Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK

İnsanlar uykudadır, ölünce uyanacaklar

Bu söz rastgele bir kişinin sözü değil, düşmanlarının bile “en doğru sözlü insan” dediği ve “Muhammed’ül emîn” diye andıkları, Yüce Rabbimizin de Kur’an’da defalarca övgülerle bahsettiği Yüce Peygamberimizin SAV sözüdür.

Evet, O’nun SAV doğru sözlülüğü, düşmanları tarafından bile öyle tasdik edilmiştir ki, çok değerli eşya ve emanetlerini, eşlerine, evlâtlarına ve yakın akrabalarına değil, sadece Hz. Muhammed’e SAV teslim ediyorlardı. Diledikleri zaman da alıyorlardı.

Peki, bu en doğru sözlü Yüce insanın SAV “İnsanlar Uykudadır, ÖLÜNCE Uyanacaklar” sözünde, acaba hangi anlamlar ve hangi mesajlar yüklüdür.

İşte mühim olan da budur…

Bu Hadis-i Şerif ile “insanın yaratılış sebebi, insan hayatının sadece dünya hayatı olmadığı ve Kabirden başlayıp Haşir, Kıyamet, Sırat, Mahkeme-i Kübra ve Cennet veya Cehennem olarak neticelenecek olan, Ebedî bir Âhiret hayatımızın kesinlikle VAR olduğu” vurgulanmaktadır.

Yani her insan hiç ummadığı ve ani bir zamanda Hz. Azrail’i AS karşısında gördüğünde, tüm çıplaklığı ile her şeyi anlayacak, yani gerçeklere UYANACAK.

Fakat iş işten geçmiş olacak.

Şartlar, rütbeler, makam ve mevkiler ne olursa olsun, hepimiz için gerçekler böyledir.

Bütün ömrünü ibadetlerle, hayır ve hasenatlarla geçirenler bile; “keşke, çok daha fazla ibadet etseydim, keşke haksızlıklar karşısında daha çok sabretseydim, keşke küçük günahlara bile hiç bulaşmasaydım” diye çok pişmanlıklar yaşayacaklar…

Tüm ömrünü ibadetlerle geçirenleri değil; bir takım günahlara, nankörlüklere, zulümlere, ibadetsizliklere, insan ve hayvan haklarına bulaşmış, Allah cc kelâmı olan Kur’ânı okumayı ve emir ve yasaklarını öğrenememiş kimselerin durumunu varın siz hesap ediniz.

Bu konuda “ben bunları bilmiyordum, bana öğretmediler ki” gibi mazeretler tamamen geçersiz olacak.

Ne gibi?

Aynen trafik polisi size ceza keserken “efendim, ben kırmızı ışıkta geçilmeyeceğini bilmiyordum” dediği zaman veya çeşitli mazeretler beyan edildiği zaman polisin size; “şoför olmak, mutlaka bunları bilmenizi gerektiriyor” diyerek, size ceza yazdığı gibi.

Kendisine AKIL verilip, buluğa eren her insanın da; “dünyaya niçin gönderildiğini, Kim tarafından gönderildiğini, buradan nereye SEVK edileceğini” kesinlikle öğrenmesi ve bilmesi gerekiyor. Bu konuda da “öğrenemedim, bilmiyordum veya öğrenmeme engel oldular” gibi hiçbir mazeret geçerli olmayacaktır.

Hele hele bu gerçeklere inanmayanların, kâfirlerin, münafıkların, zalimlerin, insanların bunları öğrenmelerine engel olanların ahvâlini, yani o ölümle uyandıkları zamanı hayal bile edemezsiniz. Çünkü Allah kelâmı olan Kur’an’ın ifadesiyle, “ben bu duruma düşeceğime, keşke HAYVAN olarak yaratılsaydım da, öldükten sonra TOPRAK OLSAYDIM” diyerek, BİN PİŞMAN olacaklar, fakat iş işten geçmiş olacak…

İşte Nebe Süresi, 39.-40. Ayetler: “İşte bu, gerçekliği kesin olan gündür. Artık dileyen, Rabbine varan yolu tutar, O'na sığınır. Biz, gelmesi yaklaşmış olan bir azabı bildirerek sizi uyarıyoruz. O gün gelecek ve her şahıs önünde, yalnız yapıp ettiklerini bulup bakacak ve kâfir; Ahh ne olurdu, keşke toprak olaydım! diyecek.”

İşte bu nedenledir ki en doğru sözlü olan zât SAV, şefkati ve merhameti nedeniyle ve bizlerin bu akıbete düşmememiz için “İnsanlar Uykudadırlar, ÖLÜNCE Uyanacaklar” buyurarak, o gün gelmeden önce bizleri UYANDIRMAK ve tedbir aldırmak istemiştir.

İşte kişi; Azrail’i AS gördükten sonra, kendisine verilen hayatın ve nimetlerin hesabını vermeye başlar. Bu gerçekleri önceden öğrenerek tedbir alan bahtiyarlar ise mutlaka yaşayacağı gerçeklere uyanmış olurlar.

Hz. Muhammed bir gün Hz. Ömer’in sarsıla sarsıla ağladığını görür ve yanına yaklaşır.

Mübarek elleriyle omuzlarından tutarak sorar:

-“Seni böylesine ağlatan nedir ya Ömer?” Cevap çok ilginç ve ibretlik:

-“Ey Allah’ın en seçkin kulu ve Peygamberi, düşündüm de, İranlılar İmparatorlarını saraylarda yaşatırken, Bizanslılar Kayserlerini lüks ve ihtişama boğmuşken, sen ki Allah’ın en seçkin elçisisin, kuru bir hasır üstünde yatıyor, hasırın sazları mübarek yanaklarına iz bırakıyor. Biz de seni öyle yaşatamadığımıza ağlıyorum. deyince, o Yüce Peygamber şu anlam yüklü gerçeği buyuruyor:

-“Ya Ömer, istemez misin ki Dünya onların olsun, Ahiret ise bizim?”

İşte, ölmeden önce tüm gerçeklere karşı UYANIK olanların ahvâli!

Yüce Rabbimiz sizleri ve bizleri, fani hayata aldanmadan, EBEDÎ Ahireti kazanan bahtiyarlardan eylesin, âmin…

A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER