Beykoz Müftümüze veda ederken...

  • 0
  • 99775
Beykoz Müftümüze veda ederken...
Beykoz Müftümüze veda ederken...

2011 Yılında teşrif etmişti Beykozumuza Hüseyin Demirtaş hocamız.

5 Küsur senede öyle farklı bir performans ile süper hizmetlere imza attı ki, Beykozlular olarak hayretler içinde kaldık. Müftülük makamının, insanlık için ne kadar çok önemli olduğunu onunla anladık. Koşturma hızını takipte bile, onun hızına yetişemiyorduk. O geldiğinde 25 olan Kur’ân kursu sayısı, vedâ ederken 100 küsur olduğunu görünce şaşkına döndük. Hatta onun bu koşturmalarına alışamayanlar, kendisini makamında bulamayınca, âşina olunan eski bir ifadeyle “Müftü bey arazi mi oldu?” diye espri yapanlar, onun yoğun “ARAZİ ÇALIŞMALARINDA” olduğuna şahit oldukça, mahcup oluyorlardı. O sadece teb’asını, yani mahiyeti altındaki personelini değil, tüm halkı kucaklıyordu.

Ben bir din görevlisi olmadığım halde, görevinin daha ilk haftasında tanışmıştım kendisiyle. Hz. Ömer vâri, teb’asının görev yerlerini sabah namazlarında denetliyordu. Hem de yeni personeliyle daha yakından tanışmış oluyordu.

İlk günlerinde bizim Yıldırım Bayezid Camiimize Sabah namazına gelmişti. İmamımız ile ilk toplantıda tanışmış olduğu için, imamımız onu imamete geçirdi. Ben de 54 senelik bu caminin cemaati ve eski imamının oğlu ve 1991-1996 yılları arasında Yûşa İlahi gurubu solisti olduğum için, bir iş adamı olduğum halde önceki müftülerden icazetliydim. Yani her camide ezan, müezzinlik ve imamlık hakkında müsaadeliydim. Bu nedenle de yıllardan beri süren, haftada bir gün sabah ezanı ve müezzinliği nöbetindeydim o gün. Namaz sonrası yeni müftümüz olduğunu sonradan örendiğim Hüseyin hocam, müezzinlik mahfeline gelerek önce beni tebrik etti ve:

-“Benim böyle hârika imamlarım ve böyle güzel sesli müezzinlerim olduktan sonra, ben bu Beykoz’da huzur içinde çok hizmetler ederim” anlamında ifadelerle beni taltif edince, ben kendisine:

-“Hocam ben sizin teb’anız değilim, ticaretle meşgul oluyorum. Birkaç mağaza işletmeciliği yapıyorum. Müezzinimiz bugün izinli” deyince, daha çok şaşırdı ve şaşkınlığını şu cümlelerle toparladı:

-“Beykoz’un halkı, yani esnafı bile bu kabiliyette olup, bu şekilde benim arkadaşlarıma yardımcı oluyorlarsa, ben daha çok mutlu oldum…” ..dedi.

Kendisinin tertiplediği ilk basın toplantısında da benim, basın mensubu olduğumu görünce, daha da çok memnun oldu. İlk yıllarda kendisinin bütün etkinliklerini ben kameraya alıp, müftülük sitesinde yayınlamak üzere kendisine veriyordum. Böylece uzun yıllar birlikte, neredeyse tüm etkinliklere katılırdık. Ailece birbirilerimize gider-gelir olduk. Her Ramazan önemli iftarlara, seminerlere, sohbetlere, konferanslara beraberce gittik. ‘15 Temmuz alçakça ihanet’ olayından sonraki Beykoz nöbetlerine, hatta Kısıklı gece nöbetlerine de defalarca birlikte katıldık.

Böylesine yoğun sosyal aktivitelerine rağmen, müftülük mesailerini hiç aksatmıyordu. Kaymakamlık, Belediye Başkanlığı ve Milli Eğitim Müdürlüğü gibi resmi kurumlarla müşterek ve barışık hizmetler yürütmesi, hızına hız katıyordu. Kim bilir, belki de 15-20 senelik hizmetleri, 5 seneye sığdırmıştı.

Bence hocamızın çok başarılı olma sebeplerinde birisi de; ‘başarıya ulaşamamamızın sebebi, usul ve prensip noksanlığındandır’ anlamına gelen  “vusûlsüzlüğümüz, usulsüzlüğümüzdendir” atasözümüzü, çok iyi idrak ettiği için, çok planlı, projeli hareket etmesiydi. İstişarelere de çok önem veriyordu. Bu başarılarda, muhtereme eşinin katkılarını da asla hafife almayalım.

Böylece MÜFTÜLÜK HİZMETLERİ çıtasını öyle çok yükseltti ki, kıyaslama adına “gelmiş geçmiş müftülerimiz değil bu çıtayı aşmayı başarması, ancak çıtanın altından geçebilirler” denilebilir. Bu nedenlerle de gelecek olan müftümüzden endişeli olduğumdan, bir basın mensubu sıfatıyla, D.İ.Başkanlığına “bize bu hizmetleri ınkıtâ’a uğratmayacak, ilim, irfan ve kabiliyette bir müftü tayini” hakkında özel bir mektup yolladım. İnşaallah ciddiye alınır da bu hizmetlerin hızı kesilmez…

İşte böyle bir müftüyü uğurlarken, buruk bir üzüntü yaşıyor, fakat böylesine aktif ve çalışkan bir müftüye çok çok muhtaç olan benim memleketime gidiyor olmasına da seviniyorum. Şu yaşıma rağmen, ‘Beykoz’umuzda bir müftünün, Kaymakamımızın iştirakiyle ve Belediye başkanlığı organizasyonunda uğurlama merasimi yapıldığı’ bu güne kadar hiç görmemiştim. İlk defa Hüseyin hocam için iki defa veda merasimi düzenlendiğine gururla şahit oldum...

İl müftüsü olarak gittiği Trakya’da da çok önemli başarılı çalışmalara, kolaylıkla vâsıl olması için, Hüseyin hocama cân-u gönülden duacıyım.  

A. Raif Öztürk

Çubukluspor Ragip’la güldü: 1 – 0
Önceki Çubukluspor Ragip’la güldü: 1 – 0
Beykoz’un Sözlü Tarihi kitabının 3.'sü raflarda yerini aldı
Sonraki Beykoz’un Sözlü Tarihi kitabının 3.'sü raflarda yerini aldı
Yorumlar (0 Yorum)

Bu içeriğe yorum yapılmadı, yorum yapmak ister misin?

Yorum Yaz