Son zamanlarda moda oldu ya e-muhtıralar. Şimdi de nurtopu gibi bir “y-muhtıramız” oldu, yaşadığımız kaos yetmezmiş gibi. Böyle giderse alfabenin her harfinden bir muhtıramız olacak da, Mehmet Ali Erbil’in yumuşak “G” sine sıra geldiğinde neler olur şimdiden tahmin etmek çok zor. Hoş, bu konuyla ilgili adımlar geçen yıl Bilgi Üniversitesi’nde dönemin YÖK Başkanı Erdoğan Teziç’in yüksek müsaadeleriyle bir “GAY Club” kurulmasıyla atılmıştı ya neyse; konumuz bu değil…
Nurtopu gibi bir y-muhtıramız oldu dedim ama, siyasete bu kadar zuhur eden bir topluluğun siyasetten bu denli bi-haber olması yüreğimi dağladı.
Tamam, gözünüzü kararttınız, “şöyle muhtıra gibi, esaslı bir çıkış yapayım, kuruldaki herkes de buna zaten balıklama atlar. Ee yandaş medya da hazır, muhalefet zaten muhalefet adına, proje adına üretebildiği bi halt yok onlara da malzeme olur günü kurtarırlar, zaten ben bu çıkışı yaptım mı Danıştay’da, Sayıştay’da aradan bana destek atar. Çıkışımı yargının bağımsızlığı ilkesiyle süsleyip laik-demokratik-çağdaş hukuk devleti kelimelerini de araya serpiştirdim mi iş tamam, al sana esaslı bir y-darbe” dediniz diyelim. Ama kaçırdığınız çok önemli bazı detaylar var ki bunlar hedefinizin kimyasına aykırı.
Her şeyden evvel muhtıralar başındaki “e” ve “y” ye bakmaksızın Cuma günleri piyasaların kapanmasından sonra yapılır. Niye? Ülke zarar görmesin, yatırımcı zarar etmesin diye. Ama buradaki yatırımcılar tabi milyoncuklarla oynayan yatırımcılardır. Yoksa küçük yatırımcı veya vatandaş kimsenin umurunda değildir. Olmadı da hiçbir zaman. Anlayacağınız fillerle-çimenler hesabı… Bu anlamda Yargıtay muhtıra vermeyi öğrenmelidir diye düşünüyorum da kimden öğrenebilir ona karar vermekte güçlük çekiyorum:
Kartel medyası olabilir: Evet, kartel medyası olabilir zira bu işlerin nüvesini dezenformasyon oluşturuyor. Yayınını yap, ortalığı iyice pislet, gerilimi arttır ve gelsin muhtıra.. Tabi öncesinde yatırımlarını kaydır, doları topla, borsadan çık ve bingo! voliyi vur.
Geçmişteki muhtıralar da bu işe örnek teşkil edebilir diyeceğim ama daha post-modern bir muhtıra tercih edildiği aşikar.
“y-muhtıramızda” eksik olan bir husus daha var ki bu da uzunluğu. Beş sayfalık muhtıralar okuyucuyu boğar, konsantrasyonun dağılmasına ve dolayısıyla hedeften uzaklaşılmasına yol açar. Şöyle sıkı bir muhtıra için milletin hassas duygularına hitaben bir giriş paragrafıyla başlanır, memleketin içinde bulunduğu durum kartel medyasının manşetleriyle hatırlatılır ve son paragrafta da muhatabına sonuna kadar ver yansın edilir.
Aman dikkat, muhtıranızda “yargının bağımsızlığı” temasını sık sık vurgulayın ki “taraftar”olduğunuz gibi bir zanna kapılmasın millet.
Hedefe ulaşamadıysanız üzülmeyin sakın, çünkü bu muhtıralar bitmez. Zira alfabemizde 29 harf var
