Sinan KAVRAKOĞLU
  • 22/09/2023 Son günceleme: 22/09/2023 17:46
  • 4.467

Malumunuz, uzunca bir süre ara verdim yazılarıma. Genel seçimler üzeri büyük fotoğrafı görebilmemiz için birkaç makale yazdım. Sağ olsun Kader Gür yayınlanmaya değer buldu, bu vesileyle de sizlerle paylaşmış oldum.

Epeydir memleketteydim lakin memleket serüvenim şimdilik sonra eriyor ve yerel seçimler de hayli yaklaştı. Hem Beykoz’a, hem de İstanbul’a karşı sorumlulukları olan insanlarız. Kayıtsız kalmamız beklenemez. Bu yüzden nasipse ara ara makalelerimle gerek Beykoz, gerekse İstanbul özelinde sizlere seslenmeye gayret edeceğim.

Evet, ekonomi sabit-dar gelirli yurttaşlarımızı ziyadesiyle zorluyor. Hatta emekli kesiminin uğradığı ciddi haksızlıklar da olduğunu biliyorum hatta yaşıyorum. Sosyal medyadaki bazı paylaşımlarımda buna işaret etmeye, yetkililere sesimizi duyurmaya çalıştım. Ama ekonomi yönetimi enflasyon belasına öyle odaklanmış ki ne söylesek tesir etmiyor.

Her gün mülk sahibi-kiracı adli vakalarıyla karşılaşır olduk. Pahalılık ülkemiz gerçeği kabul ama ülkemizde keyfi bir pahalılık, fırsatçılık var. Düşünün ki içlerinde suşi satan, lastik satan, kuaför-güzellik salonu işleten bazı esnaflar olan bir grup özel bir bankanın kredi kartı sisteminde buldukları boşluğu değerlendirerek 110 milyon TL bankayı dolandırmışlar. Bankaya bunu yapan yurdum esnafı bizlere neler yapmaz diyeceğim de, yapıyor zaten!

Bu zor koşullar altında gidiyoruz yerel seçimlere.

Bu koşullar iktidar için her ne kadar handikap gibi gözükse de muhalefetin dağınık görüntüsü ve Ekrem İmamoğlu’nun önce cumhurbaşkanı sonra da CHP Genel Başkanı olma hayallerinin peşine takılıp İstanbul’u adeta kaderine terk etmesi, mesela Murat Kurum gibi tartışmasız bir ismin İstanbul’u almasına yetecektir.

Peki ya Beykoz için aynı şeyi söyleyebilir miyiz?

Size 2014 seçimlerinde yaşanmış bir olayı anlatayım. Yer ve isimler önemli değil…

AK Parti’nin kalelerinden olan bu ilçemizde Reis’in oyu %75’in altına hiç düşmedi. Yerel seçimlerde mevcut belediye başkanından illallah eden vatandaşlar değişik yollarla defalarca haber gönderiyor. Teşkilatın ve vatandaşların istediği bir isim var ve o da aday adayı oluyor. Ancak nedense(!) bölge milletvekilleri allem edip kallem edip Reis’i, istenmeyen mevcut belediye başkanını üçüncü sefer aday yapmaya ikna ediyorlar -bu arada bu bölge milletvekillerinden biri Davutoğlu’nun Gelecek Partisi’ne kapağı atmış durumda-.

Sonuç mu? Vatandaşların istediği aday adayı Saadet Partisi’nden adaylığını koyuyor ve seçimi kazanıyor. Bu şirin ilçemiz tarihinde ilk defa Saadet Partisi yönetimine giriyor. Şimdi mi? O başarılı belediye başkanı 2019 seçimlerinde geçtiği AK Parti’de görevine devam ediyor.

Beykoz’da, 2019 seçimlerinde rakipler arasındaki çekişmeler dışarıdan bir adayın 250 bin Beykozluya dayatılmasıyla son buldu. Dava dedik, vefa dedik, Reisimize olan sevgimiz dedik bu saygısızlığı hepimiz sineye çektik. Ama 12 bin nüfusu olan küçük bir ilçe “bana rağmen benim istemediğim bir kişiyi bana dayatamazsın” dedi ve gereğini yaptı.

O tarihte, yani 2019 seçimlerinde Beykoz’la birlikte bir dayatma da Şile’ye yapılmıştı. Şile de omurgalı bir duruş sergileyip bu dayatmayı reddetmiş ve karar vericiler geri adım atmak zorunda kalmıştı.

İHH Beykoz Şubesi’nin geçtiğimiz günlerde Beykoz’da görev yapmış Beykozlu Belediye Başkanlarını bir araya topladığı o mini toplantı bana bunları hatırlattı.

Genç ve dinamik isimler, Osman Şimşek, Hanefi Dilmaç, Alaattin Köseler ve Muharrem Ergül…

Hepsi Beykoz’a hizmet etmek için mücadele veren, Beykoz’un öz çocukları ve daha ne cevherler var…

Umarız Mart 2024’te bizi tekrar ithal bir adayla sınamazsınız…

Yazarın Yazıları