Büşra ŞEN ÇOBAN
  • 01/01/1970 Son günceleme: 22/07/2014 00:11
  • 9.621

Dost Beykoz Gazetesi’ndeki ilkyazıma ismimin anlamı olan müjde ile sizleri selamlayarak başlıyorum. Kuran-ı Kerim de bizleri böyle selamlıyor.

“Müjdeler olsun o sabredenlere.”  SELAM sabırdır, İslâm’dır, teslim olmaktır. Allahın sıfatı olarak selam; insanları hastalık, afet ve türlü belalardan koruyan ve güven arayanlara güven veren demektir.

Selamlamak, gerek insanları, gerek eşyayı ya da bir mübareği; bir edeptir, bir üsluptur. Yolda yürürken yanımızdan geçen yabancıya kalbini açmaktır selam, ona yabancı olmamaktır selam, içindeki halis niyeti tüm samimiyetiyle ortaya koymaktır.

Merhabadır selam.    “merhaba” demek ne demek hiç düşündünüz mü mesela? Farsça kökenli olan bu kelime benden sana zarar gelmez anlamına geliyormuş. Bunu öğrendiğimde selamın bendeki yeri bir kademe daha arttı.

 Biraz daha derin düşündüğümüzde birçok şeyin selam olduğunu anlayabiliriz. Bir tebessüm, bir bakış, belki de mentol derinliklerden gelen pozitif bir enerji. Örneğin bu mübarek ramazan ayı manevi âleme bir selamdır. Tuttuğumuz oruçlar ihtiyaç sahiplerine, insanlığa, kadir gecesine bir selamdır. Selam aslında bir bekleyiştir,  bir ümittir.

Emeviler döneminde İstanbul surlarına dayanan İslam orduları Eyüp Sultan hazretleriyle gelecekteki kutlu fatihi (II.Mehmet’i) selamlar. Bu selamı yüreğinde hisseden Ak Şemsettin Eyüb’ü İstanbul'un ruhani merkezi yapmışım. Kılıcını kuşanıp tahta çıkmak isteyen padişah, Eyüp Sultan’ı ziyaretiyle bunu tüm İslam Âlemi’ne duyurur.

İstanbul’da da selamın yüceltildiği başka mekânlar da vardır. Barbaros leventleriyle kutlu sefere çıkarken top sesleriyle İstanbulcu selamlardı. Örneğin Fatih Zeyrekli Mehmet Emin Tokadı Hazretleri ziyaretiyle kendisini selamlayanlara  “EDEPLE GELEN LÜTUFLA GİDER” diyor. Yine Üsküdar’daki Hüdai Hazretleri deniz seferine yahut balığa çıkanlara  “Sağlığımızda bizi vefatımızdan sonra kabrimizi ziyaret edenler ve türbemizin önünden geçtiğinde Fatiha okuyanlar bizimdir. Bizi sevenler denizde boğulmasın ahir ömürlerinde fakirlik çekmesin, imanlarını kurtarmadıkça göçmesin.”   Şeklinde methiyeler dizer. O dönemde yolculuğa çıkanlar top sesleriyle ve türbe ziyaretleriyle selamlanır ve istanbulda selamın kültüre yansıyan yönünü bizlere yaşatırlar.

Bir mübareği ziyaretimizde esselamü aleyke diye sağ ayakla yanına gider ve duamızı ettikten sonra mübareğe arkamızı dönmeden çıkarız. Bu düstur da bir selamdır. Selam aslında hayatımızdaki her şeyin temelidir yahut temelindedir. Belki de sonlu Bireyin sonsuzluğudur. Sonsuz bir iletişimin ilk taşıdır. Aslında nefsimizle mücadelemizdir. Ben ‘in körelmesi mütevazıleşmesi ve karşıdakinin yüceltilmesidir. Aslında bu da selamla başlar. Mevlana Şems ‘i selamlamasaydı mesnevi yazılır mıydı? Kim bilir…

 Selamın kelime anlamlarını biraz daha kurcaladığımızda ‘selim’ karşımıza çıkar. Yavuz sultan gibi selim olmaktır yahut kala-i selim olmaktır. Hastalıksız ve arızasız kalb demektir kalb-i selim. Daha has ma’nada ise o, İslâm’dan başka her şeye kapalı olan kalbdir. Hakiki, samimi içten bir selam da bunu gerektirmez mi zaten.

 Selam aynı zamanda eşyayı hakiki manada görme çabasıdır. Kimsenin görmediğini zahiri ve batini olanın ardındakini görmektir. Eşyanın üzerine toz olmuş perdeleri kaldırmada ilk hamledir selam.

 Selam İslami edeplerden biridir ve nefsiyle baş başa kalanın müjdesi, yardımcısıdır. Kur'ân-ı Kerim: "Evlerinize girdiğinizde ehlinizden kimse yoksa kendi nefislerinizi selâmlayınız" (Nisa, 4/65): nasıl bir kudret nasıl bir kurtarıcıdır selam.

Selam cennete girmenin bir vesilesidir.  Efendimiz (sav): "Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin olsun ki, iman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olamazsınız; size, tatbik ettiğinizde birbirinizi seveceğiniz amele işaret edeyim mi? Selâmı aranızda yayınız’’ buyruğuyla selamın önemine dikkat çekmiştir.

Selam bir duadır, Allahın hasenatları üzerinde olsun demektir. Selam vermek sünnet, selam almak farzdır.

Dini, beşeri, toplumsal sosyolojik bir olgudur selam. Bir enerji aktıdır. Selamlaşmak yayılırsa mutlu insanlar, mutlu aileler, mutlu toplumlar var olacaktır. Mutlu olmanın yanında saygı ve güven de selamın getirisidir.

  Hz. Peygamber (sav), Hz. Enes'e (ra) hitaben: "Oğlum, ailenin yanına girdiğinde selâm ver ki, sana ve ev halkına bereket olsun" buyurarak ailede; bir başka hadis-i şeriflerinde de Ashab-ı Kirâm'a hitaben: "... Selâmı aranızda yayınız buyurur.     Sağlıklı toplumun anahtarı da selamdır. O zamanlardan verilmiş aslında anahtarlar. Bize düşen anahtarları hakkıyla, selim olarak kullanabilmek ve kul olabilmek…

Herkese SELAM olsun o vakit.

Yazarın Yazıları