Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK

Yüzde 60-65 evet, neden 51,4’e düştü?

Her zaman seçim tahminlerinde %99 isabet eden A&G arge şirketini bile, bu seçimdeki %61,5 tahminiyle ters köşeye yatıran bu sonuç, acaba niçin yaşandı?

Akl-ı selim herkes tarafından“90 Senede yapılamayan hizmetlerin çok fazlasını, 14 seneye sığdırabilen böyle bir iktidara bu kısıtlı oy,bir nankörlük değil midir?”..Diye hayıflanmaya başlanmıştı. Ben de bu nankörce sonucun sebebiniçok merak etmiştim. Bu konuda yaptığım ciddi araştırmalarımı, konu uzmanlarıyla yaptığım görüşmelerimi, ben tatmin oluncaya kadar devam ettirdim. Çok ilginç sebepler ayan beyan ortaya çıktığı için, basit örneklerle sizlerle paylaşmak istedim. Umarım objektif düşünen herkes, takdirle karşılayacaktır…

Evet, bu düşüşün gerçekten de çok önemli sebepleri varmış meğer. Şöyle ki:

  1. Yarım asır öncesine kadar FACİT markalı hesap makineleri çok revaçtaydı. Fabrikaların ve büyük şirketlerin muhasebe bölümlerinde, bu hesap makinelerinden yüzlerce, belki de binlerce kullanılıyordu.

Sadece dört işlem yapabilen bu hantal makineler, iki el ile kullanılıyor,sağ el ile hem yaylı rakam tuşlarına basıyorsunuz, hem da sağ taraftaki kolu, işlemin gerektirdiği kadar çeviriyorsunuz. Sol el ile ise kadrandaki haneleri, gerektiği kadar sağa-sola kaydırıyordunuz. Muhasebe elemanlarının tamamı bu makinelere o kadar çok alışmışlardı ki, âdeta bu makineleri kapalı gözle bile kullanırken, bilmeyenlere karşı hava bile atıyorlardı.

Nihayet teknoloji öyle gelişti ki, sadece 4 işlem değil,her türlü hesapları kolayca ve hızlıbiçimde yapabilen, bilgisayar sistemli, üstelik de tek elle kullanılan bu günkü hesap makineleri icat edildi. Şirketler hiçbir masraftan kaçınmadan, tüm muhasebe birimlerine bu makinelerden satın alarak, ilgililere teslim ettiler.

Ancak takdir görmesi gereken patronlar veya müdürler, “biz eski makinelerimizi isteriz” gibi tepkilerle, hatta boykotlarla karşılaştılar.

  • Yani; elemanlar, yeniliklerin güzelliklerinihenüz kavrayamadıkları için, alışageldikleri iptidailikleri ve o hantal makineleri geri istiyorlardı.

Bu konuda “matbaa makinaları çıktıktan sonra, elle yazıcıların işsiz kalma korkusuyla isyan etmeleri gibi” böyle çok örnekler gösterilebilir.

Yani;insanlar fıtraten, alışageldiklerini kolay kolay terk edemedikleri gibi, yenilikleri iyice anlayıncaya kadar da kabul edemiyorlar ve reddediyorlar.

Aynen bunun gibi; bir asra yakın bir zamandan beri onlarca, hatta yüzlerce tökezlemelere, darbelere, %100 enflasyonlara, krizlere ve iflâslara rağmen alışılagelen parlamenter sistem yerine, bilgisayar sistemleri gibi işleri ve kalkınmaları hızlandıracak, hatta hataları ve problemleri minimize edecek olan yeni sisteme,halkın bir kısmı tereddütle baktı. Her ne kadar izah edilmeye çalışıldıysa da, yukarıdaki örneklerdeki gibi,demene imkânı bile bulamadılar. Üstelik de muhalefetin kasıtlı bir şekilde yalan-yanlış örneklemeleriyle, yanıltmalarıyla, hatta iftiralarıyla, bu halkın %10-15’inin kafaları karıştırıldı.Bu bîiiir…

  1. Kolayca anlaşılabilmesi için, ilginç bir örnek daha arz edeyim:

Neredeyse herkesin elinde bir cep telefonu var. Kasıtlı olarak ünlü bir marka hakkında; “falan marka cep telefonlarına bir çip yerleştirilmiş, her konuşmanız kaydedilip, şantaj olarak kullanılacak, hapislerde çürüyebilirsiniz” diye yaygara çıkarılsa.O marka telefona olan rağbet, “neme lâzım” denilerek, en azından %25-30 azalacaktır, değil mi?

İşte aynen bunun gibi; ülkemizdeki parlamenter sistemdeki tüm tökezlemeleri ortadan kaldırıp, her yönden refah ve huzura vesile olacak yeni sistem için, akla hayale gelmeyen kasıtlı yaygaralar ayyuka çıkarıldı.

Meselâ “tek adam isterse; muhtarlıklar kaldırılacak, lokantalar kapanacak, isterse taksiler, minibüsler iptal edilebilecek, nereye gittiğini bilmediğiniz bir otobüse biner misiniz? Vb.” gibi her türlü zırvalamalar da yukarıdaki tereddütleri arttırdığı için, bazı vatandaşların kafalarını bulandırdı. “Yahu, kör-topal da olsa, yüzlerce aksaklıklara rağmen eski sistem devam etsin, tam emin olamadığım maceralara gerek yok” düşüncesiyle, (aynen o FACİT makineleri olayı gibi) bu halkın %10-15’i temkinli olmak düşüncesiyleHÂYIR oyu kullandı.

Oysa bu yaygaralar ve zırvalamalartamamen demagojik ve çocukça idi ki, aynen “bende de, sizde de veya her masum kişide var olan adam öldürme potansiyeli” gerekçe gösterilerek, bizi mahkûm etmek gibi zırvalamaktı. Hepimizde adam öldürme potansiyeli var olduğu halde, kim “hadi o potansiyeli kullanayım” diyebilir ki?…

Hangi bir başkan, o potansiyelini kendisine ve halkına zarar verecek biçimde kullanabilir?…

Peki, bütün bu yanılgılara rağmen, bundan sonra ne olacak?…

Bu sorunun cevabı artık çok açık, net ve çok kolaydır.

Bu önümüzdeki iki küsur sene içinde, 16 Nisanda yanıltılmış olan o %10-15 civarındaki masum halk, uygulanan bazı maddelerin uygulamasının avantajlarını gördükçe ve diğer maddelerin de daha iyi açıklanmasıyla ‘tereddüde hiç gerek olmadığını’iyice idrak edecek. Bir de arkasına bakıp; “yahu, ben din düşmanlarıyla, ülkemin İÇ ve DIŞ düşmanlarıyla, HDPKK, FETÖ vb. gibi terör örgütleriyle aynı oyu nasıl kullanmışım?”..diye, nefis muhasebesi yapacak. “Zalimlere ASLA meyletme, sempati bile duyma!”(Hûd/113.)âyetini hatırlayacak. Bu pişmanlıklarla, çok daha sağlıklı ve isabetli karar verme şuurunu kazanacaktır…

Üstelik de ülkemizin güzelliklerine ağız şapırdatan tüm şer güçlerin ve 1923’te Lozan’da 100 seneliğine GASP ettiklerini, 2023’te geri vermek istemeyen müttefik ülkelerin tamamının, hatta CHP ve HDPKK, hatta FETÖ ve diğer tüm TERÖR örgütlerinin, alenen ve ölesiye“HÂYIR”için seferber olmaları ve çıkan sonucu da tanımamaları;yeni sistemin ülkemiz için çok faydalı olacağını göstermiyor mu?Yani, onlar karşı çıkıyor ise, ülkemin menfaatinedir…

NETİCE: Her şeye rağmen KERVAN YÜRÜYECEKTİR. 2019 Seçimlerine kadar yeni sistemin avantajları da halkın çoğunluğu tarafından da idrak edilecek. 2019’da da %70’in üzerinde bir tercih ile ülkemiz için ‘çok dahaavantajlı olan BAŞKANLIK sistemi’başlayacaktır, İnşaallah…

A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…

YORUMLAR

6 adet yorum var

  1. Sayın Yazar;
    Tarafı olduğunuz AKP referandum süresince HAYIR oyu kullanacaklara : anarşist, dinsiz , fetöcü, pkk’lı dedi.. Üzülerek görüyorum ki: sizde hayır oyu kullananlara: ”ben din düşmanlarıyla, ülkemin İÇ ve DIŞ düşmanlarıyla, HDP, PKK vb gibi terör örgütleriyle aynı oyu nasıl kullanmışım? diye nefis muhasebesi yapacaklarını /yapmaları gerektiğini belirtmişsiniz.. Tüm devlet olanaklarının AKP lehine hukuksuzca ve adeletsizce kullanılması, tüm medianın radyosuyla televizyonuyla gazeteleriyle EVET adına çok açık propaganda yapmasına , HAYIR cılara hiç bir olanak tanınmamasına rağmen ; %49’a yakın HAYIR oyu verenleri : din düşmanlarıyla, ülkenin dış düşmanlarıyla aynı kefeye koymanızı okuyucuların vicdanına bırakıyorum.. Bu ne menem din düşmanlığıdır ki: halkın %49’a yakını bu gerçek olmayan din düşmanı iftirasıyla yaftalanmaktadır.. Dinini politikaya alet etmeyen , gerçek Müslümanlar , ülkesini seven tüm kişilerin HAYIR olarak verdikleri oy; aynen EVET oyu veren halkın oyları kadar kutsaldır.. Saygılarımla

  2. Sn. Mehmet Cem kardeşimiz, bu önemli konuya tamamen DAR ÇERÇEVEDEN veya sözcü, cumhuriyet, ulusal gözlükleriyle bakmış olmalı ki, çok net görülmesi gereken GERÇEKLERİ bile maalesef ıskalamış. Şimdi Lütfen DİKKAT: 30000 masum kadın ve çocukları canice öldüren PKK ve diğer terör örgütleri DİN DÜŞMANI değil mi? ZÂLİM değiller mi? Bunlar ölesiye HÂYIR için çalışmadılar mı?…
    15 Temmuzda 241 masum vatandaşımızı tankların altında parçalatan, 3000’e yakın vatandaşımızı sakat bırakan, TBMM’ini ve birçok devlet malını bombalatan FETÖ, ZÂLİM değil mi? Bunlar ölesiye HÂYIR için çalışmadılar mı?…
    Fransa, İng. Hollanda, İsrail, İsviçre vs. ülkeler İslâm düşmanı değil mi? Bunlar da ölesiye HÂYIR için çalışmadılar mı?… Ülkemizin güzelliklerine ağız şapırdatan, 1923’te binbir hilelerle 100 yıllığına gasp edilen haklarımızı 2023’te geri vermemek için ülkemizin büyümesini, kalkınmasını istemeyen, güçsüz kalması için her türlü hamlelerimizi engellemeye çalışan ülkeler ZALİM değiller mi? Bunlar da ölesiye HÂYIR için çalışmadılar mı?…
    Bu gerçekler karşısında kim ‘şuurlu bir şekilde’ onların istekleri doğrultuda HÂYIR oyu verebilir ki?…

  3. >>DEVAMI…>>> ..Aynen onların istekleri doğrultuda HÂYIR oyu veren, onların zulümlerine meyletmiş olmazlar mı? Oysa Yüce Rabbimiz Hûd Sûresi 113.’te “ZÂLİMLERE ASLA MEYLETMEYİN. SEMPATİ BİLE DUYMAYIN” diye emretmiyor mu? Kendilerini akıllı ve zeki zannedip, bu kadar açık-seçik gerçekleri anlamamak için kendisini zorlayanlara YAZIKLAR OLSUN… Daha ne diyelim, Allah cc ferâset versin, ÂMÎN…
    NOT: İnançsız olup, din ve ülke düşmanı mihraklardan nemalanan ve HÂYIR diyenlere hiçbir sözümüz yok. Onlar inançsızlıklarının gereğini yapıyorlar ve haklıdırlar. İman ve Küfür mücadelesi kıyamete kadar devam edecek. Sözümüz, sadece MÜ’MİN olduğunu söyleyip, aksiyle hareket edenleredir…
    Onlar da köşe yazısında arz edildiği gibi çok pişman olup, TÖVBE edeceklerdir. Bu duygularla köşe yazısının tekrar ve daha dikkatli okunmasını tavsiye ederiz…

  4. Sayın yazar; sizin düşünceniz dışındaki kişiler: Sözcü ve Cumhuriyet Gazeteleri gözlükleriyle bakan kişiler mi? Yani bu halkın %49’u size göre bu pencereden mi bakıyor? Cevap yazınızda belirttiğiniz üzere: bu %49 ‘a yakın 23-24 milyon kişi, yine sizin ısrarla belirttiğiniz üzere: inançsız olup, din ve ülke düşmanı mihraklardan nemalanan kişiler mi? Siz referandumla neyin halkın huzuruna sunulduğunun farkındamı sınız? Ben size en iyisi: Dostbeykoz yazarlarından : Sn. Avukat Ferda Kazancı Bey’in: sırasıyla: Milli Birliğe Davet, Önce milli birlik, elli yedi yıl öncesinden ve adil yargılanma aklanma adlı yazılarını okumanızı tavsiye ediyorum..Lütfen sizin gibi düşünmeyenleri dinsizlikle suçlamayın, siyaset ve politikaya dini karıştırmayın. Günahtır.. Vebal altında kalmaktır.. Bu vesileyle , şahsınızda tüm okurlara hayırlı cumalar niyaz eder, saygılar sunarım..

  5. Mehmet cem’in DİKKATİNE: “30000 masum kadın ve çocukları canice öldüren PKK ve diğer terör örgütleri DİN DÜŞMANI değil mi? ZÂLİM değiller mi? Bunlar ölesiye HÂYIR için çalışmadılar mı?… 15 Temmuzda 241 masum vatandaşımızı tankların altında parçalatan, 3000’e yakın vatandaşımızı sakat bırakan, TBMM’ini ve birçok devlet malını bombalatan FETÖ, ZÂLİM değil mi? Bunlar ölesiye HÂYIR için çalışmadılar mı?… Fransa, İng. Hollanda, İsrail, İsviçre vs. ülkeler İslâm düşmanı değil mi? Bunlar da ölesiye HÂYIR için çalışmadılar mı?… Bu gerçekler karşısında kim ‘şuurlu bir şekilde’ onların istekleri doğrultuda HÂYIR oyu verebilir ki?… ..Aynen onların istekleri doğrultuda HÂYIR oyu veren, onların zulümlerine meyletmiş olmazlar mı? Oysa Yüce Rabbimiz Hûd Sûresi 113.’te “ZÂLİMLERE ASLA MEYLETMEYİN. SEMPATİ BİLE DUYMAYIN” diye emretmiyor mu? …” ..gibi açıklamalara rağmen, HÂLÂ “%49’LARA yakın 23-24 milyon kişi, yine sizin ısrarla belirttiğiniz üzere: TAMAMININ inançsız olduğu, …” anlamını çıkarıyor ise konu üzerinde tamamen saplantılı olduğu anlaşılır. Yani allâme-i cihan gelse ceme aksini söylese, M.C. yine aynı anlamı çıkaracaktır. >>DEVAMI>>

  6. Abdullah r.ö.06.05.2017 21:49:44

    ..>>DEVAM>>> ..Aynı yazıyı sadece Dostbeykozda 1700 küsur kişi, diğer portallerde toplam 10 000 kişiden TEK BİR KİŞİ DAHA M.C. gibi bir ANLAMI ÇIKARMAMIŞ. Sadece, “şuur sahibi ve ehli iman kişilerin, o TERÖR ÖRGÜTLERİ GİBİ OY VERMELERİNİN, VİCDANEN KENDİLERİNİ SORGULAMARI tavsiyesini anlamışlar.” Yani doğrusunu anlamışlar… Olsun, M.C.’in de hâlâ anlayamadığı konuda ısrarı ve inadı kendisini bağlar. Katkılarından dolayı da teşekkürler. ÖMÜR ÇOK KISA, ÂHİRETTE HER ŞEY ÇOK DAHA NET ANLAŞILACAK. BİZ MÜSTERİHİZ… Vesselâm…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER