Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK

Oy vermenin manevi sorumluluğu

Zalimlere meyletmeden oy vermek, askerlik yapmak gibi bir vatan borcudur.

Konu VATAN olduğunda ise Yüce Dinimiz, Vatan müdafaası adına mücadele verenlere “Mücahit”, yaralananlara “Gazi”, ölenlere ise “Şehit” unvanı verdiğine göre, oy verme konusu da bu kategoride değerlendirilerek, çok çok önem verilmelidir.

Çünkü bugün oy vermek, sadece Muhtar ve Belde başkan seçimi ile sınırlı kalmıyor artık. Güzel vatanımızı, bölüp parçalamakla görevlendirilmiş ve devletimizin halka hizmette harcamak üzere Partilere ve Belediyelere tahsis ettiği ödeneklerin doğru yerlere kullanılması şarttır. Ancak bazı parti ve belediyelerin bu ödenekleri, evlâtlarımızı kaçırıp Kandile gönderme ve beldelerimizi tahrip ettirme masraflarında kullandıkları, yüzlerce kez suçüstü yapıldı.

Hatta bizlerin vergileriyle oluşan bu devlet ödenekleriyle, milletimize suikastlarda ve ordumuza, Jandarmamıza ve Polisimize karşı kullanılmak üzere silahlar alındığı bile defalarca tespit edildi. İşte bu nedenlerle de bu belediyelere, defalarca Kayyumlar atanmıştır.

Bu ve benzer sebeplerledir ki oy kullanırken; bunlara ve bunlara taviz veren veya kanat geren birçok partilere de OY VERMEMEK, çok önemli bir vatan borcudur.

Bu borcu öderken de asabiyete (yani kendi ırkından olmasına) ve taraftarı olduğuna bakmaksızın; vatanına, milletine, semtinin menfaatlerine, Yüce Dinine ve inançlarına müsamahalı olanları tercih etmek zorunluğu vardır.

DİĞER YANDAN: “Ben seninleydim, sen kiminlesin?” başlıklı yazımda; Yüce Rabbimizin her ân bizimle olduğunu, hatta şah damarımızdan daha yakın olduğunu, Manevi, fizyolojik ve biyolojik açılardan ispat etmiştim. (Kaf S. 16. Ayet.)

Özellikle de Yüce Rabbimizin, bizim üzerimizdeki icraat ve tecellilerini bir ân üzerimizden çekmesi halinde, gözlerimiz görmez, kulaklarımız işitmez, kalbimiz çalışmaz, karaciğerimiz ve tüm organlarımız iş görmez olup, canlılığımızın sona ereceğini de kesin belgelerle anlatmıştım.

İşte bu itibarladır ki; herhangi bir iş veya karar vereceğimiz zaman, “Acaba Allah cc, bu konuda hangisinden razı olur” diye düşünüp, karar vermemiz gerektiğini de vurgulamıştım. Çünkü her hareketimizden, kararlarımızdan ve tercihlerimizden, Yüce Rabbimize karşı sorumluyuz. İnansak ta inanmasak ta, bizim Cennetlik veya Cehennemlik olmamıza karar verilecek olan Mahkeme-i Kübra’da, Allah’a hesap vereceğiz.

İşte aynen bunun gibi, gerek genel seçimlerde, gerekse mahalli seçimlerde OY VERMEK konusunda da “Acaba Allah cc, bu konuda hangisinden razı olur” diye düşünüp, isabetli kararlar vermek zorundayız.

En isabetli karar için ise aklımıza ve çevremize değil; Yüce Rabbimize kulak vereceğiz.

Şöyle ki:

Yüce Rabbimiz öncelikle; yetki ve görevlendirmelerin, LİYÂKATLİLERE VERİLMESİNİ emrediyor. (Bkz. Nisa, 58. Ayet.) Kendi IRK ve taraftarımıza göre değil!

Çoğunlukla yalan söyleyen, verdiği sözlerin ve vaatlerin çoğunu yerine getirmeyen ve zalimlerden yana meyilli olan kişilerden uzak durulmasını emrediyor. (Hûd, 113. Ayet. Kalem 10. Câsiye 7. Bakara 188. Â.)

Yüce Dinimize taraftar ve müsamahalı olanların tercih edilmesini emrediyor. (Leyl 9 ve 10. Ayetler.) Çağ dışı diyenleri değil!

Yüce Rabbimiz bölünmememizi ve ittifak hâlinde ve güçlü olmamızı emrediyor. (Âl-i İmran 103. Enfâl 46.) İnançlı olsa da İttifak dışı, egoist ve kaprisli partilere değil.

Kararlarımızın; İlahi emirlerden öğüt alıp, ferasetle değerlendirilmesi emrediliyor. (Bakara 269. Ve Âl-i İmran, 7. Ayet sonu.)

ÇOK ÖNEMLİ ve HASSAS BİR KONU:

Yukarıdaki kriterlere uygun olan küçük partilere meyletmek veya OY VERMEK, 4. Maddedeki İlâhi emirle, tamamen YASAKLANIYOR.

Çünkü hangi beldemizde bu 4. Madde ihlâl edilirse, o beldelerde ve ülkemizde, hasbelbeşer kusurları olsa da; liyakatli, ILIMLI, güvenilir, ülkemizi Muasır Medeniyetler seviyesine çıkarmaya azimli olan ve Yüce Dinimize müsamahakâr, hatta taraftar ve teşvikkâr bir İTTİFAK seçilemezse!

Ve bunların yerine: Vergilerimizle oluşan devlet ödenekleriyle, Kandil’i besleyen, milletimize suikastlarda ve güvenlik güçlerimize karşı kullanılmak üzere silahlar alan grupların ittifakı olan, Yüce Dinimize ve mukaddeslerimize, her dönemde musallat olan büyük bir İTTİFAK seçilirse, vay hâlimize.

Çünkü “Esas musibet, Dine gelen musibettir.” Vatana ve millete gelen musibettir…

Hiç oy vermemek de o kişiye ayrı bir vebal getirir.

Çünkü hem vatanî göreve İSYÂN, hem de Vatana ve Dine muzır ittifakın önünü açmaktır.

Hem dünyada hem de Ahirette vebal altına girmeyelim.

Onların her türlü katl, tecavüz, evlâtlarımız Kandil’e kaçırma, semtlerimizi DEPREM afetlerine hazırlamama, her dönemde olduğu gibi Yüce Dinimize musallat olma cürümlerine hissedar ve ortak olmayalım, inşallah.

Halk tabiriyle; yağmurdan kaçarken, doluya, sellere ve afetlere yakalanmayalım.

Yüce Rabbimiz muhafaza eylesin…

Şudur cihanda benim en beğendiğim meslek. Sözüm odun gibi olsun, DOĞRU olsun tek.

Bu seçimlerin de beldelerimize, ülkemize, milletimize ve ulvî ve mukaddes değerlerimize hayırlı olmasını, Yüce Rabbimizden niyaz ediyoruz… Vesselâm.

A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER