Referandum tarihi yaklaştıkça, referandum sonrası Türkiye’nin büyük resmi daha da beliriyor.
Sadece Türk siyasetindeki hareketliliği değil, dünyanın telaşını izlediğinizde referandum sonrası yeni bir çağ açılacak gibi görünüyor! Kimse ‘yok artık’ demesin(!) Tabloya baktığınızda görünen sadece bu! Abartan biz değiliz, dünya! 16 Nisan’da biz kendi yönetim şeklimizi belirleyeceğiz, telaşlarına bakan kendilerini oyluyoruz sanar! Terörist cenazelerine taziye çadırı açan demokrasi ve özgürlüklerin kalbi Avrupa, Türk hükümet ‘yetkili’lerini tanımıyor(!). Evet, özgürlük ve hakların dozunu ayarlayamadığı için sokaklarında uyuşturucu tüketiminin serbest olduğu Avrupa’dan bahsediyoruz.
Osmanlı’dan sonra içişlerimize karışılmasına ve dizayn edilerek yaşamaya alışmıştık ancak, Türk siyaset tarihinde ilk kez bir seçim sürecine uluslararası boyutta ‘müdahale’ edildiğine şahitlik ediyoruz(!) Makas alınan Türkiye’den ceket ilikleten Türkiye’ye uzanan bu zorlu yolda böyle bir çalım çok 'olağan'dı ama, yola taş yığanların 'içimizden' birileri olması en acısı!
Tablonun her karesi çok kötü değil tabi, iyi resimler de var.
Türk seçmeninin gözünde barajı geçemeyen bazı siyasi partiler, kıtaları geçmiş de siyasi arenada ortak akıl masalarına oturmayı başarabilmiş. En tutarsızı bile!
Muhalefet; hükümetlerin yanlış politikalarını eleştirerek düzeltmek, eksik bıraktıklarını tamamlamak için vardır, vatandaşın kafasını karıştırmak için değil(!) Türkiye’nin meselelerini Avrupa parlamentolarında değil, Türkiye seçmenleriyle görüşmeleri gerektiklerini yeni anladılar ama bu defa da kullandıkları dille sevimsizleşiyorlar(!)
Daha dün hükümeti ‘kutuplaştırmak’la suçlayanlar bugün ise referandumda ‘EVET’ tercihini kullanacak seçmenleri ‘İZMİR’de denize dökeceğiz ahlaksızlığında bulunabiliyor. Keşke Akdeniz deseydin be adam! CHP’li İzmir Büyükşehir belediyen daha denize üç adım uzaklıktaki yolda biriken suları denize dökemiyor(!) Gerçi Başkanlık % 98’le gelse bile tanımayacağız özgüveni gösterebilen bir genel başkanının olduğu partinin vekillerine de böyle bir söylem yakışır(!) Tek tutarlı hareketiniz de bu oldu en azından!
Hükümetler, görüşler, kişiler değişir… Değişmeyecek tek şey, hangi sistem altında olursak olalım bu toprakları ve kardeşliği paylaşacağımız gerçeğidir.
Seçime sayılı günler kala herkes kullandığı dile dikkat etsin! Türkçe Sözlükte yüz binin üzerinde kelime var; seçerken ötekileştiren, kutuplaştıran ve çatıştıranları cımbızla seçmeye kimsenin hakkı yok!
Haritalar Evet/Hayır anketlerine göre renklenip ayrışsa da bu toprakların gerçek renginin kırmızı-beyaz olduğu gerçeği unutulmamalı! Unutan siyasi liderlerinize de hatırlatın. Gelecek olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi hangi oranda gelirse gelsin, yüzde yüzün sistemi olacaktır.
Meseleye lütfen önyargısız ve geniş pencereyle bakın!
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne sandıkta ne cevap vereceğinizi kendiniz belirleyin, Partiniz değil(!).
Fazla değil birkaç hafta önce katıldığı bir televizyon programında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine partileri adına ‘hayır’ dediklerini belirtilen bir genel başkan ; “tek adamlığa hayır” diye başladığı cümlenin içerisinde Partili Cumhurbaşkanı ile Başbakan’ın kavgasından endişe ettiğini dile getirerek halen anlamadığı ve okumadığı bir sisteme hayır dediğini tescillemiştir.
Tüm focusu siyaset olmasına rağmen yeni sistemi okuma teveccühü göstermemiş siyasi lider gibi ısmarlama bir tercih kullanmayın!
Tek kelimeyle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, devletin halka arzıdır(!), kalan kısmını da lütfen araştırın ve bir fikriniz olsun; ama sizin olsun…
Türkiye’yi Türkiye’den yönetecek sisteme EVET deyin.