Av. Ferda KAZANCIBAŞI
  • 08/06/2018 Son günceleme: 08/06/2018 17:07
  • 10.581

Bu millet düşman işgali ve zulmü altında iken, İstiklal Savaşı’nda şehitler vererek İstiklalini ve Milli İradesini kendi azim ve kararı ile kurtaran onurlu bir ulustur.

1918 yıllarında ülkenin genel manzarası

Geriye doğru 1918 yıllarına bakıldığında, Mondros Mütarekesi imzalanmış ve bütün vatan düşman işgali ve zulmü altında. 13 Kasım 1918 günü altmış parçadan oluşan işgal kuvvetlerinin savaş gemileri İstanbul Limanı’na demirleyip toplarını Yıldız Sarayı’na doğru çevirdiler.  Bu şartlar karşısında Padişah Vahdettin’in kıpırdayacak durumu kalmamıştı.  15 Mayıs 1919 günü Yunanlılar tarafından İzmir’in işgal edildiği acı haberi geldi.  İstanbul’daki İngiliz kuvvetleri tarafından gece yarıları kanlı ev baskınları nedeniyle can ve mal güvenliği kalmamış, halk kaderine terk edilmiş, korku ve dehşet içinde ve çaresiz. 

Samsun ve çevresinde Rum ahalinin Türkler tarafından taciz edildiği iddiası ile Sultan Vahdettin İngilizler tarafından baskı altındadır. Bu nedenle o bölgede asayişin korunması için Mustafa Kemal Sultan Vahdettin tarafından görevlendirilerek Dokuzuncu Ordu Müfettişi sıfatı ile Samsun’a gönderilir.

Milli İrade’nin doğuşu

16 Mayıs 1919 günü Bandırma Vapuru ile yola çıkan Mustafa Kemal Paşa 19 Mayıs 1919 günü Samsun’da bir heyet tarafından karşılanıyor. Kısa bir süre sonra Amasya’ya geçen Mustafa Kemal 21 Haziran 1919 günü bütün Komutanlıklara, Vali ve Mutasarrıflara gönderdiği tamim ile “Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararlılığı kurtaracaktır” açıklaması ile ilk kez dosta düşmana ve yedi düvele karşı (Milli Egemenliğin) mesajını veriyor. 

Bin bir meşakkatlerle gerçekleşen Erzurum ve Sivas Kongrelerinden sonra aradan bir yıl geçiyor.  Türkiye Büyük Milet Meclisi’nin açıldığı 23 Nisan 1920 günü;  Ankara’nın Karaoğlan Meydanı’nda olağan üstü bir gün yaşanmaktadır.  Tekbir ve Selat-ü seslerinin dalgalandığı, adım başında kurbanların kesildiği, duaların okunduğu, amin seslerinin göklere yükseldiği, en önde Mustafa Kemal’in yer aldığı milletvekillerinden oluşan heybetli bir kalabalık Türkiye Büyük Millet Meclisi binasına doğru yürümektedir.

İşte o gün zulmün sona ereceği ve Türk Milleti’nin başını yukarıya kaldıracağı, kendi kaderi üzerinde yine kendisinin karar vereceği, milli iradenin doğduğu ve milli egemenlik olarak hukuki kimliğinin ilan edildiği aydınlık günlerin başlangıcı oldu.

“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” tanımlamasındaki Milli İrade 1982 Anayasası (6)’ncı maddesinde yer aldı.

Eğer bir millet, yaşadığı topraklarda ve Ay Yıldızlı Bayrağı’nın altında dosta düşmana, yedi düvele karşı burası benim vatanımdır, son söz benimdir diyerek gümbür gümbür haykırıyor ise, bu haykırış Türk Milleti’nin kayıtsız şartsız egemenliğidir. 

23 Nisan 1920 tarihinden itibaren 98 yıl sonra milli irade devre dışı bırakılmak isteniyor

16 Nisan 2017 Pazar günkü referandum sonucunda mühürsüz zarflar yasaya aykırı olarak geçerli kılınarak (Evet) oyları önde kabul edildi. Bununun sonucu olarak; Yeni Anayasa Hükümlerine  göre; Milletin ve Devletin yönetim yetkisi Cumhurbaşkanı makamındaki şahsın kişisel tercihine bağlı kılındı.

Yeni Anayasa Hükümlerine göre; Türk Milleti’nin kayıtsız şartsız MİLLİ EGEMENLİK HAKKI ve buna bağlı olarak MİLLİ İRADESİ devre dışı bırakıldı.  Böylece Türk Milleti’nin İstiklal Savaşı’nda şehitler vererek kanla kazandığı EGEMENLİK ve buna bağlı olarak MİLLİ İRADE hakkı, yeni Anayasa hükümlerince elinden alınmak istenmekte.

Buna Türk Milleti razı olmaz ve olmayacaktır.

24 Haziran 2018 Pazar günü yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimi ile Türk Milleti’nin kaderi belli olacaktır.

Ya, İstiklal Savaşı’nda Şehitler vererek kazanılan Milli Egemenlik ve buna bağlı olarak Milli İrade payidar olacak. Ya da, Türk Milleti’nin kaderi bir tek kişinin kişisel tercihleri ve iki dudağının arasından çıkacak sözle yönetilir olacaktır. 

Şehit kanları ile sulanmış vatan topraklarının, limanların, işletmelerin fabrikaların, ne var ne yoksa yabancılara satıldığı, tarım ve üretim ekonomisinin yok edildiği borç batağına sürüklenmiş bir Türkiye haline getirildik. Bir o kadar da birlik beraberliğe, huzur dolu kardeşçe yaşamın hasretini çeken bir Türkiye olduk.

Güzel vatanımızın, milli varlığımızın ve gelecek nesillerimizin bekası için; 24 Haziran 2018 Pazar) tarihli Cumhurbaşkanlığı seçiminde son çaremiz korkuya son verilmesi ve milli irademize sahip çıkılması ve ebedi kılınmasıdır.

24 Haziran 2018 Pazar) tarihli Cumhurbaşkanlığı seçimi vatanımıza ve Milletimize hayırlı olsun

Yazarın Yazıları