Recep ÖNCEL
  • 18/10/2023 Son günceleme: 18/10/2023 20:04
  • 3.065

1947 yılında bir gemi Filistin limanına yanaştı. İçinde soykırımdan kurtulmuş Yahudi göçmenler vardı. Geminin iskelesinde, ‘Almanlar ailelerimizi yok etti, siz umutlarımız yok etmeyin’ yazıyordu.

Şimdi, o Yahudilerin çocukları kendilerine kucak açan,  Filistinlileri topraksız ve umutsuz bırakıyorlar.

Evet, Siyonizm yıkıyor.

 Yok ediyor.

Katliam yapıyor!

Malum, Hamas’ın yaptığı eylem karşısında İsrail ve Batı, bunu fırsat bilerek orantısız güç kullandı.

Tonlarca bomba atılıyor.

İnsanlar aç susuz bırakılıyor.

İlaç verilmiyor.

Elektrik yok.  

Namaz yasak.

Acaba, Naziler mi İsrail mi daha acımasızdır?

Sormak lazım, insan hakları nerededir?

İsrailli bakan Filistinliler hayvan diyor.

Amerikalı bakan ‘Yahudi olarak meseleye bakıyorum’ diyor.

Batılılar, dün Ukrayna meselesinde Rusya’yı eleştirirken, bu gün Filistin meselesinde tam tersine zalim İsrail’in yanında oluyorlar.

Maalesef Türkiye’deki İsrail yanlıları ve laik geçinenler, ‘bizim Arapların yanında ne işimiz var’ diyorlar.

Hâlbuki İstanbul’un güvenliği Kudüs’ten geçer!

Evet bunların dedeleri de böyleydi. 1948 de İsrail devleti kuruldu. Ne enteresandır ki, İsrail’i en kısa zamanda tanıyanlardan biride, o günkü Türkiye Cumhuriyeti hükümeti oldu.

 Mesele çok ciddi bir meseledir!

Maalesef İsrail’in Filistin’e saldırması bölgesel bir olaydan ibaret değildir.

Amerika uçak gemisi Akdeniz’e geldi.

İngiltere uçak gemisi gönderiyor.

Bir avuç insanı nasıl yok edeceklerini hesaplıyorlar.

Türkiye’de önümüzdeki günlerde bu bölgede askeri tatbikat yapacak.

Yani iş her an bir kıvılcımla dünya çapında savaşa dönüşebilir.

Zamanla Rusya ve Çin olaya dâhil olabilir.

Bir tarafta PKK Suriye ve Irak meselesi var.

Bir tarafta Akdeniz Kıbrıs ve Ege Yunanistan meselesi var.

Ve işin arkasın da büyük İsrail projesi var.

Yine işin arkasında Enerji meselesi var.

Bu iş bir haçlı savaşı perspektifinde değerlendirilmelidir.

Türkiye yanı başındaki PKK terörü meselesini önlemeye çalışıyor.

30 yılı aşkın süredir binlerce insanı kaybediyor.

 Ekonomisi 1 trilyon dolardan daha fazla zarara giriyor.

Ama bu mücadele Amerikan Başkanının dediğine göre 10 bin km ötede bulunan ABD çıkarlarına zarar veriyor.

Amerika’nın okyanus öbür tarafından müdahalesi normal oluyor!

Dikkatle izlenildiği zaman, Türkiye’nin bu aşamada itidalle hareket ederek, diplomasi ile meseleyi çözmeye çalıştığı görülmektedir.

Ancak, insanlar İsrail’i protesto ediyor, Müslümanlar hatta gayri Müslimler Dünya çapında gösteriler yapıyorlar.

İstanbul’da, geçtiğimiz cumartesi günü, önce Birlik Vakfında TBMM eski başkanımız İsmail Kahraman beyin konferansını dinledik.

İsmail Bey aşağıdaki tespitleri yaptı;

 Siyonizm İsrail dede, İngiltere baba, Amerika oğuldur.

Haçlı seferleri devam ediyor.

Zulüm karşısında Hristiyan âleminden ses çıkmıyor.

1947 yılından beri Filistin sürekli toprak kaybetti.

1980 Konya Kudüs Mitingi 12 Eylüle sebep oldu.

1997 Sincan Kudüs Gecesi 28 Şubata malzeme oldu.

Uykudan uyanmak lazım,

Davanın farkında olmak lazım,

Biz 767 yıl Kudüs te bulunduk.

Bakın Endülüs bu gün elden gitti.

Tayyip Erdoğan Ayasofya’yı açtı, Kudüs hakkında gür ses yine ondan çıkıyor.

Bu yıl Türkiye Yüzyılı başlangıcı olarak ilan edildi.

Biz Selçukluyuz ve Osmanlıyız onların devamıyız.

1950 yılına kadar demokrasi yoktu.

Ondan sonra halkın iktidarı geldi.

Tarih boyunca Araplar bizimle birlikteydi.

İngiliz bir tarafta, biz bir tarafta savaştık.

Kudüs bizimdir, ilk kıblemizdir ve bizim için çok önemlidir’ dedi.

Konferanstan sonra, Beyazıt’tan Ayasofya Camii önüne kadar, Büyük Filistin yürüyüşüne katıldık.

Cumhurbaşkanımızın oğlu Bilal Bey, damadı Selçuk bey ve birçok bürokrat, milletvekili, gazeteci, vakıf yetkilisi ve yediden yetmişe yaşlı genç halkımız, başı açık ve çarşaflı hanımlar, cübbeli sarıklı ve uzun saçlı erkekler, her kesimden insanlar yürüyüşe iştirak ettiler.

Allahu Ekber!  Denilerek, tekbirler ve salavatlar getirilerek yürüyüş yapıldı.

Katil İsrail sloganları atıldı.

En sonunda Ayasofya önüne gelindi ve burada konuşmalar yapıldı.

Akşam namazı camide kılındı. İnsanlar camii dışında da yerlere seccade sererek namaz kıldılar.

Namaz sonrası dualar yapıldı.

Bunlar demokratik haktır!

Ancak Batı güçten anlar!

Biz değişik platformlarda iki hususa dikkat çekiyoruz;

1-Halifelik Kurumu siyasi gücü ifade eder.

2-Vakıf Kurumu ekonomik gücü ortaya koyar. .

Her iki kurumun lağvedilmesiyle Emperyalizm fırsatı ele geçirdi.

Başsız kalan İslam Dünyası ve Osmanlı’nın yıkılışı sonun da bu coğrafyaya çöktüler. Ayrıca Vakıf mallarını ele geçirdiler.

 Zulmün bitmesi için;

Bu kurumların yeniden ihya edilmesi gerekmektedir.

Ekonomide ve teknolojide güçlenmelidir.

İslam Ülkeleri birliği sağlanmalıdır.

Ve İslam Dünyası eski günlerine kavuşmalıdır.

İnanıyoruz Allah nurunu tamamlayacaktır.

Dua ediyoruz, Allah yar ve yardımcımız olsun.          

Yazarın Yazıları