Ekrem VANLI
  • 01/01/1970 Son günceleme: 30/09/2014 00:11
  • 6.822

Sözlükte yaklaşmak, Allah’a yakınlaşmaya vesile olan şey anlamlarına gelen kurban,

dinî bir terim olarak, Allah’a yaklaşmak ve O’nun rızasına ermek için ibadet maksadıyla, belirli şartları taşıyan hayvanı usulüne uygun olarak kesmeyi ve bu amaçla kesilen hayvanı ifade eder (İbn Âbidin, Reddu‟l-Muhtâr, VI, 312). Kurban Bayramında kesilen kurbana udhiye, hacda kesilen kurbana ise hedy denir.

Kurbanın İslam’daki dayanağı nedir?

 Kurbanın meşru oluşu Kur’an-ı Kerim, Sünnet, İslam âlimleri ve İslam ümmetinin görüş birliği ile sabit bir ibadettir. Kurbanın meşru bir ibadet olduğuna dair Kur’an-ı Kerim’de birçok delil mevcuttur. Hz.İbrahim’in oğlu Hz. İsmail’in yerine bir kurbanın, Allah tarafından kendilerine fidye (kurban) olarak verildiği açıkça bildirilmektedir. (Sâffât, 37/107).

Kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine belirli günlerde Allah’ın adını ansınlar. Artık onlardan siz de yiyin, yoksula fakire de yedirin.” (Hacc, 22/28)

Her ümmet için, Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanlar üzerine ismini ansınlar diye kurban kesmeyi meşru kıldık.” (Hacc, 22/34)

 “Kurbanlık büyükbaş hayvanları da sizin için Allah’ın dininin nişanelerinden kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. Onlar saf saf sıralanmış dururken kurban edeceğinizde üzerlerine Allah’ın adını anın. Yanları üzerlerine düşüp canları çıkınca onlardan siz de yiyin, istemeyen fakire de istemek zorunda kalan fakire de yedirin. Şükredesiniz diye onları böylece sizin hizmetinize verdik.”, “Onların etleri ve kanları asla Allah’a ulaşmaz. Allah’a ulaşacak olan ancak, sizin O’nun için yaptığınız, gösterişten uzak amel ve ibadettir.” (Hacc, 22/36-37)

 Bu ayetlerde zikredilen hayvan kesiminin, et ihtiyacı temini için kesilen hayvanlar olmadığı, bunların ibadet amaçlı birer uygulama oldukları gayet açıktır. Et ve kanların Allah’a ulaşamayacağının, asıl olanın ihlâs ve takva olduğunun bizzat ayetin metninde yer alması bunu açıkça ortaya koymaktadır.(Dinayet Vakfı)

 Kurban niçin kesilir?

 İbadet; nefse muhalefet ederek sadece Cenab-ı Hakk’ın rızasını kazanmak için yapılan amel demektir. Kendisiyle Allah’ın rızası kastedilmeyen bir amel, Allah’ın katına ulaşamaz. Allah’a ulaşmayan bir amelden de uhrevi bir fayda beklememek gerekir. Bu durum namazda, oruçta ve diğer ibadetlerde nasıl ise kurban kesmede de böyledir.

 Kurbanlar Allah ve Resulü emrettiği için ve sırf Allah’ın rızasını kazanmak için kesilir. Kurbanın etinden, derisinden istifade edilebilir; ancak bunlar asıl amaç değildir.

 Müslümanlar ibadetlerini Allah’ın rızasını kazanmak için yaparlar. Önemli olan gösteriş ve riyadan uzak bir şekilde kurban ibadetini yerine getirmektir.

 Birçok kimse kurban kesmeyi her sene sabit şekilde yerine getirilmesi gereken gelenek olarak görmektedir. Çocuklarımız etten mahrum kalmasın veya benzeri anlayışlar ile ihlastan uzak düşüncelerle kurban kesenler olmaktadır. Hâlbuki ayet ve hadislerde kurban kesmenin sırf Allah rızasını amaçlayarak eda edilmesi gerektiği özellikle vurgulanmaktadır. Bu konuyla aşağıdaki ayet açıkça konuyu özetlemektedir;

‘’ Onların ne etleri, ne de kanları asla Allah’a ulaşmaz; fakat ona sizin takvanız ulaşır. Size olan hidayetinden dolayı Allah’ı büyük tanıyasınız diye böylece onları sizin hizmetinize verdir. Muhsinleri (iyilik edenleri) müjdele.’’ (el-Hac, 22/37)

Kurban kesmenin erdemi nedir?

 Hz. Âişe (r.anhâ) rivayet edildiğine göre Rasûlullah Efendimiz şöyle buyurmuştur: ‘’ İnsanoğlu Kurban bayramı günü, Allah’a, kan akıtmaktan daha sevimli bir amel yapamaz. Zira kesilen hayvan, kıyamet günü boynuzlarıyla, kıllarıyla, tırnaklarıyla (Allah’ın huzuruna) gelecektir. Hayvanın kanı yere düşmezden önce Allah indinde yüce bir mevkie ulaşır. Öyle ise, gönül hoşluğu ile ifa edin.’’ (Tirmizî, Edâhî 1)

 Hüseyin bin Ali (r.anhüma) ‘dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: ‘’ Kim gönül hoşnutluğu ile mükafatını Allah’tan umarak kurban keserse bu kendisini Cehennem ateşinden korur.’’ (et-Terğîb ve’t-Terhîb, Münzirî, Taberâni’den, c.2, s.537, Hikmet Yay.)

Bayram günlerini nasıl geçirmeliyiz?

 Bayram günleri sevinç günleridir. Bu günlerde sevinçli ve güler yüzlü olmak tavsiye edilmiştir. 

 Bu günlerde annemizin, babamızın ellerini öpüp hayır dualarını almalıyız. Dinimizde Allah'a ibadetten sonra anne ve babaya saygı ve iyilik emredilmiş, onlara karşı "öf" demek dahi yasaklanmıştır. Tanıdıklarımızı ziyaret ederek hatırlarını sormalı ve gönüllerini almalıyız.

 Hasta hanelerde ve evlerde yatan hastaları görmeli, şifa dileklerimizi sunmalıyız. Yetimlerle ve kimsesiz çocuklarla ilgilenmeliyiz. Çevremizdeki yoksullara ve bakıma muhtaç çocuklara bayram sevinci yaşamalarını sağlamalıyız.

 Bizden hayır dua bekleyen ölülerimizin mezarlarına giderek onlara dua etmeli, ruhları için hayır ve hasenatta bulunmalıyız. Tanıdıklarımızdan dargın olanları barıştırmaya çalışmalı ve aralarını bulmalıyız. Her zaman olduğu gibi bayram günlerinde de İslâm'ın emrettiği şekilde çevremizdeki insanlara iyi davranmalı, incitici ve zarar verici davranışlardan kaçınmalıyız. Bütün bunlar, toplumu oluşturan fertleri kaynaştırarak milli birliğin sağlanmasına etken olacaktır.

 Mübarek bayramın ülkemize, İslâm âlemine ve bütün insanlığa iyilik ve hayırlar getirmesini niyaz ediyorum. Cenâb-ı Hak yaptığımız ibadetleri ve keseceğimiz kurbanları rızasına muvafık eylesin ve bizi kendisine ibadetten ayırmasın. Âmin.

Yazarın Yazıları