Çetin ÜNLÜ
  • 18/01/2018 Son günceleme: 18/01/2018 14:13
  • 9.218

Sevgili okurlar… Başlıktaki bu cümle sağlık çalışanlarının ortak serzenişi…

Kamu hastanelerinde yetersiz personel yüzünden her geçen gün giderek katlanarak artan iş yükü karşısında sağlık çalışanları bas bas bağırıyor…

Özellikle hemşireler!

Yönetmelikte belirtilen mesai saatlerinin çok üzerinde çalıştırılıyorlar… Gerekçesi ise: “Hemşire yok, hasta hizmet bekliyor ve bu geminin yürümesi lazım…

İyi tamam da!” diyor hemşireler , “Bizde de takat kalmadı. Nefes alamıyoruz. Çok yorgunuz!..

Ve devam ediyorlar: “Fazla mesaiye kaldığımızda ek para alıyoruz. Biz para istemiyoruz. Çoluk çocuğumuzla birlikte 3-5 gün de olsa tatil yapmak istiyoruz. Dinlenmek istiyoruz… Hep mesai hep mesai nereye kadar… Bedenlerimiz çok yorgun ne kadar dayanır bilemiyoruz. Bugün yarın personel gelecekdiye aylardır kandırılıyoruz. Kimsenin geldiği falan da yok. Hasta çok, iş çok…

Evet, sağlıkçılar arasında en fazla yükü çeken hemşireler ne yazık ki… Bu sorun mutlaka bir an önce giderilmeli yoksa!

Kaldı ki; Özellikle metropol şehir İstanbul’umuzda, sağlık hizmetlerinde yaşanan sıkıntılar hemşire eksikliği ile de sınırlı kalmıyor… Bakın konuştuğum bir devlet hastanesi doktor’u nasıl bir benzetme yaptı: “Çok fazla turist geliyor ama yatıracak otelimiz yok.

Yani doktor bey, şunu demek istiyor; Yoğun bir hasta potansiyeli var ama hasta odalarımız yetersiz olduğu için yatıracak yatağımız yok…

Eee, ne olacak şimdi?” diye sorduğumda aldığım yanıt şu oldu: “Hastalara gerekli tahlillerini yapıp teşhisi koyulduktan sonra tedavisi planlanıp evine gönderiliyor… Başka çaremiz yok… Hasta bağırıyor Beni yatırın eve göndermeyin diye ama bu isteği yerine getirecek fiziki koşullarımız yok… Mevsime bağlı olarak da inanılmaz bir hasta yoğunluğu var. Ne yapacağımızı biz de, hekimler olarak şaşırmış durumdayız…

Daha nasıl anlatılır ki sağlıktaki bu kaos…

Bu arada konuşma sırasında doktor bey dikkat çekici bir gerçeğe de parmak basıyor…

Diyor ki: “Nüfus yaşlanmaya başladı. Nörolojik tablolar arttı… Farklı teşhislerle hastanelere başvuran yaşlı hastalar ne acil, ne klinik direkt yoğun bakımlara alınıyor. Bu da yoğun bakımlarda doluluğu artırıyor… Örneğin yutkunma zorluğu, kalp hastalıkları ve demans gibi… Öz bakımı artırıcı destek tedavisi veriyoruz…”

Anlayacağınız; aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık misali…

Sağlığa erişim kolaylaştı ama akabinde de arz talep arttı. Bu arada da ülke nüfusu yaşlanıyor, kronik hastalıklar artıyor…

Nitekim yazımızı sonlandırırken de, ülkemizdeki Suriyeli mülteci sayısının fazla olmasından ötürü hastanemiz ve hastanelerimizde sağlık hizmetleri sunumundaki verimliliğin önemli ölçüde etkilediğini de öne sürüyor…

Ne diyelim! Yorumu siz değerli okurlara ve sağlık çalışanlarına bırakıyorum…

Kalın sağlıcakla…

Yazarın Yazıları