A. Raif ÖZTÜRK
  • 17/03/2019 Son günceleme: 17/03/2019 15:59
  • 5.287

İlçemize dışarıdan bir belediye başkan adayı gönderildiğini, güzel ve şirin Beykoz’umuzun aday adaylarının, kanaat önderleri ve basın mensupları toplantılarının birinde öğrenmiştim.

Refleks olarak “her şey güzeldi de, işte şimdi olmadı! Beykoz’umuzun bağrından çıkan 16 aday adayının içinden birisi seçilmeli değil miydi?” diye tepki göstermiştim.

Hatta bu konuda hem ‘köşe yazısı’ yazmaya, hem de ilgili makamlara gönderilmek üzere bir ‘tepki yazısı’ yazmaya hazırlanıyordum…

Tevafuk bu ya: Sn. Murat Aydın’ı birkaç etkinlik ve toplantıda izleme ve 20 sene uygulanmış ve burada da uygulanacak olan projelerini dinleme fırsatı buldum. Birkaç kez de yüz yüze görüştüm. “Evet, bu adama ve tayinine, hiç de tepki gösterilmesi gerekmiyormuş meğer” diyerek, 20 sene başkanlık yaptığı Zeytinburnu ilçesini de yakından incelemeye başladım.

Şimdi Bakırköy’de oturan, öz teyzemin 20 sene önceki semti olan Zeytinburnu ilçesinin, o günkü VAROŞ hâlini de çok iyi bildiğim için, Sn. Murat Aydın’ın imar ettiği ilçeyi hayretler içinde seyrettim. Hatta “acaba ben, yanlışlıkla başka modern bir şehre mi geldim” diyerek, kısa şaşkınlıklar yaşadım.

Sizin huzurlarınıza tamamen sağlam bilgilerle çıkabilmem için; Zeytinburnu ilçesinin olgun yaştaki sakinleriyle röportajlar da yaptım. Muhaliflerinin bile tereddütsüz olarak, takdir ve tebrik ederek övdükleri Sn. Murat Aydın için gösterdiğim, o ilk tepkilerimden utandım.

Şu anda da “EVET, bizdeki adaylar elbette güzeldi, meğer GÜZELİN DE GÜZELİ VARMIŞ” diyerek, Sn. Murat Aydın’ı, güzel ilçemize münasip görülmesini ve riskleri göze alarak münasip gören ferasetli yetkilileri de takdirle karşılamaya başladım…

Şimdi ise “Keşke herkes benim gibi bu konuyu yerinde incelese ve gerçekten de Sn. Murat Aydın’ın Beykoz’umuz için ciddi bir ŞANS, hatta takdire ve teşekküre şayan bir LÜTUF olduğunu çok iyi idrak etse” diye düşünüyor, kendisine başarılarının devamını diliyorum.

Güncelliği nedeniyle ve konu da açılmışken; şirin Beykoz’umuzun Belediye başkanlığı seçimi hakkındaki, muhtemel çok ciddi tehlikeleri ve haklı tereddütlerimi de arz etmek isterim.

Şöyle ki:

Hem 1993 yılında, Şevket Arıkan dönemindeki CHP’nin, o günkü seçimlerine bir yıl kala mağazamıza bizzat kendisi gelerek, benden Beykoz Kulübü için yüklü miktarda malzeme satın almışlardı. O başkandan; bir otomobil bedeli tutan bu malzemelerin ücretini peşin veya çek olarak talep etmiştim. O başkan bana “ayıp ayıp, bir başkandan, yardımcılarının yanında, güvenmeyerek çek istemek, bizlere hakarettir. Sana NAMUS (!) sözü veriyoruz, en geç BİR HAFTA içinde bedelini ödeyeceğiz” diye kesin söz verince, yardımcısı olan ve benim ortaokuldan arkadaşım Yaşar Çemberoğlu’da “bizzat ben takip edeceğim” diye söz verince razı olmuştum. Keşke o malzemeleri ölesiye direnerek vermeseydim! Meğer bunların hepsi, “demagojilerle inandırıcı, fakat bol bol YALAN konuşan liderleri” gibiymiş! Bir yıl içinde 50-60 defa bizzat o faturalarla müracaat ettiğim halde, “kasada para yok, başkan yok, bir sonraki haftaya, vs.” mazeretleriyle, tek bir kuruş alamamıştım. Bunların yüzünden ciddi bir iflâs geçirdim. Adidas’a, onların adına aldığım malzemelerin borçlarını ödemek için, Passat aracımı acilen zararına satmıştım… Seçimlerden 10-15 gün sonra o günkü yeni başkan Sn. Yücel beye faturaları gösterdiğimde, benden ‘onlar adına özür dileyerek’ tamamını ödemişti. Bu olay nedeniyle, ben ve bu olayı yakinen bilen herkes “CHP’mi? Allah şerlerinden korusun” diyerek, tiksinir olduk. Bu bir!

Hem de son yıllarda ana muhalefetin; ülkemizi kuşatmaya çalışan ABD ve AB güdümünde (hatta emrinde) hareket ederek, PKK, HDP, FETÖ vs. tüm sabıkalı terör örgütleri ile omuz omuza ZİLLET İTTİFAKI yaptıkları için, bunların karşısındaki CUMHUR (halk) İTTİFAKINA destek vererek, yekvücut olmamız zaruret haline geldi…

Bunun için; diğer yandan, bu zillet ittifakına ve kuruluştaki ana sebeplerine kör ve sağır davranan küçük muhafazakâr partilere ve adaylarına verilecek her oyun, yemin billâh oy veren kişilere vebal getireceğine can-u gönülden inanıyorum. Çünkü bu konuda çok net İlâhî emirler var…

Prof. Dr. Hasan Tahsin Feyizli’nin, Tefsirli Kur'ân mealinden, aynen alıyorum:

İşte 8. Sure, 46. Ayet; “Ey iman edenler, birbirinizle çekişmeyin, bölünmeyin, parçalanmayın. Yoksa gücünüz, kuvvetiniz ve devletiniz düşer.”  

Böylesine kesin bir Emir varken, CUMHUR (halk) İTTİFAKINA destek vermesi gereken ÎMAN EDENLER, malum zillet ittifakı karşısında bölünmeye ve parçalanmaya sebep olacak şekilde, küçük parti ve adaylara oy vermeleri, o kişileri kesinlikle ciddi bir vebal altına sokacaktır. Allah indinde de suçlu duruma düşeceklerdir.

Hatta Cumhur ittifakından herhangi birine veya bazı kusurlarına küsüp, ‘hiç birine oy vermemek’ te, o kişiyi bu ciddi vebalden asla kurtaramayacaktır.

Çünkü bu seçimdeki birkaç puanlık bir eksilme, PKK, HDP, FETÖ vs. tüm sabıkalı terör örgütlere cesaret verecek, bu da tüm ülkedeki ve dünyadaki ‘iman edenleri’ ümitsizliğe sevk edecektir. Hatta ŞER İTTİFAK DEVLETLERİNE DE harekete geçme startı verecektir...

Vebal için ben mesnetsiz konuşmam. Niçin bu kadar emin olarak ve net söylüyorum?

Onu da arz edeyim:

Vatan müdafaası Allah indinde FARZDIR. Bu uğurda mücadele ederek ölenlere ŞEHİD unvanı vaat edilmektedir. Vatan müdafaasının da, en doğru söz olan yukarıdaki Allah kelâmıyla (Orijinal ifadeyle; “Lâ teferrakû…”) yani, “bölünüp, parçalanmakla KAYBEDİLECEĞİ” de çok net bildirilmektedir. Allah’ın bu kesin emrine rağmen; bölünüp parçalanmak da açık-seçik olarak, ‘vatana ihanet’ hükmünde değil midir?

-“Ben bilmiyordum, keşke böyle olduğunu bilseydim, asla onlara oy vermezdim” diye sonradan pişman olmamanız için, ben sadece hatırlattım,  elbette karar sizlerin…

Ben görevimi, çok ciddi tetkik ederek yapmakla, gayet müsterihim. Vesselâm…

Yazarın Yazıları
Yorumlar (0 Yorum)

Bu içeriğe yorum yapılmadı, yorum yapmak ister misin?

Yorum Yaz