Sinan KAVRAKOĞLU
  • 16/02/2024 Son günceleme: 16/02/2024 11:14
  • 2.985

Metal yorgunluğu, dejenere olmuş teşkilatlar, adam sendecilik tartışmaları altında olgunlaşan konjonktür, 2019 seçimlerinde adeta altın tepside muazzam bir fırsat sunmuştu İmamoğlu’na.

Genel Başkanlık serüveninde sayısız seçim kaybeden Kılıçdaroğlu belki de siyasi hayatının en doğru okumasını yapıp risk aldı, tanınırlığı neredeyse hiç olmayan Ekrem İmamoğlu’nu aday yaptı. Kafalarda bin soruyla çıktı sahalara ama burun farkıyla da olsa kazanmayı başardı. Bakmayın kimilerinin, “800 bin oy fark attı, iki defa kazandı” aforizmalarına. Ekrem İmamoğlu 31 Mart 2019 seçimlerini YSK’ya göre 3 bin 614 oy farkla kazanmıştır. Sonrasında tekrarlanan seçimde oluşan fark, siyaset pratiği açısından mağduriyet edebiyatının ne kadar iyi kullanıldığıyla alakalıdır, kendimizi kandırmayalım…

Önce şunu bir netleştirelim; İstanbul ve Ankara’yı AK Parti’nin kazanamaması durumunda erken genel seçim olacağı palavrasına inanan varsa onlara acil şifalar diliyorum. Bu motivasyonla sandığa gidecek olanlara tavsiyem, Cumhur Başkanlığı Hükümet Sistemini tekrar bir okumaları ve İmamoğlu’nun beş yıllık sergüzeştinin üzerinden şöyle bir geçmeleridir.

İmamoğlu’nun yaptıkları veya yapmadıklarıyla ilgilenmiyorum, zira İstanbullular olarak hayatımızın her alanında yansımalarını yaşıyoruz. Ama şu soruyu kendinize sorun; “5 yıllık görev süresinde 429 milyar konsolide bütçe kullanıp, üstüne Aralık 2023 itibarıyla 2,8 milyar Euro (93 milyar TL) borçlanan Ekrem İmamoğlu ve yönetimi, yaşam standartlarımızı 2019 öncesine göre korudu mu, yükseltti mi yoksa daha mı kötüye gitti?” Bu soruyu bütün siyasi angajmanlarınızı bir kenara koyarak kendinize sorun. Zira cevabı gelecek beş yılda yaşayacaklarımızın işaret fişeği olacak! Çünkü hepiniz bal gibi biliyorsunuz, İmamoğlu İstanbul’u tekrar kazanırsa Cumhurbaşkanlığı adaylığına hazırlanmak için yeni bir beş yıl kazanmış olacak. Anlayacağınız, İstanbul yine rakı-balık masalarına meze olacak…

Ekrem Bey’in kendine göre çoktan dizayn ettiğini düşündüğü CHP teşkilatlarının desteği yeni bir cumhurbaşkanı adaylığı macerası için yeterli olacak mıdır bilinmez ama ikinci bir Nevzat Tandoğan olma yolunda freni boşalmış kamyon gibi gittiği muhakkak. Günün sonunda ise kurucu parti CHP, karpuz gibi ortadan ikiye ayrılmak üzere, görmeyenlere duyurulur.

İmamoğlu, şuursuzca cumhurbaşkanı adaylığına saldırmak yerine, 25 yıldır saat gibi işleyen sistemi birkaç sosyal demokrat dokunuşla devam ettirebilseydi, İBB’de en az üç dönemini garantiye alabilirdi. Sonrasında ise siyaset, sosyolojisi gereği ona kapıları kendiliğinden açacaktı zaten. Egosu ve kibri o kadar yüksek ki İBB Başkanlığıyla yetinmedi, büyüklerinin tavsiyelerini dinlemek yerine onları sırtından hançerledi.

Bir taraftan İBB’nin hizmete ayrılması gereken bütçelerini hunharca kendi PR’ı için harcadı, diğer yandan yıllardır saat gibi işleyen sistemin kilit taşlarını yerinden oynatarak sistemin her geçen gün daha da çökmesine yol açtı. Bu gün bırakın ulaşım, trafik gibi hizmetlerin yerlerde sürünmesini, yürüyen merdivenleri bile onaramayan, vatandaşın hizmetinde tutamayan bir yönetimle karşı karşıyayız.

Çok sevdiğim bir söz vardır, “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak” diye. Mevcut bir belediye başkanının seçimlere kırk gün kala yapılan anketlerde 1,5-2 puan geride olması çok nadir görülen bir durumdur. Eğer bu makas daha da açılırsa, CHP’de izleyeceğimiz tek şey Özgür Özel’i yeni bir kurultaya zorlamak için İmamoğlu’nun içerideki ekibinin vereceği savaş olacaktır.

Sevgili dostlar, beynimizin kıvrımlarında dolaşan tarihi bir hakikati hatırlatmadan geçemeyeceğim; İBB başkanlığını kaybeden şahsiyetler her zaman siyasi çöp olmuştur. Bakın Sözen’e, Dalan’a, Gürtuna’ya. Seçimleri kaybettikten sonra hiç birisinin izi bile kalmadı. Ekrem Bey bu olasılığın da Demokles’in Kılıcı gibi tepesinde durduğunun farkında bence. Zira zirvede yaşadığı oksijen zehirlenmesinin etkisinden kurtulmaya başlamış olmalı ki Rumeli Hisarı’ndaki Naif Baba Tekkesi ve şehitlik arazisinde milyonlar harcayarak yaptırdığı lojmanı, seçimi kaybetmesi durumunda ne zaman boşaltması gerektiğini soruşturmaya başlamış bile…

Yazarın Yazıları