Beykoz'daki kurucu ruhu ve AK Parti’yi anlattı

  • 1
  • 51265
Beykoz'daki kurucu ruhu ve AK Parti’yi anlattı
Beykoz'daki kurucu ruhu ve AK Parti’yi anlattı
Beykoz'daki kurucu ruhu ve AK Parti’yi anlattı
Beykoz'daki kurucu ruhu ve AK Parti’yi anlattı
Beykoz'daki kurucu ruhu ve AK Parti’yi anlattı
Beykoz'daki kurucu ruhu ve AK Parti’yi anlattı
Beykoz'daki kurucu ruhu ve AK Parti’yi anlattı
Beykoz'daki kurucu ruhu ve AK Parti’yi anlattı
Beykoz'daki kurucu ruhu ve AK Parti’yi anlattı
Beykoz'daki kurucu ruhu ve AK Parti’yi anlattı
Beykoz'daki kurucu ruhu ve AK Parti’yi anlattı
Beykoz'daki kurucu ruhu ve AK Parti’yi anlattı
Beykoz'daki kurucu ruhu ve AK Parti’yi anlattı

İlk kez iktidar olduğu 3 Kasım 2002 Genel Seçimleri'nde Beykoz İlçe Başkanlığı görevini üstlenen Salim Kararmaz, kurucu ruhu ve AK Parti’yi anlattı.

-"Bir adım geri gidiyor ve Genel Başkan oluyor"

-"Sonuçta vefa gördük mü, görmedik mi? Tartışılır"

-"Yolunu değiştirmiş gitmiş, bir daha beraber yürümeyiz"

-"Makamları terk edin, insan kendisini bilir"

-"Beyefendiyi dinlemeden geri döndüler, vefa gösterin!"

-"İhale için bu partiye gelmeyin ne olur!"

-"İlçe başkanımızın yaptığı hata direk Tayyip Beyi hedef alıyor"

-"Çelikbilek aday olmadı, biz aday yaptık"

Dr. Ahmet Hulusi Batu'nun Kurucu İlçe Başkanlığı sırasında kurucular kurulunda yer alan İş Adamı Salim Kararmaz, Batu'nun Milletvekili Adayı olmasıyla birlikte boşalan İlçe Başkanlığı koltuğunu sorumluluk alarak üstlenmişti.

Kararmaz, aradan geçen 15 yıl sonrasında AK Parti üzerindeki değişimi ve değişimin nasıl yapılmasıyla ilgili soruları 'kurucu ruh' adına cevapladı.

Partinin günümüzdeki yapılanmasına dair çarpıcı açıklamalarda bulunan eski İlçe Başkanı Salim Kararmaz, "Tayyip Beye vefa gösterin! Oraya geliyorsunuz, yeniden atılım, yeniden diriliş diye kongre yapıyorsunuz, başkanınızın size olan bire bir sıcak tavrını almaktan imtina ediyorsunuz" dedi.

-"Dost diyebileceğimiz çok fazla ülke yok"

Türkiye üzerinde oynanan oyunları herkesin bildiğini hatta sokaktaki vatandaşın dahi durumun farkında olduğu görüşünü savunan Kararmaz, açıklamalarına, "Üst akıl, Amerika, İngiltere gibi bir sürü şey söylüyoruz. Bunların içerisinde de tek aşına bir tek Türkiye görüyoruz. Dost diyebileceğimiz çok fazla ülke yok. Buna rağmen Müslüman aleminin alt yapısında olan insanlar, tamamen Türkiye sevdalısıdır. Bizde bu sevdalıları değerlendirmek için çaba sarf ediyoruz. İşte buna Osmanlı diyebiliriz, eski Osmanlı, yeni versiyon Osmanlı gibi yakıştırmalar yapılabilir" cümleleriyle başladı.

-"...'hayır, biz dünya ölçeğinde bir ülke olmalıyız' diyoruz"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın gösterdiği dünya ölçeğinde bir ülke olmak hedefi çerçevesinde hareket etmenin daha sağlıklı olacağını ifade eden Salim Kararmaz, "Dünyada olanların dışında kalmayıp, bir fiil için dünyayı yönetenlere Müslüman aleminin, sömürülmüş bir Afrika'nın dünya ölçeğinde sözcülüğü yapmak gibi bir hedefimiz var. Bu hedef doğrultusunda siyaset geliştiriliyor. 15 Temmuz'a kadar belki ufak tefek şeyler geliştiriliyordu. O geceden sonra görülmüştür ki, 'hayır, biz dünya ölçeğinde bir ülke olmalıyız' diyoruz. Bu hedefleri koyduktan sonra partimizin hedeflerini aynı doğrultuya çekmek gerekiyor. Belki bu son yapılan referandumdan sonra yapılanlar bana göre bunun bir adımıdır" ifadelerini kullandı.

-"Liderimiz meydanlara çıkın diyor, üç saat sonra işi bitiriyoruz"

FETÖ tarafından 15 Temmuz gecesi yapılan teşebbüsü, egemen güçlerin Türkiye'yi işgal girişimi olarak nitelendiren ve birçok yapılanmanın bu süreçte kullanıldığına dikkati çeken Kararmaz, "Bunun için FETÖ, CIA, içimizdeki bir takım hainleri kullanmışlardır. Her türlü operasyonu gerçekleştirmek için kim varsa kullanmışlardır. Bir arkadaşın sözü vardı. 'Biz İslamcılık diyerek acaba gavura hizmet mi ediyoruz' derdi. İnsanlar şöyleyiz, buyuz diyerek birilerinin değirmenine su taşıdılar. 15 Temmuz bunun en adi tezahüründen birisidir. Sizde biliyorsunuz Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nde o gece beraberdik. Bu ne insanlığa, ne de vatanseverliğe uyan hareketler değildi. Bunu yaptılar. Bu hareket kesinlikle istila hareketiydi. Şükür başaramadılar. Bir hareket başlıyor buna hainlik vs başka bir şey denir. 21.00 sularında başlıyor, sabaha karşı bitiyor. Böyle bir kuşatma hareketi yok. Gece yarısı liderimiz meydanlara çıkın diyor ve üç saat sonra bu işi bitiriyoruz. Ertesi gün ben işime gittiğimi hatırlıyorum" şeklinde konuştu.

Türkiye'nin koruma altında olan bir ülke olduğunu ve bu korumaya layık olunduğunun her noktada ispat edilmesi gerektiğinin altını çizen Kararmaz, "Hiçbir zaman biz partimiz içinde tatlı su AK Partili olmayacağız" söylemini kullandı.

-"Erbakan ile istikrar sağlandı, birilerinin hoşuna gitmedi"

Türk milletinin bir liderin etrafında toplanmayı amaç edinen bir idareyi her zaman kabullendiğine işaret eden AK Parti Beykoz eski İlçe Başkanı Salim Kararmaz, "1923'te Atatürk vardı, peşinden İnönü, Menderes takip etti. Sonrasında bir ihtilal oldu, Demirel geldi. Ondan sonra liderlik noktasında bir sıkışmaya şahit olduk. 1974 ile 1983 arasında bir ihtilal oldu. Koalisyonlar dönemine denk geldik. 1983 yılında Özal iktidar oldu ve yine istikrar başladı. 1989'da yine sıkıntı olmaya başladı. Özal'ı sıkıştırmaya başladılar. Bir sürü akla hayale gelmedik oyunlar, senaryolar... 1990'ların çalkantılı döneminde 8-9 aylık dönemde Profesör Erbakan ile bir istikrar sağlandı. Bu yine birilerinin hoşuna gitmedi. Yıl da 62 milyar dolarlık gelirlerini alamaz oldular. Zaten 28 Şubat süreci yaşandı. Yine koalisyonlar geldi. Bu çalkantılı dönemde yine Dr. Bahçeli iki noktada çok hayati kararlar aldı. O zamanda seçim kararı alması önemli oldu. Sonrasında da Cumhurbaşkanlığı referandumuna destek verdi" şeklinde devam ederek şunları söyledi:

"Bu çalkantılı dönemde 14 Ağustos 2001'de AK Parti kuruldu. Hemen teşkilatlandı, bir lider vardı, hazırdı. Parti gelişti, Kasım 2002'de benim Başkanlık yaptığım süreçte biz seçimleri yüzde 34 ile kazandık. AK Parti o dönem ülkede yaşanan siyasi gelişmelerle mecliste çoğunluğu elde etti."

-"Siyasi ortamın değişmesi düşüncesiyle uğraşmamam gerekir"

Türkiye'nin 2012 yılından sonra kendi başına ayakta durabileceğini dış güçlerin gördüğü söyleminde bulunan iş adamı Kararmaz, "Ülke, yılda 242 milyar GSMH'den bugün geldiği noktada bir triyona yakın gelire ulaştı. Bu yönetim tarzı ekonomik açıdan ve siyasi açıdan birçok saldırılara maruz kaldı. Bunları da tek tek geçerek 2012'ye geldi. neden 2012 diyorum. Çünkü 2012'de Türkiye'nin ayakları üzerinde duracağı dış güçler tarafından hissedildi. Bizim MİT Başkanımıza bir hareket geliştirildi. Sonrasında gezi olaylarıyla beraber bir sürü şey yaşandı. Türkiye'nin ekonomik verileri her seferinde daha iyiye gitti. Şu anda onun tecrübelerinden yararlanarak liderimiz, Türkiye'yi bir yerden bir yere ulaştırmak istiyorsak, bu sistem yerin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi modelinin daha faydalı olacağı konusunda anlaşıldı. Bence doğru bir sistemdir. Bu istikrar getiriyor. Bize lazım olan, Türkiye'nin ilerlemesine lazım olan şey de istikrardır. Benim iş adamı, öğretmen, profesör olarak yarınlarımdan emin olmam lazımdır. Yarın siyasi ortamın birden değişmesi gibi bir düşünceyle uğraşmamam gerekir" diye konuşarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu sebeplerden ötürü Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin getirilmesinde başrol oynadığını söyledi.

AK Parti'de basına yansıdığı kadar büyük bir dejenerasyonun olmadığı inancına sahip olduğunu kaydeden Kararmaz, AK Parti genel manada bir yorgunluk olduğunu, bu yorgunluğun insanları yıprattığına şahit olduğuna değindi.

Kararmaz açıklamalarını şöyle sürdürdü:

-"Bir adım geri gidiyor ve Genel Başkan oluyor"

"Onları belli bir çalışma şeklinden uzaklaştırıyor. Ama bu tamamen dejenerasyonu gösteriyor değil. Neden değil şunun için, bir Cumhurbaşkanı görev yapıyor. Türkiye'de ilk defa seçimle gelen bir Cumhurbaşkanı, sorunsuz bir Cumhurbaşkanı, yaptıklarıyla ilgili soruşturma geçirmeyen bir Cumhurbaşkanı bu pozisyonundan bir adım geri gidiyor ve partinin başına geçiyor."

-"Sonuçta vefa gördük mü, görmedik mi? Tartışılır"

"Şöyle bir şeyi teşkilat mensubu arkadaşlarımızın bilmesi gerekiyor. Bizde metal yorgunluğu var evet, bu metal yorgunluğunu gidermek için Cumhurbaşkanımız partinin başına geliyor. Olmaması gereken, Cumhurbaşkanımızın tekrar partinin başına dönme gereği duymamasıydı. Buna ihtiyaç duyduğuna göre bir şey vardır. Biz partide görevli birisiysek, buna göre davranmak zorundayız. Cumhurbaşkanımız bu riski alıp partinin başına gelmiş, metal yorgunluğu var dediği teşkilata sırtını dayıyor. Kendi bir takım düzenlemeleriyle her noktada yukarıdan aşağıya seviyeyi arttırmak için çalışıyor. Parti teşkilatları da buna göre çalışmalıdır. Ne diyor Cumhurbaşkanı? 'Gurur, kibir yapamayız. Mütevazi olmamız gerekiyor. Vefakar olmamız gerekiyor.' Bize ilçe başkanı olduğum zaman üç şey tavsiye etti. Birincisi sıkıntılı işlere girmeyin. İkincisi mütevazi olun, vefakar olun. Biz o düşüncelerle yürüdük. Sonuçta vefa gördük mü, görmedik mi? Tartışılır."

-"Yolunu değiştirmiş gitmiş, bir daha beraber yürümeyiz"

"Siyaset, dünkü siyaset değil artık biz 50 artı 1 peşindeyiz. Kendimizi buna göre motive etmek durumundayız. Biz hiçbir zaman yapamadım, olmadı veya topu bir başkalarına atamayız. Her zaman gol atmak zorundayız. Metal yorgunluğuyla birlikte bizim teşkilatlarımızda maalesef bir vefa yorgunluğu da var. Tayyip Bey bunu İstanbul danışma meclisinde çok net bir şekilde anlattı. Vefasızlık yapamayız. Bizim kolumuza giren insanlarla biz beraber yürürüz. Yolunu değiştirmiş gitmiş onunla da bir daha beraber yürümeyiz. Bizler yolumuzu değiştirmedik. Bu partiye yüreğini gönlünü, her şeyini vermiş insanlara karşı da vefasız olmamamız lazım. Oluyorsak o makamı işgal etmememiz lazım. Her hangi bir makam olabilir bu. Kesinlikle yapmamamız lazım, istişareyi güçlendirmemiz lazım."

-"Makamları terk edin, insan kendisini bilir"

"Bizim kaybedecek tek bir ferdimiz yok. AK Parti üyesi 14 milyon insan var. Nasıl davranılması gerektiğini bilmiyorsan o makamı terk edeceksin. Beykoz'da 40 bin üyesi var. Bu 80 bin demektir ve 80 bin üyeye ulaşacaksınız, onlarla konuşacaksınız, değeceksiniz. Bunu yapabilecek ilkeleriniz, erdeminiz yoksa o makamları terk edin, insan kendisini bilir."

-"Beyefendiyi dinlemeden geri döndüler, vefa gösterin!"

"Biz geçmişte bu partini içerisinde çalıştık. Başarılı olduk olmadık. Ben başarılı olduğumuza inanıyorum. O ilk kurucu arkadaşlar, hiçbir şey beklemeden çalışıyordu. Sonrakilerin durumlarını herkes biliyor. Onları tartışmak bile istemiyorum. Bunlar unutuldu, unutulmaması gerektiğini düşünüyorum. İki ayda bir telefon edip, "Başkanım nasılsın?" diyebilirsiniz. Bu zor bir şey değil. Danışma meclisine gitmek için bir teklif aldım. Başımdan geçtiği için anlatacağım. Gittik danışma meclisinin olacağı yere gittik, Beykoz'daki arkadaşların bir çoğu bina önünde fotoğraf çektirdiler. Ondan sonra içeri girdik. Tayyip Bey en son konuşmak için çıktığında Beykoz'dan gelen iki otobüsün bir tanesi Tayyip Bey'i dinlemeden geri döndü. Ben vefa derken bunu kastediyorum. Tayyip Beye vefa gösterin! Oraya geliyorsunuz, yeniden atılım, yeniden diriliş diye kongre yapıyorsunuz, başkanınızın siz olan bire bir sıcak tavrını almaktan imtina ediyorsunuz. Bir iki saatini başkanını dinleyerek zaman veremiyorsanız, bu partiye zamanınızı veremiyorsanız, onun ilkeleri ve idealleri etrafında toplanamıyorsunuz demektir. Lütfen aklınızı başınıza devşirin."

-"AK Parti kurulana kadar olan partilerden çok daha farklıyız"

"Yeni yapılanmada gelen arkadaşların temsil kabiliyetlerinin olması lazım. Siz AK Partiyi temsil ediyorsunuz. Bizim ana davamız partimiz olmalı, Tayyip Bey'in söylediği netti. "Bizim davamız var, başkalarının davası yok. Biz farklıyız. AK Parti kurulana kadar olan partilerden çok daha farklıyız" bir şey daha söyledi, "Biz koltuklardan güç alan değil, o koltuklara güç veren kişileriz" demişti. Donanımının olması, birebir ilişkilerinin sağlam olması lazım. Giyimi kuşamı, saçıyla başıyla, her haliyle AK partinin yönetim kadrosuna kendisini oturtabilmesi lazım. Bu işi yapabilirim diyorsa buyursun yapsın, yapamam diyorsa kenarda dursun. Ben imam hatip mezunuyum. Kendimle konuşmaya başladım. İmamlık yapabilir misin diye sordum. Baktım ki hayır yapamam, kendimi imamlık makamına layık göremedim. Yolumu değiştirdim üniversiteye gittim. Arkadaşların kendilerine bu partiye layık mıyım sorularını sorması lazım. Eğer sen o mevki ye layıksan, Meclis üyeliği, belediye başkanlığı, milletvekilliği senin arkandan gelir. Davan olduğun için, ideallerin, ilkelerin olduğu için çalışacaksın. Biz zamanında bunun için çalıştık."

-"İhale için bu partiye gelmeyin ne olur!"

“‘Yolsuzluk yapanı kenara koyarız’ diyorsa başkanımız bunun arkası adalette gider, polisiye tedbirlerde gider. ‘Kenara koyarız’ diyorsa o yine çalmasına çırpmasına devam eder mi diyor? Her yerde bu tip şeyler maalesef oluyor. Yine de ilkeliyseniz, makam için söylemiyorum. Davanız partiniz ise para, ihale bunların olmaması lazım. İhale için bu partiye geliyorsanız, gelmeyin.”

-"İlçe başkanımızın yaptığı hata direk Tayyip Beyi hedef alıyor"

"Yeni bir siyaset ortamı var. Bunların hazırlıkları yapılıyor. 2019 seçimleri bizim için çok önemli, 50+1'i almalıyız. Bu noktada kaybedecek tek bir oyumuz yok. Siyaseti çok iyi bilen bir liderimiz var. Tayyip Bey bir insanın niçin adım attığını biliyordur. Beyinlerinin arkasında bir şey gizleyen arkadaşlarımız varsa, yönetime talip olmasınlar. Partili olsunlar, çalışsınlar ama yönetmesinler. Tayyip Bey'den sonra il Başkanımız, il başkanımızdan sonra ilçe başkanımız geliyor. İlçe başkanımızın yaptığı her hangi bir hata direk Tayyip Beyi hedef alıyor. Bunun bilinciyle bu görevlere talip olsunlar. Sağlam duracaklarsa bu işlere talip olsunlar."

-"Çelikbilek aday olmadı, biz aday yaptık"

"Bakın size çarpıcı bir şey anlatayım. Yücel Çelikbilek, 2009 yılında seçildiğinde aday adayı olmadı. Biz o zaman parti yönetimindeydik. Bizim o arkadaşa hayır temayül yoklamasında biz bu arkadaşı istiyoruz dedik. Hepimiz dedik. Yüzde 80 Yücel Çelikbilek olsun için temayül yoklaması yaptık. Oradan çıktı, Ankara'ya gitti. Kendisine görev tevdi edildi. Demek ki bu parti bilinçli iş yapıyor. Partiden bu bilinci aldılar mı almadılar mı onu bilmiyorum. Önümüzde kongremiz var. Eski arkadaş devam edebilir, yeni yönetim olabilir, yeni bir isim gelebilir. Tek tek tetkik etsinler ve öyle oy versinler."

Dost Beykoz / Kader Gür

Her şey, vakti saatinde değerlenir.
Önceki Her şey, vakti saatinde değerlenir.
Beykoz’un Sözlü Tarihi kitabının 3.'sü raflarda yerini aldı
Sonraki Beykoz’un Sözlü Tarihi kitabının 3.'sü raflarda yerini aldı