A. Raif ÖZTÜRK
  • 05/01/2021 Son günceleme: 05/01/2021 09:51
  • 5.629

Üstelik de şu tüm dünyayı kasıp kavuran, acımasız Pandemi döneminde açtım…

Hem de ben öldükten sonra bile, kârlı ticaretine devam edecek şekilde garantili bir anlaşmayla açtım… “Nasıl mı oldu bu iş?..” ..derseniz, hemen arz edeyim:

06.12.2020 Tarihli “Kanada’dan, Cennet Bahçelerine” başlıklı köşe yazımı okuyan bahtiyar dostlarım hatırlayacaklardır ki; herhangi bir sadaka-i câriye işleyenlerin avantajları, diğer sadakalara benzemiyordu. Diğer sadakalar veya icrâatlara bire 10, bire 100, bazen de bire 700 misli sevaplar veriliyordu.

Sadaka-i câriye (yani; cami, Kur’ân kursu, yol, çeşme, köprü, hayırlı evlât, din ilmi tahsili veya Kur’ân okuyucusu yetiştirenler vs.) için ise o sadaka-i câriyeler, hizmet ettikleri süre içinde bunlara ilk sebep olanlara da aynı sevaplar verileceği müjdelenmiştir. Meselâ; hayırlı evlâtların hayırlı işler yaptıkları ve Kur’ân öğrenenlerin her Kur’ân okudukları ve başkalarına öğrettikleri sürece, bunlara ilk sebep olanlara da aynı sevaplar otomatikman verileceğine dâir, Peygamberî müjdeler vardır… (Müslim, İbn-i Mâce.)

O yazıda da arz ettiğim gibi; 5-6 seneden beri Kanada’da ikâmet eden bir mühendis arkadaşımla konuşurken, bir vesileyle onun Kur’ân okumasını bilmediğini, bundan çok ıstırap duyduğunu ve çok arzuladığı halde yaşı 50’ye geldiği ve oradaki imkânsızlıklar nedeniyle bu arzusuna kavuşamadığını belirtmişti.

Bendeniz de bir işadamı olduğum halde, Türkiye’mizin onlarca vilâyetlerinde, defalarca ve aynı günde (20-30 kişiye birden) ve sadece 10 derste, hâfıza teknikleriyle Kur’ân öğretme uzmanı olduğum için, o kişiye Kur’ân öğretmeye tâlip olmuştum.

Erhan adındaki o bahtiyar kardeşim, özel gayretleriyle 10 günde değil, 7. Günde Kur’ân okumaya başlamıştı. Aynı haftanın Cuma namazında Ottowa camiinde, Cuma namazı sonrası buluştuğu, kendisinden daha kıdemli olan iki Türk mühendis arkadaşlarıyla bu mutluluğunu ve sevincini paylaşmış. Bu kişiler de aynı susamışlık ve çaresizlik içinde olduklarından, benden bu yeni tekniklerle Kur’ân öğrenmeye tâlip olduklarını bildirmişlerdi. Erhan Bey artık öğrendiği Kur’ân sayfalarında kolaylıkla devam ettiği için, ona ayırdığım vaktimi, 12.12.2020’den sonra bu yeni kardeşlerime ayırmıştım.

Bu bahtiyar kardeşlerim de ciddi arzuları, kararlılıkları ve üstün zekâvetleri sebebiyle, 7-8 günde Kur’ân sayfalarından okumaya başladılar. Şu anda; hem okumayı hızlandırma çalışmaları ve hem de tecvid kurallarından en önemlilerini pekiştirme egzersizlerine devam ediyoruz, binlerce şükürler olsun.

Yani, bugünden itibaren Kanada’da, Erhan bey ile beraber, sadaka-i câriyeye vesile olacak 3 sâdık dostlarım ve kardeşlerim oldu, elhamdülüllâh.

  • Peki; yazı başlığındaki “Kanada’da üç adet mağaza nereden çıktı?” derseniz, nispeten anlaşıldığı halde, ben yine de arz edeyim:

3-4 Hafta önce orijinal Kur’an sayfasından Kur’an okumaya başlayan Erhan kardeşim, o gün çok heyecanlanmıştı ve duygulu bir ses tonuyla bana:

-“Hocam, şu anda; Kur’an okuduğuma gerçekten inanamıyorum... Rüyada gibiyim... Âdeta üzerimden ağır ve eziyet veren bir yük kalkmış gibi çok rahatladım... Huzûr ve mutluluk içindeyim... Sanki gerçekten Cennet bahçelerinde gibiyim. Fakat ben sizin hakkınızı nasıl ödeyeceğim?” ..demişti.

Bu itiraf, soru ve ısrar üzerine ben kendisine:

-Bak Erhan kardeşim. Aslında aynı soruyu, ben sana sormak istiyorum:

“Acaba ben senin hakkını nasıl ödeyeceğim?” Çünkü (yukarıdaki sadaka-i câriye müjdelerini anlatarak) ben şimdi bu sadaka-i câriye müjdesi sebebiyle, âdeta Kanada’ya bir mağaza açmış gibiyim. Mağazamın başına da seni tâyin ederek, senin sayende çok çok eksiğim olan sevap defterime, sevap ve hasene avantaj ve kârlar akmaya başladı bile. Bu Peygamberî bir müjdedir ve asla ihmal edilmez…” ..demiştim. (Müslim, İbn-i Mâce.)

İşte bu itibarla, bu gün de İnternetten online sistemiyle, 8000 Km. uzaklıktaki Kanada’da, yine iki mağaza daha açmış gibi mutlu ve sevinçliyim. Bu yeni mağazaların oradaki yetkilileri olan Sn. Süleyman Bey ve Sn. Mehmet Bey kardeşlerime de minnettar ve müteşekkirim. Müsterih olmaları için, eğer var ise tüm hakkımı da helâl ediyorum…

Kendilerini cân-u gönülden tebrik ederek, bu görevlerini asla ihmal etmemelerini, hatta Kanada gibi şu anda bâkir fakat (müşterisi çok olması bakımından) münbit bir zeminde, kendilerinin de aynı kolay ve ileri tekniklerle, diğer muhtaç gönüllere, Kur’ân okumayı öğretmelerini istirham ediyorum. Allah cc kendilerinden ebeden râzı olsun. ÂMÎN…

NOT:

“Kanada’dan Cennet Bahçelerine” başlıklı yazımı okuma fırsatı bulamayan dostlar, bu linki tıklayarak okuyabilirler. TIKLA OKU

 

 

Yazarın Yazıları