Nimet ER
  • 01/01/1970 Son günceleme: 08/09/2013 00:11
  • 12.610

Bazı kelimeler "yanar" da "yakmaz"  ya!  İşte, o halde dünya... 

Alışıyoruz, katlanıyoruz, tahammül ediyoruz... Ama hepsini toplasan bir "sabır" etmiyor nedense! 

Ağlamayı öğrettiğimiz gözlerimiz  var... 

Kızgın kelimelerimiz, ağır tepkilerimiz... 

Ve çok kullanılmış bir kalbimiz... 

Alev almadan, daha köz bile olamadan  nasıl birden bire kül oluveriyoruz?  

Nasıl oluyor da dilimizle dövdüklerimizi elimizle besliyoruz? 

Vicdanı ağzında dolaşan insanların ortasında,  vicdanı bir aksesuar gibi taşımanın farkı ne ki? 

Başkalarına diktiğimiz gözlerimizi kendimizde gezdirsek; ve düşünsek! 

Acaba yanmıyoruz da yakıyor muyuz ne? 

Sırf kelimeler kadar bile  yanmadığımız için "yanmaktan" korkuyorum.  

 

Kanaması olmayan bir yara bizi mahveden!  

Payımıza düşen ah'ları da hayatımızın parçalarını toplamayı da yaşamak bildik biz 

Lakin, kaç kere kırılabilir ki bir hayat aynı yerden ?  

Hiçbir şeyi unutmaz insan, sadece gönlünü dinlendirir... 

 

Gözlerinizin önünde zuhur edene nasıl sırtını döner nidanız diye sorgularken birilerini  

Kendimize  de bu dünyanın taşınmazları ne çok az diye hatırlatmayı unutmayalım!  

Hem sizin göz dediğinize belki ben gönül diyorumdur... 

Bazen olur; cümleler cümlelere eklenmez bir türlü...  

Öyle bir halde son söz (ki benim günlük virdimdir): 

Allah sözlerimize mahcup etmesin 

Yazarın Yazıları