Kader GÜR
  • 01/01/1970 Son günceleme: 20/04/2010 00:11
  • 17.292

MHP Kars Milletvekili Gürcan Dağdaş, Başbakan Erdoğan’a ağır hakaret içeren bir yazı kaleme aldı…

Beğenir veya beğenmezsiniz Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanlığını üstlenmiş biri için hakaret dolu sözler sarf etmek hiçbir kişiye veya kuruma fayda sağlamaz… Çünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı’na edilmiş hakaret, Cumhuriyetimize ve Cumhuriyetimizin değerlerine edilmiş bir hakarettir. Yine Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı’na edilen hakaret, Türk halkına ve onu değerlerine edilmiş bir hakarettir.

Gürcan Dağdaş’ı, buradan, Türk halkından özür dilemeye davet ediyoruz. Demokratik kurallar çerçevesinde Türk halkının oyuyla iktidara gelmiş bir başbakan, halkımızı temsil noktasındadır. Dağdaş da halkımızdan özür dilemek zorundadır. Dilemezse, Dağdaş’ın, milliyetçi olduğunuza değil, milliyetsiz olduğunuza inanmak zorunda kalacağız. İnançlarımızı boşa çıkarmaz inşallah...
 
MHP’nin, siyasî tarihi süresince, öncesinde Milli Görüş camiasına, sonrasında da AK Parti’ye karşı olan kini neden bitmiyor anlamak mümkün değil. Her iki partinin de kederde, kaderde, tasada, sevinçte, kıvançta tarih boyu aynı değerleri paylaşan, aynı kaderi paylaşarak bir arada bulunan, belirli maddî ve manevî değerler manzumesine inanan, bu inançlarını aynı ruh ve mana köklerine dayandıran veya düşünce dünyası aynı değerlerden süzülen usarelerden meydana gelen seçmene hitap etmeleri; bu seçmenin daha çok AK Parti’yi tercih etmesi; MHP’ye, sağda daima ikinci ve üçüncü parti derecesinde muamele etmesi midir bu hırçınlığın nedeni? Cumhuriyet tarihinde, MHP, sadece 18 Nisan 1999 Milletvekili Genel Seçimi’nde Millî Görüşçüler den fazla oy alarak iktidar ortağı oldu… Bir sonraki seçimlerde yine baraj altına inerek vatandaştan önemli bir mesaj aldı.
 
İşte Gürcan Dağdaş’ın, -özür dilemediği sürece kendisi için “sayın” kelimesinin kullanılması bile Türk halkına ihanettir bence- yazısında, Sayın Başbakanımıza “kestaneyi çizdirmiş adamdır” diye hakarette bulunuyor. Öncelikle Dağdaş’ın, kendisini, Sayın Başbakanımızın üzerinden tanıtmasına gerek yoktu. Çünkü “Kötü söz sahibine aittir.” diye bir deyişimiz vardır. Dağdaş bu yaklaşımı maalesef hak etmiştir.
 
18 Nisan 1999 Milletvekili Genel Seçimi öncesi “Ürkeklere değil, erkeklere oy verin!..” sloganıyla halkımızdan oy istediler, DSP ile kurdukları koalisyon  hükümeti boyunca Ecevit’in önünde yaka iliklediler, halledeceğiz dedikleri “Başörtüsü Sorunu”nu başörtüsünü çözerek hallettiler…
 
Akabinde yapılan 3 Kasım 2002 Milletvekili Genel Seçimleri ve malum sonuç…
MHP’liler önce kendi hatalarını irdelemelidirler. Sonra AK Parti’yi… Eminin böyle bir siyaset, kendilerine daha fazla oy getirecektir. Neden halk, MHP’yi, hep ikinci konumda bırakıyor?.. Bu soruyu irdelemelidirler?..

Yine Dağdaş, yazısında şu paragrafa yer veriyor: “Milliyetçi Hareket Partisini yok sayan, faşistlikle suçlayan, sıkıştığında ise imdat diye çağrıda bulunan adam, kestaneyi çizdirmiş adamdır…” Dediği külliyen yalan… Hiçbir AK Partili, MHP’ye veya bir MHP’liye “faşist” ithamında bulunmamıştır. MHP’ye “faşist” ithamında bulunanlar, sol zihniyetlerdir, basın toplantılarında Sayın Devlet Bahçeli’nin yanında oturttuğu, Milliyet Gazetesi'nden Fikret Bila ve Cumhuriyet Gazetesi'nden Mustafa Balbay ve yayın organlarıdır. Bugün Gazetesi Yazarı Nuh Gönültaş, 07 Şubat 2010 Pazar günkü “Devlet, milleti iç düşman görüyor. Bahçeli de ülkücüleri...” adlı yazısında “Liderin hep tercih ettiği ve sağına, soluna, yanına oturttuğu temsilcilerin yayın organları ise ülkücülere hep "Faşist" diyen gazeteler. Siz Cumhuriyet'te, Milliyet'te ülkücülerden söz ederken ‘Faşist’ kavramına atıf yapılmadan geçilen bir yazı, haber vs. gördünüz mü?” demişti. Hakikaten de çok doğru demişti. Bunun binlerce somut örneği mevcuttur.

Bana öyle geliyor ki, MHP’liler, dost ve düşmanlarını karıştırmışlar. Tam bu noktada, bütün ülkücüler, başlarını iki ellerinin arasına alarak şunu düşünmeliler ve şöyle demeliler: “Gün olup devran döndüğünde, kara gün gelip önümüze dikildiğinde, bizler, dost olarak kimlere sığınabiliriz?.. Kimler bizim elimizden tutar, bizlere bağrını açar?.. İşte onlar benim dostumdur!..”
 
Evet, dostlarınızı düşman ilan etmeyiniz!.. Kara günler yine gelecektir iyi biliniz!.. Hırçınlıklarınız, hiçbir zaman, sizi iktidara taşımamıştır, taşımayacaktır da… Bunu iyi idrâk ediniz… Bizden söylemesi… Dost acı söyler ama doğru söyler…
Yazarın Yazıları