Recep ÖNCEL
  • 07/12/2022 Son günceleme: 07/12/2022 11:35
  • 3.601

Star Gazetesinin düzenlediği 9. Necip Fazıl Ödülleri töreni yapıldı. Etkinlik AKM’de ‘Yük Kimin Omzunda’ temasıyla düzenlendi.

Programda Star Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Nuh Albayrak bir konuşma yaptı. ‘Selim akıl sahipleri yükü nimet bilir’ dedi.

Mehmet Can Doğan, Ayşegül Genç, Mustafa Özel, Elif Genç, Can Acer, Elçin Efendiyev, İlhami Atalay ödül aldılar.

Kültür Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, ‘Necip Fazıl kendi ülkesinde parya olmayı reddetti’ diyerek, rahmetli üstadın mücadelesini hatırlattı.

Ve Başkan Recep Tayyip Erdoğan, ‘Üstat küllerin en yoğun olduğu dönemde, közü canlı tutarak şahlanışa zemin hazırladı’ dedi.

Üstadın hayatına baktığımız zaman, ‘bir yük, bir de hayal’ görmek mümkündür.

Gerçekten, rahmetli Necip Fazıl ‘İslam Davasının Yükünü’  taşımıştır.

Ve ‘İslam Zaferini Hayal’ etmiştir.

Kimsenin konuşmaya cesaret edemediği zamanlarda, O sürekli olarak bu davayı savunmuştur.

Ömrünün yarısı hapishanede geçmiştir.

Hâkimlerin, ‘senden bıktık’ demeleri üzerine, Necip Fazıl bey, ‘siz hancı ben yolcu’ ifadeleriyle karşılık vermiştir.

Bir seferinde, o günkü sol zihniyeti ve temsilcilerini maymuna benzetmesi neticesinde hakkında dava açılmış. Necip Fazıl mahkemeye çıkmış. Hâkimin sorusu üzerine, Üstat, ‘hâkim bey ben bu mahkemeden korkmuyorum, yarın İlahi Mahkeme’de bana bu adamları maymuna benzetmişsin suali karşısında, maymuna ne cevap vereceğim onu düşüyorum’ diye cevap vermiştir.

Üstat, kendine hakaret eden bir gazeteye telefon açar.

Telefonda sekreter sorar, ‘kimsiniz?’

Necip Fazıl, ‘ben üstat’ diye cevap verir.

Karşıdaki kişi, ‘hangi üstat’ der.

Bunun üzerine Necip Fazıl, ‘ulan Türkiye’ de kaç tane üstat var’ diye söyler.

Üstat bir ara dağınık bir hayat yaşar. Sonra o hayatından tövbe eder ve ‘ben o dönemde yazdıklarımı lağıma attım’ şeklinde beyan eder.

O günkü gazetelerden birisi,  daha önceki yazmış olduğu şiirleri neşreder.

 Bunun üzerine, Üstat gazeteye telefonu açarak,  ‘bre lağım fareleri, ben o şiirleri lağıma atmıştım, nasıl buldunuz’ diye konuşur.

Esseyyid Abdülhakim Arvasi Hazretlerine, Necip Fazıl’dan bahsederler. O’da üstadın getirilmesini arzu eder.

Necip Fazıl Hazreti tanıdıktan sonra daha farklı bir hale gelir.

‘’Sonsuzluk kervanı peşinizde ben, üçayakla koşan topal köpeğim’ diyerek hocasına muhabbetini ifade eder.

Neticede Allah ve Rasulullah yolunda cesur bir hizmet eri olur.

Yazılar yazar, konferanslar verir.

Mücadele eder.

Haksızlıklara karşı durur.

Bu davanın çilesini çeker.

Günümüzde eserleri edebiyat şaheseri olarak herkes tarafından takdir edilmektedir.

Üstadın ‘Zindandan Mehmed’e’ şiirinden bazı bölümler aktarmak istiyorum;

Zindan iki hece, Mehmed’im lafta!

Baba katiliyle, baban bir safta!

Bir de geri adam, boynunda yafta.

Halimi düşünüp, yanma Mehmed’im!

Kavuşmak mı? Belki… Daha ölmedim!

Dua, dua, eller karıncalanmış;

Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış,

Gözyaşı bir tarla,  hep yoncalanmış...

Bir soluk, bir tütsü, bir uçan buğu,

İplik ki incecik, örer boşluğu.

Mehmed’im, sevinin başlar yüksekte!

Ölsek de sevinin, eve dönsek de!

Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!

Yarın elbet bizim, elbet bizimdir!

Gün doğmuş gün batmış, ebed bizimdir!

 

Yine Sakarya Türküsünden kısa bir bölüm;

İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya;

Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.

İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal,

Hamallık ki sonunda ne rütbe var, ne de mal,

Mermerlerin nabzında, hala çarpar mı tekbir?

Bulur mu deli rüzgâr, o sedayı Allah bir!

Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz,

Sen kıvrıl ben gideyim, son Peygamber Kılavuz!

Yol O’nun, varlık O’nun gerisi hep angarya,

Yüz üstü çok süründün, ayağa kalk Sakarya!

Vasiyet şiirinde;

‘Son gün olmasın dostum çelengim, top arabam

Alıp götürsün beni, tam dört inanmış adam’ der.

Ve ‘Beni de Allah ve Resul aşkının yanık bir örneği ve ardından bir takım sesler bırakmış divanesi olarak arada bir hatırlayınız’ diyerek veda eder.

Rahmetli Necip Fazıl bey’i anarken,

Önce ruhuna, Fatiha okumanızı istiyoruz.

Star Gazetesi ve kıymetli Nuh bey’e bu organizasyondan dolayı teşekkür ediyor, ödül alanları tebrik ediyoruz.

Günümüzde, bu yükü omuzlayan Sayın Erdoğan’ın ifade ettiği gibi ‘durmak yok yola devam’ derken, Üstadın mücadelesi, ufku ve hayallerini gerçekleştirecek bir vizyonla, Türkiye Yüzyılı için gayret gerektiğini belirtiyoruz.

 

Yazarın Yazıları