Enteresandır, 2019 Mahalli Genel Seçimleri’nin yapılacağı 31 Mart tarihi yaklaştıkça, tansiyon giderek yükseleceğine, heyecan artacağına tam aksine her şey giderek bir dinginleşiyor. İlginçtir, sanki herkes hayatın anlamını çözmeye çalışıyor…
CHP geçmiş seçimlerin aksine, –klasik sonradan saçmalama potansiyeli her zaman olmakla birlikte- ne yaptığını bilen, sakin ve sabırlı bir strateji izliyor. HDP ile yaptıkları ihanet ittifakını HDP’nin satır aralarında bile görünmemesiyle örtmeyi, unutturmayı başarıyorlar. AK Parti çevrelerinin bunu hatırlatma çabası da artık eskisi gibi etkili olmuyor, zira ülke ekonomiye kilitlenmiş durumda. Son günlerde ABD’den peş peşe gelen açıklamalar, Suriye’den çekilme kararı vs CHP için iyi gelişmeler olmasa da, ekonomide ve EYT gibi konularda spesifik adımlar atılmaması AK Parti’nin işini zorlaştırıyor.
Öte yandan sağda solda saçmalayan, milletin sinir uçlarıyla oynayan CHP’li vekillerin de ortalıkta görünmemesi, derslerini iyi çalıştıklarını ve kulakların sağlam çekildiğini gösteriyor. “İznim olmadan TV’lere bile çıkmayacaksınız” talimatı verdiğinde Kılıçdaroğlu’nu diktatörlükle suçlamıştık ya. Hah işte o çıkış bu işe yaradı. Bakın Muhasebeci(!) Öztürk Yılmaz Türkçe Ezan tartışmasını açtı sonu ihraç oldu. Öztürk Yılmaz artık CHP’li olmadığı için konuyu tartışan da yok. Bu çerçeveden baktığımızda CHP sorunsallarda dogmalarına saplanıp boğulmak yerine, kangren olmuş uzvu kesip yoluna devam ediyor. Yani şu bizim bildiğimiz CHP, geçmiş on yedi yılda yaşanan seçimlerin çok çok dışında bir strateji ve psikolojiyle 31 Mart’a hazırlanıyor.
İşte İBB Adayını bu strateji çerçevesinde değerlendirmeliyiz…
CHP’nin İBB Adayının Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu olmasını, bu şahsın çok başarılı olmasına bağlayanlara şunu hatırlatmakta fayda var; Beylikdüzü gibi yüksek standartlarda kentleşen, gelişen, iki gölün ortasında, deniz kenarında, dünyanın en büyük havalimanına ve Kanal İstanbul’a sınır, ulaşım sorunu ve yeşil alan sıkıntısı olmayan, yatay-dikey her türlü mimariyi olabildiğince kaldıran bölgelerde belediyecilik çok kolaydır –sıkıysa Beykoz’da yapın belediyeciliği!-. Kaldı ki Beylikdüzü iBB’den her alanda inanılmaz hizmetler almaktadır ve İmamoğlu’da bu hizmetlerin üzerine çok güzel konmaktadır. Düşünün Metrobüsü bile Beylikdüzü Belediyesinin hizmeti olarak algılayan seçmenler var bu ülkede.
CHP’nin -bana göre- seçim stratejisine gelince; İBB Adayı yıpranmamış, temiz bir yüz, görece de olsa başarı hikayesi var. AK Parti’nin elinden almayı hedeflediği İlçelere de Akif Hamzaçebi, Gürsel Tekin, Mehmet Bekaroğlu, Berhan Şimşek gibi popüler isimleri aday yapacak. Mesela Esenler ve Bağcılar gibi Kürt kardeşlerimizin yoğun yaşadığı ilçeler CHP’nin ana hedefi olacaktır. Tabi Beykoz’da Hamzaçebi ile bu hedeflerin arasında yerini alıyor. İki yıldır söylüyorum Akif bey 2014 seçimlerinden beri Beykoz’da PR yapıyor. Böyle bir niyetinin olmadığını defaatle ilan etmesi bir şey değiştirmez. Zira CHP’de son sözü bu stratejileri geliştiren her kimse (Kemal Kılıçdaroğlu olduğunu asla düşünmüyorum) o söylüyor artık.
Evet, CHP’nin 31 Mart stratejisi bence bu. Peki CHP bunu başarabilir mi? Yani İstanbul’u AK Parti’nin elinden alabilir mi? Sanırım yine de çok zor. Ancak, kazanamasa bile AK Parti’nin belli başlı kalelerini ele geçirmenin vereceği psikolojik üstünlük belki de hedefledikleri bir çözülmeyi de beraberinde getirir. Zaten asıl hedef bu… En azından bir çözülme sağlamak. Düşünsenize, Üsküdar’ı, Eyüp Sultan’ı ya da Fatih’i kaybetmişsiniz. Kepenkleri kapat git bence.
Bu seçimde AK Parti’nin başarıdaki en kritik hamlesi aday profilleri. Evet, adaylar sonucu doğrudan belirleyecektir. Zira artık “ceket koysam kazanır” dönemi çok geride kaldı. Teşkilatlarda yorgunluk, vatandaşlarda da aynı yüzler, aynı söylemlerden dolayı ciddi bir bıkkınlık var.
Toplumda heyecan ve umut uyandıracak isimlere ihtiyaç var. CHP bu seçimde bu talebi gördü ve şimdilik bunu çok güzel kullanıyor.
Ve fakat, on yedi yıldır olduğu gibi, son sözü yine AK Parti söyleyecektir.
Çalışmalar kılı kırk yararak devam ediyor. Biraz daha sabır…
