Kader GÜR
  • 01/06/2022 Son günceleme: 01/06/2022 14:58
  • 5.719

Geçmişi hatırlatıp zaman kaybetmeye gerek yok. Şimdiki zamana nasıl geldiğimizi düşündüğünüzde geçmişi de ister istemez hatırlıyorsunuz.

O zaman düşünün şimdiki zamana nasıl geldik. Herkes işini yoluna koymuş... Bir dokunsan bin ah işitiyorsun ama Beykoz'un gelişmesi için fedakarlık dedin mi kimseden ses çıkmıyor. Kişisel menfaati her şeyin önünde tutuyoruz ama her şeyden de şikayet ediyoruz.

Beykoz Belediyesi'nin Yücel Çelikbilek döneminden kalan bir atımlık barutu vardı oda bitti. Şimdi olduğumuz yerde saymaya başlarız. Dolayısıyla Beykoz Belediyesi'ndeki olası ekonomik kriz çok geçmeden vatandaşa yansımaya başladı. Vatandaş olarak zaten ekonomik sıkıntılarla boğuşurken belediyemizde artık bizimle beraber ekonomik krizle mücadele edecek. Halimiz böyle iken Beykoz'u nasıl geliştireceğiz, Beykoz'u geleceğe nasıl hazırlayacağız.

Beykoz'un geleceğe hazırlanmasında yerel siyasetin eskisi gibi etkili olmadığını, değişen kanun ve AK Parti'nin İstanbul seçimlerini kaybetmesiyle daha yakın hissetmeye başladık.

Murat Aydın, Beykoz'un en önemli sorunu olan imar planlarının Ön görünüm ve geri görünüm bölgelerinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden geçtiğini ve SİT alanı kapsamında giren bölgelerin imar planlarının ise Çevre ve İklim Değişikliği Bakanlığınca yapılacağını üstüne basa basa söyledi.

Buradan yola çıkarak, sorunların babası olan imar planlarının nelere yol açtığını ifade etmeye çalışacağım. İmar demek, inşaat demek, inşaat demek, konut demek. Konut sorunun olduğu bir bölgede gelişmişlikten bahsedemeyeceğiniz gibi, dar gelirli vatandaşı da kapitalizmin kölesi haline getirirsiniz.

Beykoz'da; doktorun, hemşirenin, memurun, askerin, polisin, öğretmenin, profesörün, mimarın, mühendisin kalacak yeri yoksa, Beykoz'da çok sıkıntı yaşıyor, kaçmak istiyorsa nasıl gelişeceksiniz? Beykoz'da konut yok, konut olmadığı için kiralık evde yok. Olan kiralık evlerin sahipleri de Azrail gibi çökmüş garibanın kafasına. Çünkü kiracının başka alternatifi yok. Asgari ücretin 4250 TL olduğu ülkede ev sahipleri utanmadan 6 - 7 bin TL kira istiyorlar.

Hadi diyelim durumu biraz iyi olanlar, Çekmeköy'de, Üsküdar'da, Sarıyer'de yada başka yakın bölgelerde ev tutsun, gitsin gelsin. Bu seferde ulaşım sorunu devreye giriyor. Toplu ulaşımı kullanmayı düşünen hiç kimsenin gitmek istediği yere gidebileceğinin garantisi yok, yolda izde kalma ihtimaliniz çok yüksek. Kendi aracıyla gitmek isteyenlerde bu kez yakıta çalışıyor. Bir litre mazot 26 TL. Kavacık ve Üsküdar bölgelerinde yaşanan trafik sıkışıklığı da cabası.

Dedim ya, Beykoz'da yaşanan bütün olumsuzluklardan şikayet ediyor, eleştiriyoruz. Beykoz'un eğitimde son sıralarda olduğunu, hastaneden doktorların gittiğini hemen herkesten duymanız mümkün. Ama bunun sebepleri üzerinde kafa yoran, bu sebeplere çözüm üretmek isteyen yok. Bir ev sahibi hastaneye gelse, bir olumsuzluk yaşasa hemen şikayet eder, ama ataması Beykoz'a yapılan bir doktordan veya bir hemşireden 6 - 7 bin TL kira istediği aklına gelmez. Yada eğitim kalitesinin düşüklüğünden şikayet ederiz, bunu yükseltmek için hiç bir fedakarlık yapmayız.

Bu sorunların devam ediyor olmasında herkes kafasına göre bir suçlu bulmuş... Kimisi belediye diyor, kimisi hükümet diyor, kimisi de suçu basına yüklemez mi? Gel de delirme!

Velhasılı kelam toplum olarak hepimizi zor günler bekliyor. Hiç kimsenin elinde sihirli değnek yok. Burada en güzel hizmet bu sorunları aşmak için vatandaşın ortaya koyduğu fedakarlığın geçmişte olduğu gibi bu günde heba edilmemesi olacaktır.

Her zaman söylediğim ve inandığım şeyi tekrar ediyorum. Her bölgenin gelişimi vatandaşın devlette el ele verdiği ölçüde yol alır. Beykoz'da da aynı durum geçerlidir. Türkiye'de de! Hesap verilebildiği ölçüde vatandaş siyasetçiye güven duyabilmektedir.

Yani kurtuluş reçetesi yine vatandaştadır. Buyurun meydan sizin vatandaşı ikna edin... 

Yazarın Yazıları