Sinan KAVRAKOĞLU
  • 22/12/2016 Son günceleme: 22/12/2016 21:32
  • 5.913

Bir önceki makalemde Beykoz için en önemli sorunların başında gelen uyuşturucu sorununa değinmiş, başta aileler olmak üzere sorumluluk noktasında olan herkesin dikkatini bu konuya çekmeye gayret etmiştim.

Eminim ki bu konu asla göz ardı edilmiyordur. Ancak son zamanlarda konuyla alakalı yazılan tek makale olması hasebiyle keşke bir yetkili merak edip sorsaydı; “Kaymakamlığın hemen yanı başındaki kültür merkezlerinde, cafelerde, umumi tuvaletlerde bu sigaraları içip bayılan, bir koltukta kafa kafaya verip sızan gençlerimiz var… Maalesef artık gün ortasında merdivenlerde, sokak aralarında bonzaiden bayılmış, şuurunu kaybetmiş gençlere rastlamak çok mümkün!”“cümleleriyle ne demek istediniz. Kaymakamlığın, Milli Eğitimin, Beykoz Emniyeti’nin ve Belediye’nin dibindeki bu kültür merkezi, cafe ve umumi tuvaletler neresi” diye?

Sanırım okumuyoruz. Okumaya gerek duymuyoruz. Sahi sayın yetkililer Beykoz’da yayın yapan yerel gazeteleri okuyor musunuz? Hadi haberler pek taze olmayabiliyor, köşe yazarlarından kaçını okuyorsunuz? Ki bu yazarların içerisinde Doçentler, Profesörler, alanında uzman profesyoneller ve daha niceleri var. Ve büyük çoğunluğunun derdi ne siyaset, ne tilt ne de etiket yapmak. Çoğunun derdi daha güzel bir Beykoz hakkında değerli düşüncelerini paylaşmak ve belki de hasbel kader bir yetkili bu makalelerden farklı vizyonlar geliştirebilir…

Mesela 14 yıldır yayın hayatında olan Dost Beykoz yazarlarının değerli kalemlerinden çıkan binlerce makalenin yüzde kaçı okunmuştur diye zaman zaman kendime soruyorum. “Acaba biz de her baskımızı 5 bin yapmak yerine, bazı gazeteler gibi 300, 500 tane basıp belediye, kaymakamlık ve birkaç resmi kuruluşa bıraksak daha mı iyi olur” diye düşünmüyor da değiliz. Ya da bu işi hiç yapmasak mı? Aslında bu da bir çözüm ama biz gazete yayıncılığını iş olarak görmedik ki işi bırakalım.

Dost Beykoz’u ülkenin en kıymetli yerel yayınlarından biri yapan standartları bir kenara bırakmaktansa kapıya kilidi vurmayı tercih ederiz. Zira gazete yayıncılığı bizim ideallerimizi besliyor. İdeallerimiz de bu yayınla vücut buluyor… Dolayısıyla kimseden vefa veya teşekkür beklemeden doğru olduğuna inandığımız yolumuza devam ediyoruz.

Ancak böylesine önemli toplumsal meselelerde asgari duyarlılık beklemek okurlarımız ve tüm Beykozlular adına bizim hakkımız.

Aynı makalede okullar için bir öneri sunmuş ve “Beykoz’da 184 okulda, 941 derslikte 42 bin 140 öğrencimiz var. 6 ve 7. Sınıftan itibaren yavrularımız torbacıların potansiyel hedefidir. Bu konuda yapılabilecek en önemli çalışma okullarımızın çevresine kamera sistemleri kurulmasıdır. Okul müdürleri ve öğretmenlerin sadece okul içine değil, okul çevresine de hâkim olması, okul çevrelerindeki kafelerin sık sık denetlenmesi de çok önemli…” demiştim.

Okullarımızın çevresine kamera sistemi bana çok parlak bir fikir gibi gelmişti ama sanırım bizim dar ve yetersiz vizyonumuz yetkililerin dikkatini çekmemiş.

Ne diyelim… Yetkililerimizin büyük çoğunluğu yarın Beykoz’dan ayrılıp başka bölgelerde insanlarımıza hizmet vermeye devam edecek. Biz Allah ömür verdiği ve mümkün kıldığı sürece Beykoz’da yaşamaya devam edeceğiz. Bu zaman zarfında da toplum sağlığı ve huzurunu ilgilendiren bu talep ve uyarıları dile getirmekten asla vaz geçmeyeceğiz. En azından Huzur-u İlahi’de verebileceğimiz bir cevabımız olur inşallah…

Vesselam…

Yazarın Yazıları