2020 yılı başından beri, sıkıntılı günler geçiriyoruz. Ülkemizde önce deprem sonra savaş oldu.
Şimdi ise, Kovid 19 yada koronavirüs adlı bir hastalıkla bütün dünya uğraşıyoruz.
Bu ve benzeri olaylar , 'mücbir sebep’ diye isimlendirilir. Mücbir sebepler bir görevin yerine getirilmesine engel teşkil edecek felaketler; sel, deprem, savaş, hastalık ve benzeri olağanüstü hallerdir.
Bu durum, genellikle bir tek felaket olarak zuhur eder. Şu anda ise üst üste birkaç felaket meydana gelmiş bulunmaktadır. Bu yüzden, yaşadığımız günler bütün insanlık olarak hepimizin bir imtihan içinde olduğumuzu gösteriyor.
Biz içinde bulunduğumuz şartları gözden geçirip, meseleye ibret nazarıyla bakmanın hadiseleri değerlendirmek ve kritik yapmanın faydalı olacağı kanaatindeyiz.
Meseleye siyaset açısından baktığımız zaman, CHP ana muhalefet partisi olarak her zamanki yaptığı davranışlarını bu olağanüstü durumlarda da ortaya koyarak, bizi şaşırtmamış gene fırsatçılık yapmıştır. Çünkü; hükümet sıkıntıya düşsün, krizi yönetemesin, sonuçta Erdoğan gitsin istiyorlar.
Elbette demokratik ülkelerde iktidar ve muhalefet olacaktır. Muhalefet olmanın gereği eleştiri yapılacaktır. Ama topyekun memleketi ilgilendiren meselelerde, böyle olağanüstü hadiseler karşısında ‘milli bir duruş sergilemek gerekir’ düşüncesindeyiz.
Deprem meselesinde, hükümeti temsilen, Çevre Şehircilik Bakanı, İçişleri Bakanı, Sağlık Bakanı gereğini yapmaya yaraları sarmaya çalıştılar. Doğrusu kamuoyunun takdirini topladılar. Bu konuda yaptıklarından dolayı teşekkür etmek gerekirken, CHP her zamanki tavrını takındı. Sayın Kılıçdaroğlu; deprem bölgesinde 'faaliyetler yetersizdi' dedi. Kızılay yoktu mealinde sözler sarf etti. Daha sonra Kızılay çadırının önünde fotoğrafları ortaya cıktı. Komik duruma düştü.
Gene, Türkiye Suriye’ ye karşı Bahar Kalkanı harekatını yaptı. Suriye’nin askerlerimizi şehit etmesi sonucunda gerçekten hem karadan, Türk Silahlı Kuvvetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı hem havadan, İHA, SİHA ve uçaklarla çok başarılı işler yapıldı. Rejim unsurlarına gereken cevap verildi. Rusya ile masaya oturuldu. Dünya Türkiye’nin yaptıklarını takdir etmek zorunda kaldı. Buna karşın CHP; 'Türkiye'nin Suriye’de ne işi var? Bizim askerlerimizi gözlem noktalarımızı Esed koruyor' diyebildi.
Türkiye, göçmenlerin Avrupa'ya geçebilmesi için sınır kapılarını açtığı zaman, muhalefet adeta Yunanistan’ı destekleyen söylemlerde bulundu.
Şu anda, bütün Dünya topyekun Koronavirüsle mücadele ediyor. Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanı şeffaf bir şekilde bütün bilgileri kamuoyu ile paylaşıyor. Türkiye sağlıkta hastane yatak kapasitesi ve ekipman olarak iyi bir durumda bulunuyor. Buna rağmen CHP dün eleştirdiği lüzumsuz dediği şehir hastanelerini bu gün yok farz ediyor, sahra hastaneleri kurulsun diyor. Üstelik, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı yeni hastanenin yollarını yapmayarak, adeta insanların hastaneye ulaşmasını engellemeye çalışıyor.
Böyle olağanüstü bir dönemde; Ankara, İstanbul ve İzmir Belediye Başkanları Devletle bir olup gayret edecekleri yerde 'yerel hükümetler’ diyerek para toplamaya çalışıyorlar.
Halbuki; Türkiye’ de tek bir hükümet, tek bir devlet var... Böyle bir zamanda bile siyaset ve ayak oyunları yapmaya çalışmak… En hafif tabiriyle, gerçekten çok ayıp!
Bütün bu muhalif seslere rağmen, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan 7 maaş vererek başlattığı ve Sayın MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli her zamanki vatanseverlik duygusu ile 5 maaşla desteklediği kampanya ile halkın teveccühünü kazanmışlar, birlikte kardeşlik yardımlaşma duygusunun güzel bir örneğini Dünya’ya gösteriyorlar.
Bizim genlerimizde olan ve İslam’ı hassasiyetlerimizden gelen; sevgi, kardeşlik ve yardımlaşma duyguları, böyle zor zamanlarda daha çok ortaya çıkıyor. Avrupa, Amerika ‘nefsi’ derken, Türkiye 'ümmet-i' mantığıyla hareket ediyoruz.
Türkiye’de devlet, vatandaş el ele oluyoruz. Avrupa sokaktaki vatandaşına bakmıyor. Türkiye Cumhuriyeti, başka ülkelerdeki vatandaşını getirmek için özel uçak gönderiyor. Diğer ülkeler bu duyarlılığı gösteremiyorlar. Sağlık çalışanlarımız, asker ve polisimiz, zabıtamız, belediye ve diğer görevliler fedakarlık yapıyor. Türk insanı birbirine destek oluyor, yardımlaşmaya çalışıyor.
Devlet; ekonomide, sağlıkta, güvenlikte her türlü tedbiri aldı veya almaya çalışıyor. İş dünyasına, emekliye, işsiz ve ihtiyaç sahibi olanlara yardımlar, ekonomik destekler yapılıyor. Yaşlı insanların evlerine gidilerek veya ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçları karşılanıyor.
Kısaca,Türkiye Kovid 19 mücadelesinde Dünya çapında bir gayret ve performans gösteriyor. Bunu takdir etmek lazım!.
Biz farklı özellikleri olan bir milletiz.
Allah’ın izni ile bu virüsle savaşı başaracağız. Birlik, kardeşlik duygularımızı böyle zor zamanlarda daha da pekiştirerek, top yekun mücadele edeceğiz, inşallah.
Ama böyle hassas zamanlarda bile muhalif sesler çıkıyor. Özellikle sosyal medyada, hükümeti eleştirerek, yalan haberler yayarak, halkın moralini bozmaya çalışıyorlar.
Bilelim ki, herkes görevini yapıyor, hainlik yapanlar sütlerinin gereği bu ülkeye karşı kötülük etmek istiyorlar.
Sağlam durmak lazım, hastalıktan ziyade vehim, gereksiz abartılı korku ve bozuk bir psikoloji insanların ölmesine sebep olmaktadır.
Milletimiz metin olmalı, telaşa kapılmamalıdır.
Elbette devletin aldığı tedbirlere uyacağız,temizliğe dikkat edeceğiz, sosyal mesafeye, sokağa çıkmamaya evimizde kalmaya, 14 kurala uymaya özen göstereceğiz. Başkalarının söylemlerine değil, devletin açıklamalarına itibar edeceğiz. Şuurlu bir Müslüman olarak gereken dik duruşu göstereceğiz.
Bu günlerde, evde ailemizle bir arada olmayı, fırsata çevireceğiz. Hanelerimizde; ailecek cemaatle namaz kılacağız, ailecek sohbetler yapacağız, birbirimize sevgi saygı göstereceğiz. Birbirimizi anlamaya çalışacağız, hatimler dualar yapacağız. İçinde bulunduğumuz günlerin manevi anlamına dikkat edeceğiz. Aileyi, paylaşmayı, İslam’ı, Allah ve Peygamber sevgisini birlikte hissedeceğiz.
Sonuçta, gerçek mutluluğu maneviyatta bulduğumuzu göreceğiz, çocuklarımızla, eşimizle ilgilenmeye çalışacağız.
Hz. Mevlana; eden kendine eder, yapan bulur. Kazanmaya koca bir ömür, kaybetmeye bir anlık gaflet yeter; diyor. Gafleti bırakıp kazanmaya çalışacağız.
Ve çok dua edeceğiz.
Papa dua edince ilericilik oluyor, Hoca dua edince gericilik oluyor. Yahu Avrupa’sı, Amerika'sı, bütün Dünya ezan okuyor, Kur’an okuyor... Allah’a yalvarıyor, dua ediyor. Türkiye’de, maalesef ezan okunmasından rahatsız olanlar çıkabiliyor.
Yüce Dinimiz; ilme hak ve hakikate değer verir. Ancak, ilim vahyin rehberliğinde olursa, insanı doğruya götürebilir. Ya değilse sonuç hüsran olur. Bu gün sıkıntı; insanın nefsini putlaştırmasıdır.
Bütün Dünya, bir virüs salgını karşısında acze düştü. İnsanoğlunun gurur ve kibiri altüst oldu, ülke ekonomileri sarsıldı. Sağlık sistemleri yetersiz kaldı.
Bunlar geçecektir. Asıl olan, ibret almak ve Cenab-ı Hakk’ı unutmamaktır.
Biz dua edeceğiz. İlmi, tıbbi, teknik bütün tedbirleri alacağız. Sonra Allah’a tevekkül edeceğiz ve sonuçta başaracağız, inşallah.
İnsanların gözünü korkutan teorilere, söylentilere itibar etmeyeceğiz. Bir üst aklın bu virüsü çıkardığı, Dünya’nın tamamen onların hakimiyeti altına gireceği söylentilerini kaale almamak lazımdır. Eminim ki, İslam ve insanlık düşmanı güçler bir çok planlar yapıyorlardır. Ancak, medyada abartıldığı gibi sonsuz bir güç sahibi değiller. Mankurtlaşmamak gerekir. Dikkatli olmak tedbir almak lazım, ancak bu tür güçleri gözümüzde büyütmemelidir.
Gerçek güç ve kudret sahibi Allah’ tır.
Hepimiz imtihan oluyoruz. Onurlu durmak zorundayız. İfsat etmek isteyenlere fırsat vermemeliyiz. Unutmayalım, ancak Allah’ın planı gerçekleşecektir. 'La galibe illallah! Allah’tan başka galip yoktur’…
İnanıyoruz ki; Türkiye, yeni Dünya düzeninde güçlü ülkelerden birisi olacaktır ve bu işten en az zayiatla çıkmayı başaracaktır.
Türkiye, istikrarlı bir ülkedir. Dünya üzerinde, IMF’nin 1 trilyon dolar parasından kredi talep etmeyen iki ülke, Rusya ve Türkiye olmuştur. Ekonomisi, askeri, moral değerleri ile Dünya’nın her tarafına düne kadar; Suriye, Filistin, Irak, Afrika, Balkanlar’a yaptığı yardımlara bu gün, İtalya ve İspanya’yı ekleyen Türkiye daha iyi daha güçlü bir konumda olacaktır, İnşallah..
Morale ve duaya devam edelim. İmtihan başarı ile verilecek ve mükafat alınacaktır .
Fe firru ilallah diyelim; Allah’a koşalım.!. İyiliği artıralım. Dayanışmayı artıralım. Çok çalışalım. Biz bize yeteriz, Türkiye'm!