Kader GÜR
  • 01/01/1970 Son günceleme: 12/12/2010 23:11
  • 24.730

Evet… İki ayrı Beykoz… Bu başlığın altını doldurmak hem zor, hem de dikkat isteyen bir bakış açısı gerektiriyor.

Beykoz’da her isteyenin istediğini konuşamıyor olmasının oluşturduğu kutuplaşma ve gizli tehlikeyi gelecekte konuşmak hiçbir anlam ifade etmeyebilir…

29 Mart 2009 Yerel Seçimleri’nden sonra yerinden oynayan taşlar hala yerine oturtulamadı… Taşları yerine oturtması gereken otoritenin, yanlış politika ve gizli niyetleri çok kısa sürede iki ayrı Beykozoluşmasına yol açtı.

Nasıl iki farklı Beykoz?

Bütün ilçelerde olduğu gibi Beykoz’unda idari makamları var… Kaymakamlık, Belediye, Belediye meclisi vs. Bu idareleri de yöneten insanlar var… Yaptıkları her şey Beykoz halkını direkt etkiler… Fakat bu etkileşim, vatandaşın hissedebildiği yada görebildiği kadarla sınırlıdır. Bu işin resmi boyutudur…

Birde işin resmi olmayan boyutu vardır… Mevcut otoritenin yönetim anlayışı bu resmi olmayan tarafı hem büyütüyor, hem de tehlikeli bir şekilde tırmandırıyor. Otorite, herkesi karşısında sindirdiğini zannetse de, bu kendini kandırmasından başka bir şey olamayacağı gibi, çeşitli bilgileri aldığı insanların kendi çıkarları adına ortaya koydukları bir sahtekarlıkta olabilir…

Otorite sahipleri karşılarında gizli tehlikelerin oluşmasının önüne geçmek ve her şeyi daha net olarak görebilmeleri için başka insanların düşüncelerine de saygı duymak zorundadırlar… Korku ve baskı politikası ancak karşınızda size karşı sinsice planlar yapan gruplar oluşturmaktan başka hiçbir işe yaramaz…

Beykoz şu anda iki farklı görüntü veriyor… Ama maalesef bunun bir yönünü bilen vatandaş diğer yönünden habersiz yaşıyor… 29 Mart Seçimleri’nden sonra vatandaşın verdiği bazı mesajlar önemli ipuçları olarak değerlendirilecek olsa da bu değerlendirmeleri yapmaya, oluşturulan korku atmosferi nedeniyle kimse cesaret edememişti. Ama bu engel yavaş yavaş aşılıyor...

Bu korku ve baskı atmosferini oluşturmak adına kimi paranın gücünü kullanırken, kimisi de farkında olmadan öngörüden yoksun oluşunun bedelini ödedi. Ya da işine öyle geldi... 

Yeni otoritenin, 21 aydır sürdürdüğü taşları yerine oturtma çabalarında başarılı olamadığını üzülerek ifade ediyorum… Bundan sonraki süreçte de olamayacağını bütün iyi niyetimle ve samimiyetimle söylüyor, hatta iddia ediyorum..

Çünkü taş olarak görülen varlıkların bir kısmı sahtekarlığından kaynaklı, hürriyetini ve kişiliğini satma şerefsizliğini gösterse de, uygulanan baskı politikası diğer bir kısmının doğasına aykırı düşmüştür.

Zaman her şeyin ilacıdır… Allah iyi niyetli olanlarla beraberdir… Buna hiç kuşku yoktur… Beykoz’un bir yönü halkın gözü önünde tartışılırken, diğer yönünde, kişisel çıkarları için bütün değerleri ayaklar altına alan sahtekarları, yüzüne yansıyacak olan tükrük izleri sayesinde Beykoz halkının rahatlıkla tanıyabilmesine çeyrek kalmıştır.

İçinde bulunduğumuz süreçte, otorite sahiplerinin ortaya koyduğu baskı politikasını ancak bir endişenin yansıması olarak değerlendirmekten başka elimizde bir argüman olmadığı gibi, Dost Beykoz’un daha özgür ve daha demokratik bir yayın dönemine girmesinin Beykoz’a ve Beykozluya geçmişte olduğu gibi bugünde ciddi katkılar sağlayacağından kimsenin kuşkusu olmasın.

Selam ve Sevgi ile

Yazarın Yazıları