Prof. Dr. Faruk ŞEN
  • 30/06/2015 Son günceleme: 30/06/2015 01:10
  • 8.179

Anadoluhisarı'ndan Kanlıca’daki Ajia Oteli'ne kadar ilerlediğiniz zaman, İstanbul’un zenginlerinin yalı aldığını görürsünüz.

Eskiden, yalıların yanında boşluklar vardı, bu boşluklardan Kanlıca’nın çocukları ve gençleri denize girerlerdi. Böylece denize girme olanağı boğazın Anadolu yakasında eskiden vardı. İstanbul’un yeni zenginleri ise bu bölgelerde ev aldıktan sonra ilk işleri demirlerle halka açık olması gereken kamunun alanlarını halka kapattılar.

Kamu kuruluşları bunlara göz yumdu

Maalesef bu zorlu işgale kamu kurumları göz yumdu; belediyeler yeşil ışık yaktı. Artık Anadolu Hisarı'ndan Kanlıca’ya kadar halka denize girme olanağı kapatıldı. En son, Körfez'de de bu işgal gerçekleşiyor. Bu işgal daha da büyük boyuta geldi. 10 yıldır İBB’ye ait Kanlıca Meydanını da Büyükşehir, Beykoz Belediyesi'ne devretti ve Beykoz Belediyesi de burayı ücret bile almadan belirli kişilere verdi. Buralar da artık işgale girdi. Kanlıca iskelesinin yanında 3-4 bank haricinde halkın oturacağı yer kalmadı. Bunları herhalde Beykoz Belediye Başkanı da Kaymakamı da görmüyor! Ücretsiz kiraya verdiği ve 3,5 TL’ye çay satılmasına olanak tanıdığı zaman Beykoz Belediyesi hakkında halk iyi düşünmüyor; 'Bunun içinde ne var, ne gibi bir durum var?' diye bakıyor.

Çubuklu Kanlıca yolu

Şimdi ilk defa Çubuklu’dan Kanlıca'ya kadar olan bölgeyi, deniz kıyısı genişleterek halkın yürümesine izin verme çalışmaları içerisine giriyor. Bakalım bunda Belediye başarılı olacak mı? Bunun yanında Beykoz’dan Paşabahçe’ye kadar giden yolda hiçbir işlem görmeden, boş araziler duruyor. Eski Şişe Cam Fabrikası'nın önündeki arazi, en azından 30 yıldır boş... Aynı şeyi Paşabahçe’deki eski Rakı Fabrikası için de söyleyebiliriz. Kendi kıyısını bu kadar kötü kullanan Beykoz’un bu büyük bir ayıbıdır! 2-b arazilerinde ve Beykoz’un belirli bölümündeki işgaller, almış başını gidiyor. Kavacık, artık geçilmez hale geldi; Kanlıca’dan 2. Köprü’nün ayağına gitmek, arabayla 25 dakika sürüyor. İnanın, bu kadar sahipsiz bölge Taksim’de yok! Taksim’in etrafında arabanızla daha iyi ve seri gidebiliyorsunuz.

Bunlar değişir mi, ne zaman değişir; değişmesi için neler yapılması lazımdır? Bunu düşünmek şart!

Şimdi, bu kadar olumsuz haberden sonra, biraz olumlu habere geçelim.

Futbolda başarılar

Paşabahçe’nin takımı Bal Ligi'ne terfi etti. Kanlıca Futbol Takımı da Birinci Amatör Küme'ye yükseldi. İstanbul İli Gençlik ve Spor Müdürlüğü, Kanlıca’nın eski futbol sahası olan, Tekke’deki mekânı tekrar yapma kararı aldı ve fonunu ayırdı. Yakında Kanlıca’ya büyük bir hediye geliyor. Böylece Boğaz’daki çocuklar denize giremiyorlar fakat futbol sahasına kavuşacaklar. Bu birazda eski bir tanımlamaya benziyor: 'Size ceket veremedik; pantolon verelim!' yaklaşımı içinde bu gelişmeler...

Kanlıca'da Paysage Restaurant'tan sonra Beykoz’a kadar doğru dürüst hiçbir Restaurant yok! Taç Restaurant, eski günlerini arıyor. Çubuklu ve Paşabahçe’de eski Kulüp 29’lar Hayal Kahveleri kayboldu. Çok pahalı bir balıkçı olan Abdullah, pahalı bir şekilde hizmet veriyor fakat Paşabahçe’den Beykoz’a gittiğiniz zaman balık-ekmek yemekte bile güçlük çekiliyor. Haksızlık etmeyelim, Paşabahçe ve Beykoz’da Belediye'nin tesisleri hizmet veriyor.

Evet, insanlarımız bu güzel bölgede, bu güzel tabiatta bunları hak etmediler. Beykoz İstanbul’un en fazla yeşili olan ilçesi fakat yeşili de katliamda başarılıyız. Beykoz’un eski Fen İşleri Müdürlüğü, Kavacık’tan Mihrabat’a inen yollarda çıkıntılar yapmış, oraya demirler dikmişti ve kaldırımlar acayip bir haldeydi. Birçok araba burada kaza yaptıktan sonra bunlar kaldırıldı. Kavacık’tan Mihrabat Korusu'na kadar her yerde Albayraklar’ın etkisiyle yol dört-dörtlük yapıldı. Buna karşılık Mihrabat Korusu biter bitmez, Fıstıklı Yokuşu'ndan sahile giden yol korkunç bir durumda... Söz verilmesine rağmen Belediye burada en küçük bir işlem yapmadı. Herhalde Kanlıca’yı biraz 'üvey evlat' olarak görüyoruz.

Kanlıca’ya bu zamana kadar Beykoz Belediyesi'nin yaptığı tek eylem; Birinci Yoğurt Festivali oldu. Ona da Kanlıca’ya 45 dakika için gelen, yağmuru da bahane ederek erken kaçan Suzan Kardeş oldu. Buna karşılık Kanlıca Yoğurtçuları Ahmet Nazlı ve Doğa Yoğurt, ev sahipliklerini gösterdiler.

"Bir dokun, bin ah işit" derler... Beykoz’umuzun konumu bu… İnşallah bunları bir daha yazma gereği duymam.

 

Yazarın Yazıları