Sinan KAVRAKOĞLU
  • 15/01/2018 Son günceleme: 11/04/2020 16:21
  • 15.237

Benzer sınavlara hep aynı tepkileri verip duruyoruz maalesef. Yani avazımız çıktığı kadar bağırıyoruz!

Ders almıyoruz anlayacağınız…

Konumuz tabi ki Beykoz, her zaman olduğu gibi…

Yayıncılık tarihine baktığınızda gazetecilik Beykoz’da yaklaşık yirmi yıldır devam ediyor. Bu fakir on yedi yılında aktif olarak bila-bedel çalıştı.

Yirmi yıllık arşivleri karıştırsam –ki gerek yok!- konu hep aynıdır.

Tapu, imar, 2-B, Boğaziçi Kanunu ve SİT! Ha bir de Beykoz 1908

Beykoz 1908 konumuzun dışında. Şu kadarını söyleyeyim yirmi sene önceki kafa devam ettiği sürece maalesef değişen hiçbir şey olmayacaktır. Geçelim…

2-B, Belediye Başkanı Yücel Çelikbilek’in kişisel gayretleriyle çözüldü evet doğru. Yücel beyin gayretleri olmasaydı Beykoz 2-B’de çok önemli iki şey kaybedecekti.

Birincisi Beykozlular 2-B arazilerini hazineden alacaktı ancak en az % 60 daha pahalı olacaktı. Ve belediye milyonlarca liralık gelirden mahrum kalacak ve ülkenin en fakir belediyesi olmaya devam edecekti, zira paralar hazineye ödenecekti.

Beykozlulardan yıllarca oy isteyen AK Parti teşkilatlarının en güçlü söylemi hep, “Ankara bizden, İBB bizden, Beykoz’u da bize verin sorunlarınızı çözelim” oldu. Başkan Çelikbilek’in temkinli duruşunun aksine teşkilatlar bol keseden vaatlerde bulundu ve beklentileri hep zirvede tuttu. Hal böyle olunca gerçekleşmeyen ve geciken vaatler tepkinin dozunu arttırdı maalesef.

Şimdi Beykoz imar planlarına kilitlenmiş durumda. Bilen, bilmeyen her kafadan bir ses çıkıyor. Uzman değilim, ancak beklentilerin bu kadar yüksek olmasının sebebi yüksek tutulmasıdır. Sonuçta sancılı bir süreç bekliyor bizi.

Benim asıl merak ettiğim SİT ve Boğaziçi Yasası bu şekliyle kaldığı sürece, Beykoz’da tam anlamıyla bir iyileştirmeden bahsedilemeyeceğidir.

Yani Ankara, İBB ve Beykoz sihirli üçgeni bu dönemde de şapkadan çıkmazsa 2019 AK Parti için oldukça zorlu geçecek. Mustafa Gürkan ve Gaye Zayıf’ın çabaları yeterli olur mu bilemem(!).   

Beykoz genelinde % 90 yapıların en genci 20 yaşından büyük ve çoğu yapı kontrolünden geçmemiş, denetimsiz binalar. Kavacık ise başlı başına adeta facia. Binalar leş gibi. Ne kadar ağırdan da alınsa değişim kaçınılmaz. Çubuklu, Beykoz, Rüzgarlıbahçe, Tokatköy, İncirköy, Çiğdem, Gümüşsuyu, Ortaçeşme, Yenimahalle, Kanlıca, Hisar ve diğerleri. Binalar ekonomik ömrünü tamamlamış durumda, değişim ka-çı-nıl-maz!

Fazla söze gerek yok aslında…

Beykoz’un tek avantajı deprem kuşağının en dışında kalmasıdır diyebiliriz. Aksini düşünmek bile tüylerimi diken diken ediyor!

Lâkin siz yine de fazla güvenmeyin… Zira 10 Eylül 1509’da yaşanan Büyük İstanbul Depremi’nden (Küçük Kıyamet) Yoros Kalesi bile etkilenmiş, surlarının büyük bir kısmı bu depremde yıkılmıştır.

Maazallah Küçük Kıyamet benzeri bir felaket değişimi kaçınılmaz kılacaktır. Marifet ehli millet bu felakete dûçar olmadan tedbirini alandır…

Beykoz’un bina envanteriyle Çevre ve Şehircilik Bakanı’nın ve başka nereler varsa masalarında daha güçlü olacağımız kanaatindeyim. Bakanlık ve diğerleri yine de çözümsüzlüğü seçer, işi yokuşa sürerse gerisini basın ve halk çözecektir!

Benden hatırlatması…

Vesselam…

Yazarın Yazıları