Bizim tatlı su aydınları Gezi’nin birinci yıldönümünde (!) akıllara zarar bir çağrı yaparak milleti sokağa dökmeye çalıştı. E tutmadı tabi.
Diktatörlükle yönetilen ülkelerde böyle salakça çağrılar yapamazsınız. Ama bizim memleketin aydınları bunu bile ayırt edemeyecek kadar sığdır!
Yıldönümü kutlamaya bayılırız ya! Şimdi her sene Gezi Parkı’nın yıldönümünde bir umutla kışkırtmaya çalışır, yakar-yıkar, birkaç vitrin indirip mağazaları yağmalarız!
Bunların yıldönümü maalesef böyle…
Bu ülkede hiç kutlanmayan ama bayram ilan edilmesi gereken yıldönümleri vardır oysaki! Ama çoğu bilmez!
Mesela 16 Haziran.
16 Haziran bayram ilan edilmesi gereken çok önemli bir yıldönümüdür.
İlk olarak 622 yılında Hz. Peygamber’in (SAV) emriyle Müezzinlerin Piri Bilal-i Habeşi (ra) tarafından okunan ezan dünya üzerinde çağlar boyunca Arapça okundu ve kıyamete kadar da inşallah böyle devam edecek.
16 Haziran 1950 tarihi bu yüzden çok önemlidir.
Zira 18 yıl süren büyük bir zulüm tam da o tarihte son buldu.
Milyonlarca insan bulundukları yerlere çökerek gözyaşları içinde dua etti, şükür secdelerine kapandı o tarihte.
Ahırlarda, samanlıklarda ışık sızmasın diye çadır bezlerinin altında, ormanlarda mağaraların içinde gizlenerek Allah’ın kelamını okumaya çalışanların çektiği 18 yıllık baskı ve zulmünsona erdiği tarihtir 16 Haziran.
Allahu Ekber nidalarının, Ezana Hz .Peygamber’in emriyle Bilal-i Habeşi (ra) tarafından eklenen Es-salâtü Hayru’n Minennevm cümlelerinin 18 yıl süren suskunluğunun sona erdiği tarihtir 16 Haziran.
16 Haziran 1950 Kâbe’deki putların yıkılışı kadar önemli bir tarihtir Türkiye için.
22 Ocak 1932 tarihinde Yerebatan Camii’nde Hafız Yaşar Okur tarafından Kur’an-ıKerim Türkçe okundu. Bu tarihten 8 gün sonra ise ilk Türkçe ezan denemesi Hafız Rifat Bey tarafından Fatih Camii’nde okundu.
Bu denemelerin ardından 3 Şubat 1932 tarihine denk gelen Kadir Gecesi’nde Ayasofya Camii’nde Türkçe Kur’an, tekbir ve kamet okundu. Ve nihayet 18 Temmuz 1932 tarihindeDiyanet İşleri Riyaseti ezanın Türkçe okunmasına karar verdi ve ülkenin her yerindeki Evkafmüdürlüklerine Türkçe ezan metni gönderildi.
4 Şubat 1933 tarihinde ise ülke genelindeki tüm Müftülüklere kesin bir dille ezanın Türkçeokunacağı, buna uymayanların ise kati ve şedid bir şekilde cezalandırılacağı bir tamimle bildirildi.
Bu tamimden sonra ülkede büyük bir av başladı. Cadı avından bahseden müptezeller 18 yılboyunca bu ülkede Arapça Kur’an okuyanlara karşı nasıl bir av yapıldığını açsınlar okusunlar!Kur’an-ı Kerim’lerin nasıl yakıldığını, camilerin nasıl ahıra çevrildiğini, yakılıp-yıkıldığını okusunlar!
18 yıl boyunca Müslüman Türkler Kur’an-ı Kerim’i Arapça okuduğu için dışlandı, dayak yedi, hapse atılıp işkenceye uğradı!
Hem de Türkiye’de, öz vatanında!
Ve çoğumuz bu tarihin farkında bile değiliz!
Zulüm 1453’te başladı diyen şerefsizlere:
Bu ülkede asıl zulüm 22 Ocak 1932’de başladı ve astığınız Adnan Menderes’in vesile olmasıyla 16 Haziran 1950’de sona erdi!
Ruhu şad olsun…
Vesselam!
