Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK

Üç tarafı deniz, dört tarafı HAİN olan ülke…

Ülkemizin güzelliklerini anlatırken önceleri, “..üç tarafı denizlerle çevrili..” diye başlıyorduk. Bu coğrafî konumumuz ve zengin maden yataklarımız nedeniyle, 1923’de Lozan hezimeti sürecinde sömürülen haklarımızı geri vermek istemeyen ŞER ittifaklar nedeniyle, yukarıdaki tanımlama maalesef çok değişti. Artık, “Üç tarafı denizlerle, dört tarafı düşmanlarla ve HAİNLERLE çevrili” şeklinde tanımlama zorunluluğu hâsıl oldu.

Hatta bu tanımlama bile yetersiz kalmaya başladı. Çünkü dış şer güçlere karşı, tüm ordumuzla ve emniyet güçlerimizle, her zaman teyakkuz halinde olduğumuz halde, dem ve damarlarımızın en kılcallarında konuşlanan hainleri maalesef fark edemedik. Nasıl fark edelim ki, “beyaz pirinç içinde beyaz taş, diş kırınca fark edildiği” gibi, içimizdeki Hâinler sinsice bizden gözüktükleri için maalesef fark edemedik. Bu beyaz taşlara (yani, bizden görünen hâinlere) olan aşırı HÜSN-Ü ZANNIMIZ nedeniyle de, bunları fark edip bizi ikaz edenlere de pek itibar etmedik. Böylece, "hırsız içerde olunca kapı kilit tutmaz" ata sözü uyarınca, tamamen gafil avlandık ve maalesef 2000 küsur GAZİ ve 250 şehit verdikten sonra aklımız başımıza geldi…

Binlerle şükürler olsun ki, âbidlerin, Salihlerin, masumların ve dünya çapından gelen milyonlarca hayır dualar hürmetine Yüce Rabbimizin İnâyeti imdadımıza yetişti. Bir önceki 15 Temmuz darbesine karşı, inayet-i ilahi örnekleri” başlıklı köşe yazımda 11 ilginç örnek arz etmiştim. 12. İnâyeti de Röportaj yaptığımız H. Rıfat Kaya hocadan, yani birinci ağızdan dinlediğim gibi bugün arz edeyim.

15 Temmuz Darbe teşebbüsü sırasında, Anadoluhisarı/Yenimahalle Göksu Peksimetçi Salih Ağa Camiine bir manga asker ile (içimizden!) hain bir BİNBAŞI geliyor. Merkezî sistemle SALÂ okunmasına bu hain binbaşı çok sinirleniyor ve cami kapısını kırmak için defalarca tekmeliyor. Kapıyı kıramayınca sağ tarafındaki elektrik panosunu kasatura ile açmaya uğraşıyor. Başaramayınca tüfek dipçikleriyle pano kapağını kırıp açıyor. Salâyı sürekli susturmak için şartelleri indirmek yerine, 4 gurup şartelin üçünü tamamen tahrip ediyor ve caminin tenvirat ışıkları sönüyor. Dördüncü şartelde de birçok dipçik darbe izi olduğu halde, bu şartel bozulmuyor ve salâ+ezan susturulamıyor. Binbaşı tehditler savurarak oradan uzaklaşıyor. Ezanların SUSTURULDUĞU darbelerden, ezanların SUSTURDUĞU bir darbeye bizleri kavuşturan Allaha, binlerce şükürler olsun… (Bu gazi şarteller, ibret için cami İmam hatibi H.Rifat Kaya tarafından muhafaza ediliyor.)

Bu menfur olay ilgililerce İHBAR kabul edilmeli ve gereken yapılmalıdır. Bu halkın paralarıyla ve alın terleriyle yapılan cami, nasıl bir îman (!) ile nasıl bir ihanet ile nasıl bir KİN ile tahtip edilebilir? Hesabı mutlaka sorulmalıdır.

Evet, bu İnâyet-i İlâhiler (umulmadık yerden gelen İlâhi yardımlar) nedeniyle, çok büyük bir tehlike atlatıldı.

Bakara Suresi 216. Ayet ile "…Belki kötü olduğunu zannettiğiniz şey sizin için hayır, hayırlı olduğunu zannettiğiniz şey de sizin için şer olabilir. (Çünkü) Allah (her şeyi en iyi) bilir. (Fakat) siz bilmezsiniz." Şeklinde bildirilen gerçek tahakkuk etti. ABD, İngiltere, Fransa, İtalya, İsrail vb. gibi tüm şer ittifakın, 40 seneden beri içimize yerleştirdikleri o sinsi HÂİNLERİ, çok kısa bir zamanda tasfiye etme imkânı doğdu. Yoksa bu hainleri kümelendikleri makamlardan temizlemek, 30-40 senede de mümkün olamazdı. Bu yönüyle de çok büyük bir hayır oldu…

Her şeye rağmen, tehlikeler geçtiğini zannederek, asla rehavete kapılmamalıyız. Çünkü “su uyur, düşman uyumaz” sırrınca ve en güzel konumda olan güzel ülkemizin düşmanları da çok olduğuna ve 2023’e kilitlendiklerine göre, içimizdeki başka hainleri de kullanılma teşebbüsleri olabilir endişesiyle her zaman teyakkuz halinde olmalıyız… 

A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER