Bilgehan Murat MİNİÇ
  • 12/08/2015 Son günceleme: 12/08/2015 14:16
  • 20.170

Bugün 29 Şubat. Dün yaşanan fırtınadan, çatılarda ve tepelerde birikmiş kar yığınları da olmasa neredeyse hiç bir eser kalmamış gibi.

Güneş sabahın erken saatlerinden itibaren öyle bir nüfuz etti ki odalarımıza, baharı yeniden hissediverdik. Daha bir kaç gün evvel, göz açtırmayan tipiyi, sesimizi kısan, soluğumuzu kesen rüzgârları da unutuverdik.

Oysa ne sert esmişti rüzgârlar 28 Şubat'ta. Bir çoğumuz aman üşütürüz korkusuyla evimizden dışarı bile çıkamamıştık. Kardan tipiden yollar kapanırken, hiçbirimiz bu milletin yollarını kim açacak, ya birisi hastalanırsa fenalaşırsa nasıl hastaneye yetiştireceğiz, bir cenazemiz olsa nasıl defnedeceğiz diye düşünmemiştik. Ama herşeye, herkese rağmen, kara, soğuğa, sert rüzgârlara aldırmayan, bizden başka bu işleri yapacak olan yok mu demeden yolları açan birileri de vardı 28 Şubat'ta...

Siz bakmayın bu gün sırtlarında Amerikan pazarından aldıkları pahalı paltoları, üstlerinde Avrupa Birliği ürünü atkıları, şapkaları olanların rüzgâra soğuğa rağmen sokaklarda arz-ı endam ettiklerine. Rüzgârın yönü tersine dönsün de bir, o zaman göreceğiz onları. Dün 28 Şubat'ta yalın ayak, üstte yok başta yok meydanlara çıkan Anadolu çocukları gibi dik durabilecekler mi göreceğiz? Onlar bu toprağın rüzgârlarına alışıktılar, bu toprağın çocuklarıydılar, ne kasırgalar tufanlar görmüşlerdi Eylülleri yaşamışlardı. Bugünküler gibi sıcak evlerde, villalarda oturmamışlardı ki hiç. Betonun soğuğuna alışıktılar. Onun için başları dağ gibi dik, alınları aktı. Öylece Hakk'a yürüdü en başlarında ki...

28 Şubat'ın üzerinden seneler geçti. Hangi kanalı açsanız, hangi gazeteyi okusanız Post-Modern darbe 28 Şubat günün konusu. O günlerde darbe şak-şakçılığı yapanlar, ordu göreve diye meydanlara inenler, bugün demokrasinin en kadim savunucuları olmuşlar. Perde arasından sokakları gözleyenler, sesleri kısılıp sus pus olanlarda millet iradesinin kahramanları...

Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür demişler doğrudur. O günleri hakikaten unutanlar ya da yaşı itibariyle hatırlamayanlar vardır elbet. Ama her vicdan sahibinde bulunması gereken haysiyet şunu gerektirir ki; herkesin başı önünde durduğu o günlerde dik duran, eğilmeyenler de vardı bu memlekette demelidir birileri.

Bugün belgeselleri yapılan programları izlediğimizde o gün millet iradesinden yana olduklarını korkusuzca beyan eden Hasan Celal Güzel'i, Besim Tibuk'u, darbeyi deşifre edip bedel ödeyen Bülent Orakoğlu'nu göremiyoruz. Hele o “Namlusunu millete çeviren tanka selam durmam” çıkışıyla yüreğini ortaya koyan, “Türkiye İran olmaz, ama bizde Suriye olmasına müsaade etmeyeceğiz” sözleriyle kirli oyunları deşifre ederek bugünkü kahramanların, hazır ola geçtiklerinin karşısına dikilen, “iki kilometreden tek kurşunla adam öldürüyorlar” tehditlerine “bizim çocuklarda iyi nişancıdır” diye cevap verebilecek cesarete sahip tek adam olan Muhsin Yazıcıoğlu'nun ismi hiçbir yerde geçmiyor nedense.

Birileri yalakalıklarını, birileri de korkaklıklarını gizlemek için gerçek kahramanları gizliyorlar galiba. Biz bunu daha önceleri de gördüğümüz için bir hatırlatalım dedik...

Vesselam...

Yazarın Yazıları