A. Raif ÖZTÜRK
  • 09/03/2015 Son günceleme: 09/03/2015 12:14
  • 7.237

Bugün çok önemli avantajlar sağlayacak olan bir soru sonrasında, hayretler içinde kalarak,

“.. yâhu, biz bunları daha önce niçin düşünemedik” diye hayıflanacaksınız. Sorudan önce şu girizgâhı dikkatlerinize arz ediyorum:

Çok güvenilir bir iş adamı öyle önemli bir sınav açmış ki, bu sınava çok çok önem verdiği için, sınav salonunu akla-hayâle gelmeyen her türlü konforla donatmış. Sınav salonuna akvaryumlar, fıskiyeler, mini şelâleler, televizyonlar koyduğu gibi, ihtiyaç duyduğunuzda su ve meşrubatlar, meyveler ve yiyecekler için özel stantlar kurdurmuş. Bu önemli sınav ÜÇ GÜN süreceği için, dinlenme ve ihtiyaç mekânları bile hazırlanmış. Bu sınavın sonunda akla hayale gelmeyecek kadar büyük mükâfatlar verileceği için, sınava girip de ihmal nedeniyle dereceye giremeyenlere de çok ciddi cezalar vaad etmiş. Yani, sınavı kazananlar krallar gibi saltanat sürecekleri gibi, kazanamayanların ise ihmalleri ve bu iltifatı hafife almaları sebebiyle hayatı kararacak. Sınavın içindeki yüzlerce ve çeşitli konulardaki soruları öyle hassas hesaplanmış ki, yemek süreleri, çay veya istirahat süreleri makul kullanılırsa, sorulara cevap verme zamanı fazlasıyla yetecek. Ancak, istirahat, çay veya yemek süreleri istismar edilir ve biraz uzatılırsa, kalan zaman cevap verme süresine yetmeye bilecek.

  • Şimdi biz 100 puanlık tek sorumuzu soralım:

-Siz böyle bir sınavda olsanız, arkadaşlarınızla satranç, basket, futbol, dama vb. gibi meşru oyunlar oynayabilir, sinemaya, tiyatroya vb. gidebilir misiniz?

  • Cevabınız EVET mi? HAYIR mı?

Akıl ve mantığa göre 100 puanlık tek cevap, elbette HAYIR” olacaktır, değil mi?

Belki de çok nadiren, “yukarıdaki soruların çoğunu garantiledikten sonra, daha çok zaman kaldığı görülürse, çok azıcık oyun oynayabilirim” şeklinde cevap da belki olabilirdi. Fakat akıllı insanlar işi şansa bırakmamak için, buna bile cesaret edemezler…

  • Saygıdeğer dostlarım. Şimdi bütün duygularımızla, bu konuya odaklanalım:

Her birimiz kendimizi, şu girizgâhtaki kriterlerde ve şartlarda çok önemli bir sınavın içinde bulduk. Fakat maalesef, çoğunluğumuz bunun farkında bile değiliz. Bunun farkında olmadığımız için, sadece sınav mahallinde sergilenen tüm nimetlerden ve güzelliklerden yararlanıyoruz. Bu konuda ciddi görevliler (Peygamberler) ellerindeki kitaplarla, bizlere ikazlarda bulunuyorlar. “Aman sınavda olduğunuzu aklınızdan çıkarmayın. Şeytan sizlerin düşmanınızdır.  Sizi vesveseleriyle bu ÜÇ GÜNLÜK güzellikleri ve nimetleri hoş göstererek, sınavda olduğunuzu unutturmaya çalışacaktır. Şu sorulara şöyle cevap verin, şu durumlarda şöyle davranın” gibi uyarılarda bulunuyorlar. Bu sınavı tertipleyen yüce ZÂT cc. tarafından gönderilen mesajları, topluca bizlere takdim ediyorlar. Sınav sırasında o (Dünya denilen) salonda dolaşan görevli (Âlimler, İmamlar, Müceddidler, Bediüzzamanlar, vd.) de sürekli çeşitli uyarılarda bulunuyorlar…

Şimdi çevremize, bu gerçekler ışında bakalım: İnsanlığın % KAÇI bu sınavın farkında? %Kaçımız bu sınavın farkında olmadığımız için, sadece sınav mahallinde sergilenen tüm nimetlerden ve güzelliklerden yararlanıyoruz?

% Kaçımız bu sınavı tertipleyen yüce ZÂT cc. tarafından gönderilen mesajları, ellerindeki kitaplarla, bizlere ikazlarda bulunan Hz. Muhammed’i SAV ve sınav sırasında aramızda dolaşan Âlimlerin, Kutup İmamlarının, Müceddidlerin, Bediüzzamanlar, vd. görevlilerin çeşitli uyarılarına tam riâyet ediyoruz? 

İşte o uyarılardan sadece birkaçı:

Mülk S. 2. Âyet: O (Allah) ki, hanginizin daha güzel davranacağını SINAMAK için ölümü ve hayatı yaratmıştır. O, mutlak galiptir, çok bağışlayıcıdır.”

Hûd S., 7. Âyet: Hanginiz daha güzel işler yapacaksınız diye sizi sınamak için, gökleri ve yeri altı günde yaratan Odur.”

Ali İmran, 185. Âyet: Her canlı ölümü tadacaktır. Ve ancak kıyamet günü yaptıklarınızın karşılığı size tastamam verilecektir.”

Tâhâ, 131. Âyet: Onlardan bir kısmına, kendilerini sınamak için nasip ettiğimiz dünya hayatının gösterişine gözünü dikme. …”

İnsan S., 27. Âyet: “Şu insanlar, çarçabuk geçen dünyayı (sınav meydanını) seviyorlar da önlerindeki çetin bir günü (Âhireti) ihmal ediyorlar…”

Tekâsür, 8. Âyet: “Nihayet o gün (Âhirette, dünyada yararlandığınız) nimetlerden elbette ve elbette hesaba çekileceksiniz…”

 

Yazarın Yazıları