Çetin ÜNLÜ
  • 01/01/1970 Son günceleme: 23/08/2014 00:11
  • 5.957

Önceki seçimlerde olduğu gibi Cumhurbaşkanlığı seçiminde de bir kez daha yenilgi alan CHP de “suç kimde?” oynanmaya başlandı.

Takım oyunlarında her yenilgiden sonra sıkça oynanan bir oyundur.

Kimse uygulanan sistem üzerinden değerlendirme yapmak istemez. Ve herkes kendi dışında bir suçlu arayışına girer.

Kurulduğu günden bu yana askeri ve bürokratik vesayetin gölgesinde siyaset yapan, daha doğrusu statüko’nun partisi olarak görev yapan CHP, kimi dönemlerde sosyal demokrat bir parti gibi davranmaya çalışsa da, Baykal’ın yerine Kılıçdaroğlu’nun getirilmesi türünden operasyonlarda olduğu gibi hep aslına döndürüldü.

Bugün yaşanan olaylara baktığımızda, yalnızca genel başkanı değiştirmeye yönelik bir tartışma ve bu tartışmaların gölgesinde bir kurultay yapılacak.

Görünürde adaylığını açıklayan tek kişi Yalova Milletvekili ve eski Grup Başkan Vekili Muharrem İnce.

Bu arada Emine Ülker Tarhan ve Barolar Birliği başkanı Metin Feyzioğlu’nu da bu yarışın içine çekmeye çalışanlar da yok değil.

Anlaşılan o ki, Sarıgül tayfası Kılıçdaroğlu’ndan gerekli tavizi kopardılar ve desteklerini açıkladılar. Deniz Baykal ve efsane genel sekreter Önder Sav’ın nasıl bir tavır alacağı da merak konusu.

Bütün bu adayları bir kenara koyup, geçtiğimiz kurultaya dönecek olursak; O dönemlerde

“Değişimin gücü”, “yeni CHP” sloganları parti tabanında heyecan yaratmıştı.

Eline tutuşturulan dosyalarla muhalefet yapan, kibar, sakin güç Kılıçdaroğlu; yeni bir umut olarak vesayet güçler tarafından topluma servis edilmişti.

Ancak “adı mülayim, kendi sert olsa ne yazar” misali; oynamaya çalıştığı sert adam! Rolünün altında ezilen Kılıçdaroğlu, giderek tek kozu “Erdoğan karşıtlığı” üzerinden muhalefet yapan, çoğu zaman da replikleri unutan bir figürana dönüştü. İşin ilginç ve kötü yanı, süreç içerisinde parti yönetimini de kendine benzetti.

Körle yatan şaşı kalkar benzetmesindeki gibi.

Bu da yetmedi, parti tabanını da kendi gibi dizayn etme işgüzarlığına yöneldi ama bunun işe yaramadığı anlayana kadar “atı alan Üsküdar’ı geçti.

Eylülün ilk haftasında yapılacak kurultay, eski delegelerle yapılacağı ve lider egemen bir yapı oluştuğu için, yeni bir genel başkan ihtimali yok görünüyor.

Kaldı ki; CHP nin sorunu yeni bir genel başkan değil ki!

Adı geçen genel başkan adaylarından hangisi; değişimden, yenilenmeden, yeni CHP den yana?  Tesadüfen CHP de yer almış bu kadrolarla, bu zihniyetle kim genel başkan olursa olsun değişen bir şey olmayacak ve CHP yine kendi öz gücüne güvenmek yerine rakibinin yapacağı hatalardan medet uman, askeri vesayet yerine şimdi de bürokratik vesayetten, pensilvanya’dan, İstanbul sermayesinden destek arayan bir parti olmaya devam edecektir.

Ne yazık ki, şu anda muhalefet adına ortaya çıkanlar da ideolojik ya da politik bir farklılığın sonucu değil, ikbal kavgasının ürünü olarak mücadele yürütüyorlar.

Parti içi demokrasiyi benimseyememiş, ideolojik kodları değişmiş, politik doğrultusu belirsiz, başkan ve adamları tarafından yönetilen bir partide ne il başkanlarının, ne de milletvekillerinin bu güce açıktan karşı durabilmeleri kolay bir iş değil.

Bunun farkında olan siyaset baronları da sahte kabadayılık yaparak “hodri meydan” diyebiliyorlar.

Mevcut yöneticiler ya da onların yerine gelmek isteyenler; çözüm sürecine yönelik tavırları nedir? Yeni bir muhalefet tarzı olarak ne öneriyorlar? Yeni anayasa konusunda ne düşünüyorlar? Sosyal demokrasinin evrensel ilkeleri; barış, demokrasi, özgürlük ve haklar mücadelesine yönelik nasıl bir pozisyon alacaklar?

Bilen varsa beri gelsin!

Türkiye artık eski Türkiye değil. Bu ülkede yaşayan yurttaşlar da size mecbur değiller.

Ya! Adam gibi bir muhalefet anlayışını bu partiye yerleştirecek adımları atarsınız, ya da siyaset çöplüğünde yok olur gidersiniz. Ülkeyi soğuk savaş dönemlerinin korku senaryolarıyla yönetmek isteyenlere artık halkımız inanmıyor.

Kendinizi bu ülkenin tek ve mutlak sahibi görmekten, halkı küçümsemekten, kibirli, üstenci tavırlarınızdan vazgeçmek zorundasınız.

Eşit yurttaşlık temelinde, muhafazakârlarla, kürtlerle, alevilerle, ermenilerle, bu coğrafyada yaşayan herkesimle barış içinde, bir arada yaşamayı öğreneceksiniz.

Bu ülkenin eşit yurttaşları; kendi gibi düşünmeyen, kendisi gibi giyinmeyen, yaşamayan, herkesi düşman gören, yok sayan, aşağılayanlara karşı artık dik durmasını öğrendi.

Yeni bir Türkiye de yeni bir anayasa, yeni siyaset açılımları ve yeni bir muhalefet anlayışıdır istenen, bu anlamda şunu diyebilirim; partilerin genel başkanlarını değiştirerek değişim olmuyor.

    Saygılarımla.

Yazarın Yazıları