Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK

Hainleri ve zalimleri savunmak

İslâm’da ahde vefa ve ittifak emredilip, ihanetin ve vefasızlığın yasaklandığı gibi, böyle hainlerin de zalimlerin de savunulmaları, kesin emirlerle yasaklanmıştır.

Üstelik de bu yasaklar edile-i şer’i yenin en üst mertebesiyle, yani Kur’an ayetleriyle tescillenmiştir.

Şöyle ki:

Nisa S. 105. Ayet: Biz sana, insanlar arasında Allah'ın gösterdiği şekilde hüküm vermen için, kitabı hak ile indirdik. Onun için sakın HAİNLERİ SAVUNMA.

Enfâl, 58. Â. Muhakkak ki Allah, hainleri sevmez.

Hac S. 38. Ayet: Şüphesiz, Allah Müminleri daima koruyup müdafaa edecektir. Çünkü Allah, hiçbir haini ve nankörü sevmez.

Hûd S. 113. Ayet: Bir de sakın zulmedenlere (zalimlere) meyletmeyin, sempati (bile) duymayın. Yoksa size ateş (Cehennem) dokunur. Aslında sizin Allah'tan başka yardımcınız yoktur. Sonra O'ndan da yardım görmezsiniz.

Nisa S. 168. Ve 169. Ayetler: Evet, o inkâr edenleri ve zulmedenleri Allah ne bağışlayacak, ne de onlara bir kurtuluş yolu gösterecektir. Allah onlara, ancak içinde ebedî olarak kalacakları cehennem yolunu gösterecektir. Bunu yapmak Allah için pek kolaydır.

En’âm S. 21. Ayet. Allah hakkında yalan uyduran veya O’nun ayetlerini yalanlayandan daha zalim kim olabilir? Şüphe yok ki zalimler, kurtuluşa eremezler.

İlâhî emirlerde görüldüğü gibi, hainler ve zalimler, hem şahıslara, hem sosyal hayata, hem de vatana ve millete zehir mesabesinde olduğu için, hem dünyada hem de Ahirette, şiddetli ceza ve azaba müstahak olacaklar.

Hatta onlarla herhangi bir meşrep veya nesebi yakınlık olsa bile, onlara meyletmek de, onların savunulması da yasaklanmıştır.

Uzun yıllar önce muhterem ve kanaat önderi bir hocamın tavsiyesiyle, Kur’an-ı Kerimin tefsir açıklamalı meallerini 6. Kez hatim edişimde, Nisa suresindeki bu “sakın hainleri savunma” emrine takıldım. 15 Temmuz 2016 İhaneti gözümün önünde canlanıp, geçen bunca yıllık ahvâlleri akmaya başladı.

Aradan seneler geçmesine rağmen, hâlen bu ayetlere tamamen aykırı davranışların devam ettiğini gördükçe, bu konuyu daha derinlemesine araştırmak gerektiği kanaatine vardım. Çünkü ibret alınırsa, tarih tekerrür etmeyecektir.

Sırat-ı Müştekimden (doğu yoldan) birkaç derece sapmaların, ilk zamanlarda fazla alan teşkil etmese de zaman geçtikçe, teşkil ettiği sapma alanı korkunç derecede fazlalaşıyor.

Yani böylesine apaçık İlâhî emirlere rağmen, şeytan o kişileri bu ayetlere KÖR ediyor ve pişmanlık yaşayıp tövbe etmelerine engel oluyor.

Hatta Şeytan, ihanet ettikleri devlet erkânına muhalif olan, vatan düşmanlarıyla, zalimlerle ve DİN DÜŞMANLARIYLA bile ittifak ettiriyor onları. Allah cc ıslah eylesin…

Bir çeyrek asır onlara, görünüşte güzel hizmetler ettiklerine aldanarak bağrımıza basmıştık. İnfak, zekât, kurban vd. yardımlarda bulunmuştuk. 15 Temmuz 2016 İhanetinden öncesinde ve sonrasındaki, yüce millete ve vatanımıza savaş açmalarını, enayi yerine konuşmuşluğumuzu hâlâ hazmedemedik. Bu itibarla tövbe etmemeleri hâlinde, elbette Yüce Rabbimizin gazabına muhatap olacaklar.

Zaten ıslah olmazlarsa, yukarıdaki Ayetlerde vurgulandığı gibi, hem dünyada iflâh olmayıp zelil, hem de ahirette rezil ve perişan olacaklar.

Bunlar çok net fakat ben özellikle, hâlen seçimlerde bile bunları savunanlara dikkat çekmek istiyorum. Sebep ise ettiklerini bulma mağduriyetleri ve ailevi yakınlık ne olursa olsun, HÂİNLERİ SAVUNMAK Yüce Rabbimizin İlâhî bir yasağıdır.

Hainleri savunanlar Yüce Rabbimizin sevgisinden de inayetinden (yardım ve desteğinden) de mahrum kalacaklardır. Ne acı bir akıbettir bu!..

Henüz dünya sınavımız devam ediyorken, o kardeşlerimizin tövbe ve istiğfarlarla bu veballerden kurtulabilmeleri için, bu fırsatı kaçırmamaları adına arz ettim.

Ben mübarek günler hürmetine, insanlık görevimi yaptım, takdir onlarındır…

Bir de yukarıdaki Hûd ve diğer surelerde vurgulandığı gibi, ZÂLİMLER de Zalimlere meyledenler de, sempati duyanlar da vebal altındadır. Şu mübarek günlerde vebal altına girecek hataların yapılmaması için, hatırlatmak istiyorum.

>>Ancak bu konu, köşe yazısı sınırlarını zorlayacağı için, devamını bir sonraki yazıma havale ediyorum. Saygı ve muhabbetlerimle… >>>

A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER