ŞEHR-İ RAMAZAN
Ramazan geldi, hoş geldi.
Bütün manevi problemlere rağmen bir kurtarıcı olarak geldi, Safalar getirdi.
Bütün maddi problemlere rağmen bize yeni muştular getirdi, hoş geldi.
Malum, on bir ayın sultanıdır Ramazan ayı.
Bu ay rahmet ve mağfiret ayıdır. Nihayetinde, Cehennemden kurtuluş ve Cennete kavuşma ayıdır.
Bu ay tefekkür ayıdır. Cenab-ı Hakk’ın azamet, sanat ve kudretini idrak etmeye çalışma ayıdır.
Bu ay salih amel ayıdır. Yüce Kitabımız Kur’an-ı Ker’im de Ahzab suresi 33-35’de ‘Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar taata devam eden erkekler ve taata devam eden kadınlar, doğru erkekler ve doğru kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, mütevazı erkekler ve mütevazı kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, Allah’ı çok zikreden erkekler ve Allah’ı çok zikreden kadınlar var ya, İşte Allah bunlar için bir mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır’ buyuruluyor.
Ramazan-ı Şerif’in kıymetini bilmek gerekiyor.
Konya’da, Sultan Selim Camii ve Hz. Mevlana, Ankara’da, Beştepe Camii ve Hacı Bayram Veli, İstanbul’da, Ayasofya, Çamlıca, Taksim Camileri ve Eyüp Sultan ve Türkiye’nin her şehrinde farklı camiler kıymetli insanların kabirleri ziyaret edilmeli dualar yapılmalıdır.
Allah cümlemize bu güzel günlerin değerini idrak etmeyi ve Kadir Gecesi ile sonunda Ramazan Bayramına kavuşmayı merhametinden istifade etmeyi lütfetsin.
BAŞKAN ERDOĞAN
Maşallah Cumhurbaşkanımız aşkla şevkle koşturuyor.
Ramazan ayında değişik yerlerde iftar açıyor. Milletle bütünleşiyor.
Öncelikle deprem bölgelerini tercih ediyor.
Tayyip Bey, sırasıyla Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman illerimizde Yeni Afet Konutları Temel Atma Törenine katıldı. Sonra iftarda vatandaşlarımızla buluştu. Hayırlı Ramazanlar dileyerek söyle bir konuşma yaptı…
‘Bu sene deprem felaketi dolasıyla üzüntülüyüz.
Vefat eden 50 bini aşkın insanımıza, Allah’tan rahmet diliyoruz. Milletimizin başı sağ olsun.
Dinimize göre; deprem ve benzer afetlerde can veren mümin kardeşlerimiz hükmen şehit sayılırlar.
Sevdiklerini kaybedenlere bir şey söylemek mümkün değildir. Ateş düştüğü yeri yakar!
Yürek yangınlarına karşı 85 milyon dayanışma sergilemeliyiz.
Ramazan bir yardımlaşma ayıdır.
Deprem bölgelerinde sizlerle birlikte, Devlet - Millet Seferberlik ilan ediyoruz.
Allah’ın izni ile el birliği yapıp, yaraları saracağız.
Depremden etkilenen illerimizi, diğer belediyelere adeta zimmetledik ve kardeş şehir ilan ettik.
İftar, sahur, yardım ve manevi destek ile her alanda birlikte olacağız.
Vakıflarımız bu çalışmalara destek verdiler.
Biz seçim gündeminden bağımsız olarak sizleri yalnız bırakmayacağız.
Biz, bu millete aşığız. Biz dertliyiz.
Ben ve arkadaşlarım, bakanlar, milletvekilleri, askerimiz, polisimiz birlikte yürüyeceğiz.
Milletimizin omuzlarımıza yüklediği ağır mesuliyetin farkındayız.
Bu konutları bir sene içinde tamamlayacağız inşallah.
Allah’ın izni ile mahcup olmayacağız.
Kentsel dönüşüm içinde, daha kararlı gayret edeceğiz.
Milletimiz sandık önüne geldiği zaman bunlara gereken cevabı verecektir.
Bu imtihanı Allah’ın izniyle başaracağız.’ dedi.
Bizde şu tespiti yapıyoruz, Sayın muhalefet bu iş salonlarda slogan atma işi değildir.
Bu iş, sahada gayret edip, milletin derdiyle dertlenmek işidir’.
VAKIFLAR BAKANLIĞI
Vakıf bir mülkün kıyamete kadar Allah’ın mülkü olarak tescil edilmesidir.
İlk vakıf Hz. İbrahim (as) zamanında kurulmuştur.
İslam’da ilk vakıf, Sevgili Peygamber Efendimiz tarafından vücuda getirilmiştir.
Tarihimiz, bilhassa Selçuklu Osmanlı dönemleri, ‘Vakıf Medeniyetimizin’ zirve yaptığı, eşi bulunmaz zarafet, muhabbet ve hizmet örnekleriyle doludur. Hatta bu uygulamaları ‘İslam Ekonomik sisteminin sosyal güvenlik kurumları vakıflardır’ diye adlandırabiliriz.
İnsan öldükten sonra amel defteri kapanır. Ancak sadaka-ı cariye, istifade edilen bir ilim ve hayırlı bir evlat bırakan kişinin defteri kapanmaz.
İşte bu yüzden Müslümanlar vakıf eseri bırakmayı çok önemsemiş ve vakıflar kurmuşlardır.
Vakıflar zamanımızda da çok hayırlı işler yapmaktadırlar.
Hem medeniyetimiz, hem de şimdi ki sivil toplum anlayışı çerçevesinde gayret etmektedirler.
Deprem bölgesinde ve Ramazan ayında güzel hizmet ediyorlar.
Geçtiğimiz günlerde, İlim Yayma Vakfımızda bir iftar programı tertiplendi.
Sayın Cumhurbaşkanımız iftarda bir konuşma yaptı;
‘Sultanahmet’te, Necip Fazıl; Ayasofya açılacak, hem de öyle açılacak ki’ dedi. O gün spikerliğini yaptık. Hamdolsun daha sonra açmak bize nasip oldu.
Ve Ayasofya’yı açtık!
Sultan Fatih’in vasiyetine uygun açtık
Ezan-ı Muhammed’i ile buluştuk.
Türkiye’nin bağımsızlığını tescilledik.
Bizim insanımız kimin hangi niyette olduğunu görüyor.
Vatandaşlarımız, can siperane çalışan vakıflarımıza dua ediyorlar.
Bu dualar, omuzlarımızdaki yükü artıyor.
Nefret söylemleriyle kuru gürültü yapanlara asla boyun eğmeyeceğiz.’ dedi.
Biz de, ‘İlim Yayma Vakfı’nın 52. Genel Kurulu hayırlı olsun’ diyoruz.
Bu vesile ile hep üzerinde durduğumuz bir konuyu tekrar gündeme getiriyoruz.
‘Türkiye’ de Vakıflar Bakanlığı Kurulmalıdır.
Vakıfların daha etkin şekilde çalışması sağlanmalıdır’.
Ve dua ediyoruz; Ramazan-ı Şerif mübarek olsun. Allah’ın rahmeti üzerimize olsun!
