Melih PERÇİN
  • 19/11/2016 Son günceleme: 19/11/2016 21:53
  • 17.797

Türkiye’nin 1877’deki ilk meclis tecrübesinden bugüne kadar takip ettiği sistem Parlamenter Sistemdir.

Parlamenter sistemin uygulanmasında 139 yıllık bir tecrübemiz söz konusu… Açılan ilk parlamentomuz Meclis-i Ayan ve Meclis-i Mebusan olmak üzere iki meclisten meydan gelmekteydi.

Meclis-Ayan; üyeleri padişah tarafından hayat boyu olmak üzere seçilirken, Meclis-i Mebusan’ın üyeleri; halk tarafından dört yıllığına seçilmekte idi. Osmanlı Döneminde Altı dönem devam eden bu meclislerin kaderi hep kapatılmak olmuştu. 

1920 yılında Ankara’da toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisi ise; yürütme, yasama ve yargı erklerini bünyesinde toplamaktaydı. 1924 Anayasası, 1961 Anayasası ve son olarak da 1982 Anayasası ile ülkemiz bu güne kadar yönetilmiştir. Her dönemde Anayasa’nın birçok maddesi kaldırılmış, değiştirilmiş veya ilaveler yapılmıştır. 

Günümüze gelecek olursak herkes Anayasa’dan şikayetçi…

Mesela, iktidardaki AK Parti Anayasanın hangi maddesinden memnun değildir ?...

Bilebildiğim kadarı ile değiştirmek istedikleri her maddeyi değiştirdiler. Ne hikmetse herkesin şikayetçi olduğu kendi geldikleri misyonunda uzun yıllar gündeminden düşürmedikleri, Milli Güvenlik Kurulu, YÖK, Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Barajı gibi çok tartıştıkları konulara hiç dokunmadılar.

2007 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşanan krizin aşılması için yapılan referandum ise, Cumhurbaşkanlığı’nın seçim usulünün değiştirilmesi olmuştur. Meclis seçecekken artık halkın oyuyla göreve gelme usulü değiştirilmiştir. Cumhurbaşkanı’nın görev ve yetkileri aynı şekilde muhafaza edilmiştir. Bilgi kirliliği ne yazık ki bu konuda da insanımızın kafalarını karıştırmaktadır. Cumhurbaşkanı’nın görev ve yetkileri, çalışma usulü değiştirilmemişken sadece seçilme usulü değiştirilmiştir. 

Aslında o zaman bizler neyi tartışıyoruz?

Bütün mesele arada kalmış bulunan BAŞBAKANLIĞI ortadan kaldırmak…

Son iki Cumhurbaşkanımız AK Parti Kurucuları olup, partiyi iktidara taşıyıp Başbakan olmuş kişiler…

İktidar ile Cumhurbaşkanı arasında çıkan ihtilaflar sona ermeli deniliyor.

Son iki Cumhurbaşkanımızın iptal ettiği yasa sayısı belli. Sayın Abdullah Gül’ün Şike Yasası dışında iptal edilen yasa yok…

Evet, o günden bugüne Cumhurbaşkanı olan sayın Abdullah Gül ile sayın Recep Tayyip Erdoğan, iktidarın her yasasını onayladılar…

O zaman 14 yıldır tıkır tıkır işleyen bu sistemde sorun olan ne?...

Meclis, Başbakan ve Cumhurbaşkanı üçlüsü içinde ortada yer alan Başbakan mı?... 

Başkanlık sistemi ABD dışında bugüne kadar hiçbir ülkede başarılı olamamıştır.

ABD’nin başarısı ise, tarihi bir Demokrasi Kültürüne ve Yurttaşlık bilincine sahip olmasında yatmakta. Bu iki unsura ilaveten, ülkenin Gelir Dağılımının çok yüksek olmasını ve en önemli olanı ise ülkede Federal bir sistemin hâkim olmasını gösterebiliriz.

Sistemi ayakta tutan daha doğrusu, işlemesini sağlayan otoriterleşmeye karşı Eyaletler denge denetimi yapmaktadır. Başkanlık Sistemi ABD’de Federasyonlarla işleyen bir sistemdir. 

Yine ABD’de katı bir güçler ayırımı söz konusudur. Başkan hiçbir şart altında meclisi kontrol edemez veya fesh edememektedir.

Denge ve Denetim ise;  Başkan neredeyse tüm kararlarını ve atamalarını meclis denetimine onayına sunmak zorundadır.

Güçlü Yasama söz konusudur. Meclis üyeleri 2 yılda bir dar bölge sistemiyle yenilenmektedir. Başkan parti yönetiminde hiçbir surette yer almamakta ve partinin kontrolünde söz sahibi değildir.

Bir diğer önemli iki unsur ise, Özgür Medya ve Bağımsız Yargı’dır. Başkan federal yargıçlar hariç yargıda herhangi bir atama yapamamaktadır. Medya ise tam bir koruma altındadır.

Bunların hiç birisi olamayacağını görenler ya da bu kadar denge denetimin işlerine gelmeyeceğini görenler, bu yüzden sakın Türk Usulü Başkanlık istiyoruz demesinler !...

Başkanlık sistemi ABD dışında hiçbir ülkede başarılı olamamıştır.

Mesela ABD’nin yanı başındaki ülke olan Meksika ABD’deki sistemi aynen kabul ettiği halde ülkede şuanda Otoriter bir sistem söz konusu…

Sebebi gayet açık…

Eyalet Sisteminiz yoksa ve Demokrasi Kültürüne, Yüksek bir Gelir Dağılımına sahip değilseniz bu sistemi uygulayamazsınız…

Dünyada Demokrasi ile yönetilen ülkeler arasında ilk 20 ülke arasında Başkanlık Sistemi ile yönetilen ABD dışında tek bir ülke bulunmamaktadır.

ABD’nin en tehlikeli ihraç ürünü belki de Başkanlık Sistemi… Bu ülke sistemini uygulamaya çalışan yaklaşık 30 ülke siyasi bunalımda. Anayasal Çöküş yaşamaktalar…

Gerçekten de Başkanlık Sisteminin başarısı Eyalet Sisteminden geçmektedir.

Türkiye ise Üniter bir devlet.

Başkanlık sistemi Eyaletlerle ayakta durduğuna göre neden 139 senelik parlamento tecrübesinden vazgeçilerek Başkanlık Sistemi’ne geçilmek isteniyor.

Küresel Güç odaklarının bölgede güçsüz parçalanmış bir Türkiye istemleri gayet normal iken, ülkenin iktidarının ve üç numaralı muhalefet partisinin bu sistemi istemeleri ise çok tuhaf değil mi?...   

Bir diğer akla gelen soru da şu alsında.  AK Parti’nin meselesi sadece milletvekili sayısı ise, HDP ile bu süreci rahatlıkla yürütebileceği halde neden milliyetçi tabana ihtiyaç duyduğu sorusu da çok önemli...

AK Parti, MHP’nin desteğini aldıktan sonra, sırada meclis dışındaki partileri bu birlikteliğe ilave edilmesi için çalışmalar yapacağı ufukta gözükmekte…

Çünkü AK Parti’nin kurmayları, bu sistemin Eyaletler üzerinden yürütüleceğini çok iyi bilmektedir. Kendisine günün birinde hesap sorulma ihtimaline karşı işte MHP de vardı diye tepkiyi yok etmek için önlemler almaktadır.

Halka gidilme meselesi ise Milleti de bu vebale ortak edilmesi işlemi olarak görülmelidir. Basının baskı altında olduğu bir ülkede vatandaşın bilgi alma hakkı elinden alındığı için referandumda vereceği karar da uzun yıllar tartışılacaktır. Sağlıklı karar veremeyecektir. Çünkü bu millet 1982 yılında % 92 oyla Kenan Evren’i Cumhurbaşkanı seçmiş ve 82 Anayasa’sını da kabul etmiş bir millettir. Sonrası ise bildiğimiz tartıştığımız konular… 

Güç odaklarınca planlı bir şekilde bilgi kirliliği ile zihinlerin kontrol alındığı günümüz Türkiye’sinde elbette istenen sonuç alınabilecektir.

Bunun bir tek istisnası var.

Bu Millete Ferman Olmaz diyerek Küresel Güçlerin oyununu bozacak olan yiğit seslerde….

Zor ama yinede ümitsiz değilim…

Selam ve Dua ile… 

 

Yazarın Yazıları