Nuray AK
  • 28/06/2016 Son günceleme: 28/06/2016 23:40
  • 6.873

“Kendisine apaçık deliller geldikten sonra, parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. Onlar için kıyamet günü büyük bir azap vardır.”

Âl-i İmran Sûresi, 105. Âyet-i kerime

Sevgili dostlar merhaba,

Dünya hayatındakiler aslen umutsuz bir tablonun puzzle parçaları gibi görünüyor olsa bile biz yine de Rahmet ve güzellikler diliminin vaktindeyiz.

Vakit; birlik ve sımsıkı kenetlenmenin vakti. Çünkü Ramazanı Şerif özümüzde, kanımızda ve kalbimizde tahtını kurdu. İstesek de bu güzellikler ve rahmet kuşağından çıkamayız. Mevla’mız öyle yerli yerinde sunmuş ki; biz almıyoruz desek de sağanak yağmurlarca doluyor içimize mucizeler. Görmek isteyene neler var neler aşikâre... Yeter ki kalbimizle görelim olanları.

Ailemizin en geniş haliyle oturduğumuz iftar sofralarımızı, o sofradaki pide ve zeytinin tadını düşünün mesela. Aynı zeytin ama tadı farklı, hiç fark ettiniz mi? Yavaş yavaş gelenekselleşen sokak iftarlarını ya da koca bir mahallenin beraber imece usulü kurduğu sofraları... Oralarda ne tatlı sohbetler yaşanır bir bardak çay eşliğinde. Kimin ne haceti varsa o sofralarda çözüm bulunur, mahallenin ne eksiği varsa orada projeler üretilir, birbirini görmeye vakit bulamayan veya ihmal edenler o buluşmada aylardır neler kaybettiklerini anlarcasına evlerine dönmek istemez muhabbetin tadından. Bir yardımlaşma, birbirini daha deruni anlama hali oluşur tüm müminlerde.

Şahsi olarak Ramazanı Şerifte ben: Ne yaparsam yapayım, içim aşkla dolu. Yüreğimde ümide dair öyle bir güç var ki; korkmuyorum ve dünyevi-uhrevi her ne güzellik varsa hepsine aşığım sanki… Oruçtan mıdır bilmem, Rabbimizin yarattığı her güzelliği daha net temaşa ediyorum şimdi. 

Vakit aşk vakti. Ezanla birlikte içilen bir yudum suda, beraber oturulan sofralarda, dua eden pamuk ellerinde aşk var. Mis gibi pidenin yanına peynir-karpuz alıp Beykoz’da sahilde iftarı beklerken, denize doğru dalıp dua ederken aşk kol geziyor her yanda. Birbirine yardım eden ve dertlerini teravih çıkışı paylaşan müminleri, melekler aşkla izlemekte. Ah o canım, yosun kokulu denizim… İşte aşk tam da orada… Sanırım martılar kadar aşığım denize ve özgürlüğe. 

Rahmet ayında daha bir mavi sanki. İçimde yanan ümit ateşini ise: "La taknetu min rahmetillah.-Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyiniz-"ayeti kerimesinden alıyorum. Ve herkesin yüreğine bulaşsın istiyorum. Bu benim en güncel duam. Çünkü bizi yarınlardan ümit kesmekle içimizden yıkmaya çalışıyorlar.

Bunu benim ürkek kalbim görebiliyor, ya Sizin kalbiniz?

Allahu Teala ayetleriyle bizi hep beraberliğe, birliğe yönlendirmiş. Neden? Mevlamız defaaten Kuran-ı Kerim'de:"Parçalanıp bölünmeyin,

Allah'a ve Resul'üne  itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin, sonra gevşersiniz ve gücünüz, devletiniz elden gider.Sabırlı olun, çünkü Allah

sabredenlerle beraberdir." Efendimiz: "Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır." buyuruyor. Neden? Orada saklı kurtuluşumuz çünkü. Bir ölsekte bin 

diriliriz inşaAllahu Teala.

Ayrı bir mecradan şu şiirlede yorumlayabiliriz belki:

Ben yanmasam

Sen yanmasan

Biz yanmasak

Nasıl çıkar 

Karanlıklar aydınlığa!

Kardeş olmanın, mümin olmanın, kul olmanın tadına vardırana… AŞK’ın menba-ına sonsuz şükürler olsun…Birbirimizle tıpkı Efendimiz (sav) ile

O'nun sevgili yarenleri sahabeyi kiram efendilerimiz gibi kırmadan, yormadan, saygıyla istişare ederek yol alırsak asla yolda kalmayacağız. Bunu 

biliyor ve öyle amel ediyorum. Birbirimizi ne kadar çok önemser ve düşünürsek o kadar ilerleyeceğiz, büyüyeceğiz. Nas'larla sabit çünkü kurtuluş

reçetemiz. Hadiste de:Canım kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman 

etmiş olmazsınız.(sav) buyuruluyor.

Ben Sizleri Allah için seviyor ve şu konuya dikkat çekmek istiyorum: Yaz aylarındayız. Malum Osmanlı torunuyuz, serde mertlik yiğitlik kol geziyor. Ancak ne var ki; şeytan da ayrıntıda

gizli. Lütfen dostlarım, sığ suya balıklama atlayayım, etraftakilere güzelce şovumu yapayım, cihan adam görsün hallerine girmeyelim. Girenleri de engelleyelim. Ben omurilik felçliyim 

yıllardır dostlarım. Trafik kazası, emniyet kemersizlik, kaza anında taşıma ve transfer hataları vs...Bugünlere gelindi. Amenna.Rabbim neylerse güzel eyler. Ama kolay mı? Üzgünüm

ama değil. TOFD Beykoz Şubemizde 11 yıldır kaç tane kardeşimiz bakım hatası, başa çıkılamayan ciddi enfeksiyonlar (bası yarası, böbrek yetmezliği, ciddi kırıklar, solunum sorunları vs,)

sebebiyle  ahirete intikal etti biliyor musunuz? Tabi ki ölüm hak. Ama yaşamak, sevmek, ibadet etmek, yardımlaşmakta bir o kadar güzel. Ve yıllardır araştırıyoruz derneğimizde:

*Trafik kazaları

* Sığ suya balıklama atlama (halk arasında vurgun yemeki, omurgaya darbe almak)

* Ateşli silahla yaralanma (düğünlerde coşarken havaya sıkılan kurşunlar vs.)

* Yüksekten düşme gibi ana sebeplerle bedenimizin bazan tamamı bazan yarısı artık bizden emir almaz oluyor, felç.....!

Yapmayalım, etmeyelim sevgili dostlarım. Sağlığımıza, bedenimize iyi bakalım. O bize emanet verildi. Çılgın adrenalin denemeleri ve dikkatsiz yaşamak için değil. Hem çoğunda kendimize

değil başkasına veriyoruz zararı. Otomobili alkollü veya uykusuz kullan, karşı araca çarp, ya sakat bırak ya ölsün. Oğlunun veya arkadaşının evlendiğini mahalleye duyuracağım diye havaya 

pompalı tüfeklerle ateş aç, balkonunda hava almaya çıkan komşunu ya öldür ya sakat bırak. Ne çirkin cümleler değil mi? Ama benim derneğimde işte böyle kaza veya katliamlar yüzünden

bir çok kardeşim engelleriyle yeni yaşam dizayn etmek gayretindeler. Rica ediyorum Sizlerden: Lütfen dikkatli olun olur mu? Sağlıkla yaşamak herşeyden güzel. Bir anlık gafletse ömür boyu

pişmanlık... Seviyorum, önemsiyorum ve o sebeple Sizlere bu konuda içimi döküyorum.Kırdım incittimse affola.

Dostlar, güzelliklerin tümünü yüreğinizle hissedeceğiniz günler, saatler, hatta dakikalar diliyorum. Her anımız çok değerli çünkü. 

Tekrar buluşmak ümidimle, hoşça ve aşkça kalın.

Yazarın Yazıları