Saadettin KILIÇ
  • 24/04/2020 Son günceleme: 24/04/2020 15:13
  • 4.255

Bu tümceyi yabancı bir filmde duymuş, geride bıraktığımız son yerel ve genel seçimlerde hiçbir karşılık talep etmeden CHP’nin kullanımına sunmuştum.

Onlar da sanki böyle bir öneri almamışlar gibi önce görmezden, duymazdan, bilmezden gelmiş fakat bir süre sonra Muharrem İnce bu sloganı kendi bulmuş gibi “ZAFER HAZIRLIKTIR” olarak eksik kullanmıştır.

Daha önceki yerel seçimlerde de İstanbul Büyükşehir adayı olan Mustafa Sarıgül’e de “YÜZDE YÜZ, GÜLEN YÜZ”  sloganını göndermiştim o’da önce görmezden, duymazdan, bilmezden gelmiş basılı afişlerde kullanmamıştı ama seçim arifesinde Beykoz İlçesine geldiğinde yüzlerce kişinin önünde“ YÜZDE YÜZ, GÜLEN YÜZ” için geliyoruz demişti... Klasik CHP halleri işte…

Sosyal medyada da yayınlanan İstanbul Ekonomi Araştırma’nın Nisan Ayında yaptığı araştırmaya göre Ana Muhalefet cephesinde değişen bir şey yok, oy oranları yine klasik seviyede. Yüzde 21,1…

Babadan oğula, oğuldan toruna geçen CHP seçkinlerinin hiç değişmeyen oyları mıdır acaba bunlar?

18 yıldır ülkemizde binlerce kez yer yerinden oynadı ama ana muhalefetin oyları hala yüzde yirmilerde olduğu yerde dolanıyor… Neden acaba?

Bu konuda pek çok farklı görüşler ileri sürülebilir tabi, fakat şahsi fikrim CHP yönetimlerinde bulunanlar gerçekten ya halkımızı iyi tanımıyor, ya da zayıfken adalet, yönetimdeyken asalet taslayarak çok büyük bir kitleyi taammüden dışlıyorlar.

Türkiye’nin biriken sorunlarını çözmeye aday bir partinin böyle bir hakkı olabilir mi?

Sanki siyasi bir kitle partisi değil de Lions, Rotary Kulübü gibi kendilerinin belirlediği seçkinlikte olmayanları partiden uzak tutmaları akıl ve mantıkla açıklanabilir bir durum olabilir mi?

İyi Parti de CHP’ ile aynı yolda; örneğin Devlet Bahçeli müthiş bir U dönüşü ile tüm tabanını kaybetmesi normalken hala yüzde 12 oy ile yüzde 9,5 olan birinci derecede rakibi Meral Akşener’e 3,5 puanlık fark atmış durumda…

HDP ise lideri ceza evinde olmasına ve tüm olumsuzluklara karşın yüzde 11 oy oranıyla bilinçli seçmenlerini başarıyla korumaya devam ediyor...

Bilindiği gibi demokrasi bir deyimdir, içi; her ülkenin demografik özellikleriyle dolar.

Polis, Doktor, Siyasetçi ve benzeri mesleklerin adları da bir deyimdir.

Bu deyimlerin de içi tıpkı demokrasi gibi her ülkenin demografik özellikleriyle oluşur.

Ve bizim demokrasimiz de son 18 yıldır toplumun yüzde elliye yakınının desteklediği bir demografik yapıyla doldurulmuştur...

Yanlı veya tarafsız araştırma şirketleri tarafından yapılan son anketler gösteriyor ki; 18 yıldır pek çok badireler atlatan, "ATEŞTEN GÖMLEK" giyen iktidar partisi Ak Partinin oyları; bunca yaşanan tüm olumsuz eleştiri veya suçlamalara rağmen yüzde 35 ve MHP desteğiyle yüzde 47’lerdedir.

Bu gerçekten 18 yıldır iktidarda olan bir siyasi parti için azımsanamaz bir destek demektir.

Yok, efendim, yanlı medya, iş dünyası vs, vs;  sayesinde oluyor bütün bunlar, öyle ya da böyle oluyor ama sonuç bu…

Ayrıca unutulmamalı ki; bugünkü iktidarının kemik tabanı çok uzun yıllar yüzde 4-8 arası oylarda dolaşarak bu noktaya gelmişlerdir. O zaman ki iktidarlar da medya, iş dünyası vs, vs etmenler her zaman bu görüşe zıt olan oluşumlardı.

Yazılı ve görsel medyada kendilerini ifade etme şansları pek bulamazlardı…

Ama 18 yıldır öylesine bir güce ulaştılar ki; belki de bu kadar hızlı ve radikal kararlar alıp, uygulayan başka bir parti yoktur bugünkü dünyada.

Bu iyi mi, kötü mü?

Aslında yüzde yüz iyi, yüzde yüz kötü yoktur ki!

Demek ki, hem iyi, hem de kötüdür…

İyiler ödül, kötüler ise Batı Dünyasından en az 200 yıl geri kalan bir ülkenin ödediği bedeldir.

Ama nasıl başarılmışsa, demek ki başaranlardan öğrenilecek çok şeyler var demektir.

Örnek mi?

ALGİDA Dondurmaları, Türkiye Pazarına çıkmadan önce tam iki yıl boyunca Edirne'den Kars'a, Artvin'den, Adana'ya nerede bir dondurma üretimi ve damak tadı varsa hepsini yerinde inceledikten sonra pazara çıkmıştır.

Siyasetle dondurmanın ne alakası mı var?

1994 Yerel Seçimlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Adayı Recep Tayyip Erdoğan da seçimlere birkaç gün kala bir televizyon programında diğer iki güçlü aday İlhan Kesici ve Zülfü Livaneli ile küçük bir tartışmaya girmişti.

Sözünü kesmek isteyen İlhan Kesici ve Zülfü Livaneli’ye elindeki dosyaları göstererek "bir dakika beyler ben buraya dersimi çalışarak geldim, müsaade ederseniz sorunlara nasıl çözüm bulacağımızı bu dosyalardan aktarmak istiyorum" demişti. Ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazandıktan sonra, önce Başbakan sonra da Cumhurbaşkanı oldu.

O toplantıda İlhan Kesici ve Zülfü Livaneli bu hazırlığı bilmedikleri veya beklemedikleri için gülümseyerek susmuş ve Recep Tayyip Erdoğan'ın tek, tek ve çok net anlattığı dosyalardaki programını milyonlarca izleyici gibi onlar da dinlemişti.

İşte o zaman ki İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Adayı o gün temsil ettiği dünya görüşüne ne kadar hazırlıklı idiyse, inanınız bugün bulunduğu CUMHURBAŞKANLIĞI SORUMLULUĞUNU DA 18 yıldır benzer hazırlıklar içinde sürdürüyor. Üstelik olağan üstü bir deney ve olağan üstü bir enerjiyle.

Bence, içinde yaşadığımız bu internet çağında tüm siyasiler standartlarını ve hizmet yarışını samimiyetle her manada en üst noktalara taşımak istiyorlarsa böylesine sıra dışı başarılar elde etmiş bir siyasetçiye saygı duymayı asla ihmal etmemelidir. (dünya görüşü ve icraatlarını onaylamasalar bile)

Beğenirsiniz, beğenmezsiniz, oy verirsiniz, vermezsiniz ama bu gerçeği görmezlikten gelirseniz sittin sene en iyi ihtimalle yüzde 20’lerde gezersiniz…

Çünkü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hala ve her zaman çok iyi biliyor ki; "ZAFER HAZIRLIK SEVER". 

Peki, diğer muhalif siyasi partilerde dostlar alışverişte görsün rutin çalışmaları dışında hatta daha üst noktada bir hazırlıkları var mıdır sizce?

Ben yarım asırdan fazladır ve hala hiç göremedim de!

Yazarın Yazıları
Yorumlar (0 Yorum)

Bu içeriğe yorum yapılmadı, yorum yapmak ister misin?

Yorum Yaz