Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK

Ölüm korkusundan bin kat beter bir felaket

İnanç yönünden biraz zayıf kardeşlerimize; “Ölüm korkusundan BİN kat daha beter bir felâket nedir?” Sorusuna genellikle verilen cevaplar şöyleydi:

 

-Karşılıksız aşk.

-Kişinin bir kazada eş, evlât, torun, anne, baba, yani tüm sevdiklerini kaybetmesi.

-Dinsiz ve zâlim düşman tarafından, vatanın istilâ edilmesi.

-Uzun yıllardan beri çok zengin yaşayan birinin iflâs etmesi.

-Kıyametin kopmaya başlaması. Vs. cevaplar veriliyor.

Acaba bunlardan hangisidir? Diye düşünülürken, doğru olduğu tespit edilen cevabı arz ederek, ispat için muknî delillerini de takdirlerinize sunacağım, inşâAllah.

DOĞRU CEVAP: Ölüm korkusundan BİN kat daha beter bir belâ, musibet ve felâket; henüz âhiret hazırlığımız ve doğru dürüst bir îmanımız yokken, Azrail’i (AS) karşımızda görmektir. İşte o zaman her şey ve bütün gerçekler ayân beyân anlaşılacak.

O anda insan kendisini, mezbahada ve kesim turnikesine girmiş, artık geri dönüşü ve kurtuluşu olmayan bir yola giren (bağışlayınız) hayvan gibi tamamen çaresiz olduğunu anlayacak. Âhiret hazırlığı olmadığı için, kendisine acı âkıbeti ve hak ettiği Cehennemler gösterilecek. Konuşmak ve feryat etmek, geride kalan sevdiklerini bu tehlikeden haberdar etmek isteyecek, fakat geride kalanların SINAVI devam ettiği için dili tutulmuş olacak. Trilyoner değil, Kârun gibi katrilyoner bile olsa, bütün servetini ve mal varlığını bağışlayıp, bütün imkânları ile Allah’ın bütün emir ve yasaklarını uygulamak için, bir müddet daha ömür isteyecek, fakat SINAV süresi bittiği için, iş işten geçmiş olacak.

İşte bu minval üzereyken, Azrail (AS) onun Rûhunu öyle acılar çektirerek alacak ki, hiçbir ACI ile tarif edilemez.

Saygıdeğer dostlarım, bunlar asla hayâl değil, kurgu değil bir arzu ve temenni de değil, âlemlerin Yüce Rabbi olan Allah’ın cc. Ve O’nun hak Rasûlünün (SAV.) bizlere defalarca yaptıkları vaad ve uyarılardır.

-“Bunlardan haberim yoktu” diye savunma yapmak, aynen kırmızı ışıkta geçen sürücüye ceza yazarken polise, “efendim, ben kırmızı ışıkta geçmenin yasak olduğunu bilmiyordum” diye savunma yapması gibi saçma ve geçersizdir.

Çünkü bir sürücü olarak nelerin yasak olduğunu bilmek, nasıl zorunlu ise bir İNSAN olarak da Yüce Rabbimizin ve O’nun hak Rasûlünün (SAV.) bizlere defalarca yaptıkları vaad ve uyarıları detaylarıyla öğrenmek ve BİLMEK zorundayız.

Üstelik te bu ÖLÜM ÂNI yatakta değil, çoğunlukla; trafik kazası, deprem, kör kurşun, elektrik çarpması, kalp krizi, vs. diğer sebeplerle ansızın gelip çatıyor.

İşte bu nedenlerle sekerât hâlindeyken, yani âzraili (AS) ansızın görüp can boğaza dayandığı zaman, hiçbir mazeret kabul edilmeyecektir. İşte İlâhî belgeler:

Enfal S., 50.-51. Âyetler: "(Ya Muhammed!) Meleklerin, o kâfirlerin yüzlerine ve sırtlarına vura vura ve: 'Tadın cehennem azabını!..' diyerek, canlarını alırken gözlerinle bir görseydin. İşte bu, sizin ellerinizin işleyip, öne sürdüğü işlerin karşılığıdır; yoksa Allah asla kullarına zulmetmez.” (En'âm S., 93. Âyet de bu meâldedir.)

En’am Süresi 134. Ayet: Unutmayın ki; “Size vad edilen şeyler mutlaka gelecektir, siz bunun önüne geçemezsiniz.” Çünkü, ‘HER GELECEK YAKINDIR’…

Nâzi’ât S. 38-39. Ayetler:Artık kim azgınlık etmiş ve dünya hayâtını (âhirete) tercîh etmişse, artık şüphesiz (o kimse için) varılacak olan yer, ancak Cehennemdir!..”

Bu gerçekleri açıklamaktaki maksadımız, sizleri korkutmak ve üzmek değildir.

Gâyemiz; Ölüm korkusundan BİN kat daha beter bir felâket gelmeden önce gafletten uyanıp, âcilen tedbir almamız, en önemlisi de şu fâni dünyanın aldatıcı meşguliyetlerine dalıp, böylesine ansızın yakalanmamak için, ciddî hazırlıklar yapmamız içindir.

Dünyanın en ünlü hekimi Lokman Hekim bile oğluna:
“Oğlum!.. Yaşarken sekerâtı sakın unutma.” diye nasihat etmiştir.

Yaşarken sekerâtı unutmamak; oturup yas tutmak değil, sekerâtı, ölüm ânının şiddetini arttıran günahlardan sakınmak ve onu hafifletici amelleri işlemektir.

Hz. Muhammed (SAV): “Hiç biriniz sekerâtta, ni’met veya azap göreceğini öğrenmedikçe ve Cennet ya da Cehennemdeki yerini seyretmedikçe ölmez.” (İbn Ebi’d-Dünya)

Evet, benimle beraber Dünya sınavında olan saygıdeğer dostlarım. Ölüm korkusundan BİN kat daha beter bir belâ, musibet ve felâket, inşâAllah bir nebze de olsa anlaşılmıştır.

Bu minval üzere bir de MÜJDE vererek, bu önemli konumuzu noktalayalım:

Nahl S., 32. Âyet: “Onlar ki, tertemiz kimseler oldukları bir hâlde iken, melekler onların canlarını alırlar (ve o ölüm ânlarında onlara): “Selâm sizin üzerinize olsun!..” derler; (âhirette ise kendilerine:) “İşlemekte olduğunuz (sâlih) amellerden dolayı, haydi girin Cennete!” (denir.)

Ölüm korkusundan BİN kat daha beter belâ, musibet ve felâketi öğrendikten sonra, her birimizin mutlaka yapmamız gereken GÖREV de; çok ciddi tövbeler ederek, Yüce Dînimizi teferruatıyla öğrenmek ve kendimizi SALİH AMELLER işlemeye adamaktır. ..Vesselâm.

MÜBAREK RAMAZANI ŞERÎFİNİZİ, EN İÇTEN DİLEKLERİMLE TEBRİK ve TES’ÎD EDER, TÜM İNSANLIK ÂLEMİ ve VATANIMIZ İÇİN; HAYIRLARA, BARIŞ, SAĞLIK, HUZÛR ve BEREKETLERE VESÎLE OLMASINI YÜCE RABBİMİZDEN NİYÂZ EDİYORUM…

A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER