Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK

Bediüzzaman Hazretlerinden ilginç bir hatıra

Bediüzzaman Hz. Kerametlerinin ifşâ edilmesini hiç istemezdi. Çünkü, Risale-i Nur başlı başına keramet misal harikalıklarla dolu idi. Başka kerametlerle desteklenmesine hiç ihtiyaç yoktu.

Öyle yâ; Yakın tarihte, Kur’ân-ı Kerîmden başka, hangi eser 56 lisana çevrilerek, neredeyse tüm dünya ülkelerinde okunuyor?

Hangi eser BİNE YAKIN Prof. Vd. akademisyen ve bilim adamları tarafından okunarak, iyice tetkik edildikten sonra sempozyumlarda tebliğ sunmak için talep edildi?

Hangi ağır eser hem İlk Öğretim tahsili bile olmayanlar tarafından, hem de en yüksek tahsilliler, yani her seviye insan tarafından, zevk, şevk, ihlâs ve haz ile okunmuş?

İşte bu mucizevî durumların hepsi, Risale-i Nur eserlerinde görülmektedir.

Ben yine de Bediüzzaman Hz.’nin eserlerinde yer almadığı halde, belgesel hatıralardan ulaşılan, kerametvârî bir hatırayı saygılarımla arz edeceğim.

BEDİÜZZAMAN HAZRETLERİNDEN BİR HATIRA:
Seyyid Taha hazretleri, Van’ın horhor medresesinde, üstadın yanında kalıp ders alan talebelerinden biriydi.
Bu zatın evlatlarından birinin askerliği Isparta’ya çıkar. Kışlasına teslim olmadan önce üstadı ziyaret etmeye niyet eder. Hediye olarak yanında bir bakraç süzme koyun yoğurdu götürür. Bu ziyaret sırasında başından geçenleri, molla Hamid ağabeye şöyle anlatır.

Bin bir meşakkatle elimde bir bakraç yoğurt ile Isparta'ya geldim.
Bediüzzaman Hz.’nin evine vardım ve selam verip, “Seyda ben Nehri’liyim, Seyyid Taha’nın oğluyum, askere teslim olmaya geldim, müsaade ederseniz yukarı gelip elinizi öpmek istiyorum” dedim.
Bana cevap olarak; “elindeki bakracı oraya koy, öyle gel” dedi.

Kapıyı bir talebesi açtı, dünyalar benim olmuştu.
Merdivenden yukarı çıktım, elini öptüm, memleketimi sordu, bende elimden geldiğince oradan havadisler anlattım.
İçimden; “ben o kadar zahmetler çektim, ta Şemdinli'den Van'a, oradan da zorluklarla buraya kadar yoğurdu getirdim. Acaba Seyda neden yoğurdu kabul etmedi, emeklerim boşa gitti, keşke başka hediye getirseydim. Bir de; yoğurt getirdiğimi nereden anladı?” diye geçiriyorum.
Ben içimden bunları düşünürken üstad, âdetâ bu düşünceme cevap verdi:
-“Kardeşim ben karşılıksız hediye kabul etmiyorum, sen çok zahmetler çekmiş, bana bir bakraç yoğurt getirmişsin. Gerçi ben parasını verir, yoğurdu seneden alırdım ama bir sebepten dolayı hediyeni kabul etmedim. Sizin koyunların içinde, size ait olmayan bir koyun var. Onun sütü, o yoğurta karışmış olabilir. Yoksa sizin hanenizin teberrükünü (bereketli ikramını) kabul ederdim” dedi.

Şok olmuştum.
Evet, bizim koyunların içinde, çok kısa bir zamandan beri, gerçekten nereden geldiği belli olmayan şüpheli bir koyun vardı. Tüm aramalarımıza ve soruşturmalarımıza rağmen sahibini bulamamıştık. Hatta hâlâ araştırmalarımıza da devam ediyorduk. Bu konuyu, köyümüzden başka koyunu olan sadece birkaç kişi biliyordu…

O yıllarda, bu kadar kısa bir zaman içinde bu haberin, tâ buralara ulaşması için hatlı telefon bile yoktu. Bakracın içinde ne olduğunu, benden başka bilen de yoktu. Seyda'nın, yoğurdumu neden kabul etmediğini anlamıştım.

Rahmetli şeyh babamın yıllarca dilinden düşürmediği allâme-i Bediüzzaman'ın, gerçek manada kim olduğunu da işte o zaman anladım.

Bu hatırayı ve görselleri gönderen: Aziz Özkan. Sahifeye düzenleyen: Sema Ceyhan…

***

Kıssadan HİSSE kabilinden, biz bu olaydan ne anlamalıyız?

Ben öncelikle; böylesine Âlim zâtların, geçmişteki mezhep imamlarının ve ulûlazm âlimlerin hayatlarında da görüldüğü gibi, yediklerine ZERRE kadar haram, hatta ŞÜPHELİ gıda bile karıştırılmadığını.

Bu konuda bizler de kendi gıdalarımıza, azami dikkat etmemiz gerektiğini.

Bediüzzaman Hz’nin kalp gözünün açık olduğu halde, kerametlerinin tevâzûen eserlerinde yayınlanmasına müsaade etmediğini.

Koyun sürümüze veya ticaret ile uğraşıyorsak, stoklarımıza ŞÜPHELİ bir katkının fark edilmesi halinde, ondan bile azamî derecede sakınılması gereğini anladım…

…ve devamını, saygılarımla takdirlerinize havale ediyorum.

A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER