Ömer KASAP
  • 01/01/1970 Son günceleme: 21/01/2015 23:11
  • 4.630

İfade özgürlüğünden yanayım ben, öyle de olmalı. Kimse kimseye tiyatro yapmasın, saklanmasın düşünceler ve herkes kendi fikrini ifade etsin özgürce... Herkes aslını yaşasın, birbirinin üzerine basmadan(!), sınırları aşmadan...

Yüce Yaratıcının insanlığa ‘iyi yaşam’ kılavuzu olarak indirdiği tüm kitaplarda övgüyle bahsi geçen ‘O’ kutlu peygamber, birkaç zibidinin kaleminden akan katranla küçülecek değil!. Bunun daha da kötüsünü yaptılar, âlemlere rahmet peygamberi henüz hayattayken. Sapıklıkla ve sapkınlıkla itham ettiler, yurdundan sürdüler binbir çirkinlikle.. ‘İslamiyet’, dünya üzerinde de yüceleceği günün sabır bekleyişindeyken, yine özünde olan ‘hoşgörü’nün sukünetini yaşıyor tüm olanlara rağmen.

Barış ve hoşgörü dini olan  ‘İslamiyet’in ısrarla  bir terör dini olduğu algısı oluşturulmak istenmesinin altında sinsi bir amaç ve bu uğurda uzun  mesai harcayan güçlü bir ittifak var. Toplumsal ‘huzur’, bütünü oluşturan ilk yapı taşından; bireyden başlar. Huzursuzluktan beslenen kitleler, tarih boyunca ‘din savaşları’na davet çıkarmışlardır. Neye, kime, hangi inanışa sahip olursa olsun tüm inanışların kabul ettiği tek gerçek ‘dünya hayatı’ nın çok kısa olduğudur.  Herkes için zaten çok kısa olan bu hayatı daha konforlu , güvenli ve huzurlu bir hale getirebilmek yada koruyabilmek için var ‘devlet’ler. Bugün bertaraf etmek için  para harcanmak  zorunda olunan konulara iyi bakın. Uyuşturucu, insan hakları, israf, sağlıklı yaşam vs... gibi konularda İslamiyet 1500 yıl önceden ‘Kamu Spotunu’ zaten yayınlamış ve bu konulardaki kesin sınırları ilan etmişti. 

İslamiyet ‘toplumsal huzur’u değil,  kavga ve karışıklıktan beslenen savaş sanayiini, uyuşturucu kartellerini, organ mafyalarını, sömürgecileri, yağmacıları  doğrudan tehdit ediyor.  Ve ne büyük bir tesadüftür ki İslamiyet’in men ettiği ne varsa; bugün devasa büyüklükte pazarlara  sahipler. Yeryüzündeki tüm mazlum ocaklarına akbaba gibi çöken baronların tek tehdidi İslamiyet, yeryüzü kanunları değil.

Bu yüzden bu karalamalar, bu yüzden Işid, El Kaide gibi objelerle yeni bir ‘İslamiyet’ çizmeleri.  İslamiyet’in mahzun sessizliğine kendi seslerini katmaları bu yüzden. İnsan haklarını ve toplum barışını koruyan bir dinin ‘korku’ ve ‘terör’ dini  olarak addedilmesi bu yüzden’.

Bugün başta Avrupa olmak üzere tüm dünyada İslamofobinin hızla yayılıyor ve şiddetleniyor olmasının temel nedeninin ne olduğunu bildiğimizden, Türkiye dışında yaşanan kara propagandayı anlayabiliyoruz ama meselenin iç boyutu daha dehşet verici.

Ulusal bir  gazetesinin karikatürleri yayınlaması basın değil, tahrik özgürlüğünün bir yansımasıdır ve ilgili  gazete genleri gereği aslını yaşadığı için ben şaşırmadım; size tavsiyem siz de  kızmayın! Siz onların yanında saf tutan ve bu harekete basın özgürlüğü altında alkış tutan salyangoz satıcılarının ne yapmak istediğini irdeleyin’. Ne yaptıklarına değil, kim ve kimlerle olduklarına bakın.

Bu bilmem kaçıncı oyunları! Bitmedi ama bitecek!

Bir Cuma namazı çıkışı Fatih Camii avlusunda başlayacak o ilk kurşun için emniyet kilidini açmış bekliyorlar.  Bunu biri yapmalı (!) onlar için zaten. Sabırla beklediler, nakış nakış işlediler.

‘Zaman’ ayarlı bombalarını ekonominin, İstikrarın, Milliyetçiliğin tam ortasına bıraktılar; ellerinde patladı ayrı konu.

‘Birleştirici güçleri’ni kurt ile kuzu için kullandılar da, kendi topraklarında  ırkçılığa devam ettiler. Dünya Liderlerinin Paris sokaklarında  gerçekleştirdiği ‘Teröre karşı duruş’ yürüşüne katılan  pişkin terörist  İsrail başbakanı Netanyahu ne kadar samimi ise bunlar da Milliyetçilik ve ülke barışı için o kadar samimi! Bu aziz millet Taksim ve Kobani olaylarında samimiyet testini çoktan gerçekleştirmiştir ve Haziran seçimlerinde de pekiştirecektir. 

Tüm bunların neden olduğundan ziyade, kimlerin eliyle olduğu daha önemli.

Yok öyle tek başına büyümek, Dünya güçlerine haracını vereceksin.

Yerli malı haftası kutlayacaksan  Ordu’nun Fındığı var, al kutla.  Neyine Milli Savunma Sanayi, neyine yerli uydu.

Ne demek zamandan ve yakıttan tasarruf etmek;   dünyada Petrol ucuzlarken, ne gerek var köprülere, yollara? Madem karayoluna yatırım yapıyorsun neyine üçüncü hava alanı. Kendi içinde o kadar ‘Avrupalı’ varken neyine Doğu’ya yakınlaşmak. Sana ne mazlumlardan!

Bugün ne yaşıyorsak, tam da bu yüzden yaşıyoruz.

Boynumuzu doğrultmakla kalmayıp, Filistin ve Suriye’deki bükük boyunlara da el attığımız için.

Hedef yeni Türkiye ... yeni Türkiye yükseldikçe  Batının Ortadoğu manzarası da aynı ölçüde kapanıyor olacak.

Bugüne kadar olduğu gibi bugün de hedef yine mimar, yani Cumhurbaşkanı Erdoğan.

Filistin konusundaki çıkışı nedeniyle tüm Ortadoğu’nun ihalesi nasıl Türkiye’ye bırakılmak istenmiş ve Suriye’de yaşanan iç karışıklığın sorumlusu ilan edilerek Ortadoğu ile sembolleştirildiyse, Filistin zulmüne karşı tüm Müslüman devletlerine ilk ses veren yine Erdoğan olduğu için bu defa da Müslümanlığı temsil eden kişiliği hedef alınacaktır. Tırlardaki silahların El Kaideye gidiyor olduğu söylentisi de bunun ilk sinyallerini veriyor. İtibarsızlaştırma çalışmaları kişiler üzerinde etkili olmadığından strateji değiştirerek, temsil edilen  değerler üzerinden yürütülecek. ‘İslamiyet’ tüm dünyada itibarsızlaştırılacak ve temsil eden kim varsa yalnız bırakılacak. Tarih boyu da böyle olmuştur.

Parisde öldürülen karikatüristlerin katili kimse, Hrant Dink’in katili de odur. Dün  Madımak Otelini kim yaktıysa; bugün Cizre’de  Polis aracından atılan bombanın da sahibi odur.

Recep Yazıcıoğlu’nun katili kimse; Muhsin Yazıcıoğlu’nunki de o...

Yaklaşan seçimlere kadar birileri toplumun yumuşak karnını o sinsi kalemleriyle gıdıklamaya devam ediyor olacak. Çok inandıkları hatta and içtikleri  ama bir türlü hayata geçirmedikleri o ‘sokak savaşları’nı çıkarmak uğruna ne varsa kullanacaklar. Tahrik özgürlüğünün tüm limitlerini kullana dursunlar, aman onlara istedikleri kaosu vermeyin.

Yazarın Yazıları
Dahası