor olduğunun altını çizmek ve önümüzdeki süreçle ilgili bazı hususlara dikkati çekmek istiyorum.

O gün bir mağduriyet söz konusuydu, fakat bu gün o mağduriyet yok… AK Parti’nin demokratikleşme yolunda atmış olduğu adımlar kendi mağduriyetini bilerek ve isteyerek ortadan kaldırmıştır. O gün mağduriyet nedeniyle gösterilen teveccühün, büyük bir bölümü bugün Recep Tayyip Erdoğan’a yönelmiştir. Partinin gerek il, gerekse ilçe teşkilatları içinde zaman zaman bazı tartışmalar vuku bulsa da, hiçbir kopma yaşanmaması ancak lidere duyulan sevgiyle izah edilebilir.

Türkiye gibi her an her şeyin olabileceği ülkelerde, hiçbir teşkilat mensubu veya yöneticisin, halkın parti liderine duymuş olduğu sevgiye güvenerek rehavete kapılma hakkı olmadığı gibi, lidere duyulan sevgiyi kullanarak kendi bencilliği doğrultusunda egosunu tatmin etme hakkına da sahip değildir. Bu ve bunun gibi davranışlar siyasi kurumun geleceğine yönelik ciddi manada tehlike oluşturmaktadır.

Bu gün Tayyip Erdoğan’a duyulan sevgi nedeniyle sineye çekilenler Tayyip Erdoğan’dan vazgeçilmesi durumunda siyasi hata olarak tartışma konusu olabilecektir. O zaman takım elbise ve kravatla siyasi partisini temsil ettiğini düşünenler ciddi manada yanıldığını anlayacaklardır.

Yani demem o ki, iktidarın yerel temsilcileri ellerindeki imkanların sefasını sürmek yerine iktidarda daha uzun süre kalabilmek adına hazırlanan projeleri halka anlatarak, seçmenin siyasi argümanlara ilgi duymasına öncülük etmelidir. 1 kişiden, 3 kişiden, 5 kişiden ne olur demeyin… Çok şey olabileceğinin farkına varın ve yerinizden kalkarak harekete geçin…

Siz, Türkiye demokrasisinin önünü açan ve Türk siyaset tarihinde görülmemiş halk desteğiyle iktidara gelen bir partinin yerel temsilcilerisiniz. Siz, sadece lideriniz ya da Belediye Başkanınız adına değil, kendi adınıza da vatandaştan oy talep etmelisiniz. Vatandaşın yüreğinde taşıdığı Recep Tayyip Erdoğan sevgisinin yanına, onun yerel temsilcileri olarak kendi yeteneğinizi, ikna kabiliyetinizi ve güvenirliğinizi koyabilmelisiniz.

En azından bundan sonra…

Yazarın Yazıları