Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK

Göklerden gelen kararı inkar edenler

Tarih: 27 05 2018

Ömürleri boyunca Dine ve dindarlara küfredip saldırdıkları halde, seçim öncesi sanal bir Müslüman portresi ile Müslüman halka şirin görünmeye çalışan bir zihniyetin fâni bir temsilcisi, ömürleri boyunca Dinini yaşayanları, “din sömürücüsü” diye suçlamaya kalmış.

Balıkesir’de gördüğü “Göklerden gelen bir karar vardır” afişini, aklı (!) sıra şöyle tenkit ediyor:

-Göster bakayım kararı, nasıl bir karar bu? Yani Allah'tan karar varmış, öyle söylüyor. Yalana bak. Göklerden gelen bir karar varmış; mail mi geldi, Facebook'tan mı, Twitter'den mi, nereden geldi? Siz kendinizi peygamber mi sanıyorsunuz?

İnancımıza saldıran bu davranış biçiminin; ne kadar aşağılık, din bilgisinden ne kadar yoksun, ne kadar demagojik sahtekârlık, ne kadar ikiyüzlülük, ne kadar komik bir maskaralık olduğu konusuna hiç girmeyeceğim. Çünkü körü körüne takip eden yandaşlarının haricindeki, bunu her gören ve duyan herkes, bu komedi ile mutlaka dalga geçmiştir. Öyle yâ, şu inkâr ettikleri “göklerden gelen kararların” Vahye ve Kuran’a dayandığını nereden bilsin ki?…

Ben bu zavallı fâninin, “din sömürücüsü” diye diline doladığı o cümlenin, ne kadar da çok önemli mesajlar içerdiğine dikkat çekmek istiyorum.

Her Müslüman’ın bildiği İmanın altı şartından birisi olan, KADERE ÎMAN konusunu, edebî ve veciz bir şekilde dile getirilen şu şiiri, her Müslüman çok beğeniyor ve çok takdir ediyor. Hâliyle, isteyen dilediği şekilde de kullanıyor. Lâkin bu tercih, bazılarına batıyormuş meğer. Varsın batsın, biz o şiiri inceleyelim:

Sakın kader deme, kaderin üstünde bir Kader vardır. 
Ne yapsalar boş, göklerden gelen bir karar vardır. 

Öncelikle bilinmelidir ki, şiirde de belirtildiği gibi, Kader kelimesinin iki anlamı var.

İslâm dininde, kader; ezelden ebede kadar hayır ve şer (iyi ve kötü) meydana gelecek bütün hadiselerin (olayların) Allah katında malum olması, yani takdir edilip kaydedilmesidir.

Kader kelimesinin diğer anlamı da şans, talih, uygulama, yani Mistisizmdeki gibi bizim de “kaza” dediğimiz, Allah’ın önceden buyurduğu ve belirlediği bir şeyin zamanı gelince yine Allah’ın iradesi ve takdiriyle meydana gelmesi ve şekillenmesidir.

Yani, bir kararın, zamanı gelince meydana gelmesidir.

Şiirin veya o itiraz edilen cümlenin ilk ‘kader’ kelimesi de budur. İkinci “Kader” kelimesi ise İslâm dininde inanılan ve ezelden ebede kadar hayır ve şer (iyi ve kötü) meydana gelecek bütün hadiselerin (olayların) Allah katında malum olması, yani takdir edilip kydedilmesidir.

Atalarımız, boşuna “cahili olduğun konuda SUS” dememişler. Câhili olduğun konuda konuşursan, değil sadece insanların, şeytanın bile maskarası olursun. Çünkü o cümleler bir nevi “VAHYİ ve Kur’an’ı İNKÂR” anlamına da geliyor.

-“Göster bakayım kararı, nasıl bir karar bu? Yani Allah'tan karar varmış, öyle söylüyor. Yalana bak. Göklerden gelen bir karar varmış; …” Cümlesine tekrar dikkat ediniz, bu inkârı göreceksiniz.

Oysa bu şiirde veya “o pankartta, ne vurgulanmış?” derseniz, şu âyetlere bakınız.

Muhammed Sûresi, 11. Ayet: Şüphesiz Allah, iman edenlerin yardımcısıdır; doğrusu kâfirlere gelince, onlar için bir yardımcı yoktur. Yani, “sizler Allah’a ve O’nun hükümlerine inanıp doğru hareket ettiğiniz müddetçe, Allah sizlere yardım edecek, inanmayanlara ise aslâ” anlamına gelmektedir. Yani, şiirdeki gibi; “NE YAPSALAR BOŞ!”

Göklerden gelen bir diğer karar da şöyle:

Bakara S., 257. Âyet: Allah, îmân edenlerin dostudur, onları zulümâttan (küfür karanlıklarından) nûra(îmâna) çıkarır. İnkâr edenlere gelince; onların dostları ise tâğuttur (Allah'ın yerine tuttukları şeylerdir), onları nurdan(Aydınlıktan-İmandan)  zulümâta (karanlıklara) sürükler. İşte onlar ateş (Cehennem) ehlidirler. Onlar orada ebedî olarak kalıcıdırlar.

Şimdi “Ne yapsalar boş, göklerden gelen bir karar vardır” ın ne demek olduğu anlaşıldı değil mi?

Dilerseniz biraz daha açalım:

Yani; Allah’ın takdiri ne ise o olacaktır. Allah’ın takdiri ise Göklerden gelen vahiylere, yani Kur’âna göre “..iman edenlere yardımcı olmaktır. İnanmayanlara yol gösterilmez. Sizler ne yaparsanız yapın, asla engel olamayacaksınız. Siz de başarılı olmak ve Cennet ehli olmak istiyorsanız, Allaha cc ve hükümlerine inanmalısınız. Aksi halde hem Allah’ın yardımından mahrum kalırsınız, hem de ahrette Cehennemde ebedî azap çekersiniz…”

Basit bir sağlama yapacak olursak; Yalan söylemek, iftira atmak, yapılanları inkâr etmek, NANKÖRLÜK, ikiyüzlülük vs. kâfirlik sıfatıdır. Çünkü yalan ve iftira haramdır. Bu âdî sıfatlara, göklerden gelen kararlara dikkat eden müminler, tevessül etmezler, uzak dururlar…

  • Göklerden gelen birkaç karar ile konumuzu noktalayalım:

Âli İmran, 139. Ayet: O hâlde gevşemeyin ve üzülmeyin! Eğer (gerçekten) mümin kimseler iseniz, en üstün olanlar sizsiniz!

Mâide, 56. Ayet: Kim Allah'ı, Peygamberini ve iman edenleri dost edinirse, artık şüphesiz ki galip gelecek olanlar, ancak Allah'ın taraftarlarıdır.

Tevbe, 32. Ayet: Allah'ın nurunu ağızlarıyla (güya) söndürmek istiyorlar; hâlbuki kâfirler hoşlanmasa da Allah, mutlaka Nurunu tamamlayacaktır… Vesselâm.

NOT: Bu yazı 2018 Mayıs ayının sonunda kaleme alınmıştı…

A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER