Bilgehan Murat MİNİÇ
  • 12/08/2015 Son günceleme: 12/08/2015 16:47
  • 19.123

Merhum Şehit Liderimiz Muhsin YAZICIOĞLU hakkında çok şey konuşuldu çok şey söylendi.

Onu tanıyanlar vefatından sonra nasıl bir siyasetçi olduğunu, devlet adamı olduğunu, dürüst güvenilir sevecen olduğunu söylediler. Söylenenler hepsi doğruydu fakat eksikti. Daha doğrusu söylenenlerde eksik olan bence samimiyetti. Yıllarca Muhsin Başkan'a sırtını dönenler, bu partiden bir şey olmaz diyenler, bir anda Muhsin Başkanın en yakın muhipleri oluverdiler de biz bile şaşırıverdik. Acaba biz miydik yıllarca Başkan'la omuz omuza verenler yoksa bu gazete ve televizyonlarda arz-ı endam edenler miydi? Gerçi haklarını yemeyelim " biz seni sattık ama sen bizi hiç satmadın" diyenlerde yok değildi hani..

Muhsin Başkan hakkında eksik söylenen, pek yazılmayan şeylerden biri de bence onun hakiki bir Allah dostu olması idi. Bir siyasi partinin Genel Başkanı olmasına aldırmadan memlekette ne kadar Hak Dostu var ise hepsiyle görüşmeye çalışırdı. Hacı Ahmet Kayhan Baba'dan Seyyid Muhammed Raşid hazretlerine, Esad Çoşan Hoca Efendiden, Mahmut Efendi Hazretlerine kadar bütün kanaat önderleriyle istişare ederdi. Zaman zaman bu yüzden sıkıntılarda yaşamadı değil. Mesela MHP de hakkında yapılan eleştirilerden biri insanları otobüslere doldurup Adıyaman'ın Menzil Köyüne götürmesi idi. Bir kaç yıl evvel Fatih Caminde ki bir cenazede rahatsızlığından dolayı ayağa kalkamayan Mahmut Ustaosmanoğlu Hoca Efendi’nin elini öperken çekilen pozlardan dolayı medyada yer alan haberleri hepimiz hatırlarız. Bütün yazılanlara rağmen yine her zamanki gibi dik durmuştu Rahmetli. Bir insanın sağlığında bu kadar Hak Dostu ile dostluğunun olması da bence onun da Allah'ın bir veli kulu olduğunun en büyük ispatıdır.

Söz hazır Mahmut Hoca Efendi Hazretlerinden açılmışken, aylardır konuşulan, hatta internette videosu yayınlanan bir sohbet var. Hoca efendinin cemaatinden bir hocamız  ( yanılmıyorsam Abdullah Ustaosmanoğlu) vefatından iki ay evvel Rahmetli Şehit Liderimizin; Hocaefendinin "Bizim Muhsin" nerelerde sözü üzerine kendisini ziyarete gittiğini anlatıyor. (Muhsin Başkanın kendisine Bizim Muhsin denilmesinden çok hoşlandığını Hacı Ahmet Er Horasani de anlatmıştı.) Anlatıyor anlatmasına ya bu sohbette Abdullah Hocayı da ağlatan konuların dışında bizim dikkatimizi celbeden birkaç önemli husus var. Bilindiği üzere Muhsin Başkanın vefatının üzerinden 1 yıla yakın bir zaman geçti. Ancak olayla ilgili kamuoyunu tatmin edecek bir açıklamayı ne BBP Genel Merkezi, ne Ulaştırma Bakanlığı, ne içişleri Bakanlığı ne de Başbakanlık yapmadı henüz. Üstelik kamuoyunu tatmin etmek bir yana sanki hiç kaza olmamış gibi davranmaya da devam ediyorlar.Olayla ilgili bir sürü şaibe ortada dururken, hükümet yetkililerinden en ufak bir gayretin görülmemesi sinirleri bozuyor.Ülkede bu kadar mesele varken BBP’nin de mahalle teşkilatlarıyla ulusal basında gündeme gelmesi işin cabası.

Gelelim Abdullah Ustaosmanoğlu Hocanın sözlerinde ki dikkat çekici kısımlara. Birincisi Muhsin Başkanın oraya giderken neden yalnız başına gittiği meselesi. Koskoca Genel Başkan hiç bir yere yalnız gitmezken neden Hocaefendinin yanına kendi kullandığı arabayla gidiyor. Daha da önemlisi  Mahmut Hoca efendiye bıraktığı vasiyeti. Son iki aydır kendisinin çok sıkıştırıldığını söyledikten sonra ölümünden sonrası ile ilgili istekte bulunuyor Başkan. Sanki iki ay içinde öleceğini biliyormuş gibi. Burada akla şöyle sorular geliyor; Rahmetli başkan böyle bir vasiyet bıraktığına göre bildiği bir şeyler vardı, öyle ise bu olay kaza olamaz. Peki Mahmut Hocaefendi ile bunu paylaşan Başkan, kendi GENEL MERKEZİ İLE PAYLAŞMADI MI ? Eğer paylaştı ise neden hala BBP Genel Merkezi bu olaya suikast demiyor da, Merhum liderimizin şehadetine kaza süreci deyip hükümetin ve devletin itibarını düşünmeye devam ediyor? Peki ya eğer paylaşmadıysa? Bu sorunun cevabı bence diğerlerinden daha vahim. Kendisine bir operasyon yapılacağını sezerek Hoca Efendiye defin işlemlerini vasiyet edecek kadar güvenen Yazıcıoğlu, kendi arkadaşlarına güvenmiyor muydu? Ya da bu bilgiyi kendi arkadaşlarından dahi gizlemesinin sebebi ne olabilir? Bu soruların cevabını öğrenmek yalnız bizim değil Türk Milletinin de vicdanını rahatlatacaktır....

Bu soruların muhatabı hem BBP Genel Merkezi hem de yıllardır Muhsin Başkan'la aynı davaya baş koymuş, aynı çileleri paylaşmış dava arkadaşlarıdır. Zira Rahmetlinin Şehadeti üzerinden günler geçtikçe yürekler soğumakta, BBP sessiz kaldıkça, kamuoyunun ilgisi ve desteği de azalmaktadır. Kaza ile ilgili yeni kurulacak komisyonun kazanın hemen ardından bulunamayan delilleri bu saatten sonra nasıl bulabileceği de meçhuldür."Bizi başkalarıyla karıştırmasınlar, biz Muhsin Yazıcıoğlu'nun arkadaşlarıyız" vecizesinin gereğini yapma zamanı bizce gelmiştir. Vesselam...

Yazarın Yazıları