Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK

Yılbaşına, yılsonuna değil, yolun sonuna odaklan

Yine; yeni bir yıla girerken, Müslümanlar olarak “Yüce Rabbimizin bizleri yeni bir seneye kavuşturduğuna” maalesef sevinemiyoruz.

Çünkü çevremizdeki insanlığın ve özellikle de Müslümanların çoğunluğunun, cehaletten Yılbaşı eksenli acı bir gafletin içinde olduğunu üzülerek izliyoruz. Üstelikte bunca PANDEMİ sınavlarına ve peş peşe gelen depremlere, sellere, afetlere, savaşlara, zalimce işgallere ve soykırımlara rağmen…

Yüce dinimizin “Kim bir kavme (topluluğa) benzemeye çalışırsa o, onlardandır" (Yani, öyle muamele ve öyle azap görecek) tehdidini bildiğimiz için, böylesine gafletlere düşen kardeşlerimiz adına üzülüyoruz.

Dilimizin döndüğünce ve yazılarımızın ulaştığınca, bu acı akıbetten tek bir kişiyi bile kurtarabilmenin hasretini ve sancılarını çekiyoruz.

Hristiyan âleminin çoğunluğu tarafından bile “hayalî” ve bir nevi “BİD’AT” kabul edilen ve eleştirilen, bugünkü gayrimeşru Yılbaşı kutlamalarıyla; halkımız uyutulmakta ve cemiyet hayatımız ciddi yaralar almaktadır.

Hatta kesinlikle HARAM olan PİYANGO kumarının Eminönü’ndeki kuyruğunun, Yeni Cami meydanında yüzlerce metre uzadığını ve kuyruktaki takkeli, sarıklı, sakallı ve başörtülülerin bile bulunmalarını, üzülerek ve o zavallılara acıyarak izliyoruz…

Bir yılbaşı gecesinde; tüketilen içkiler, oynanan kumarlar, çılgınca düzenlenen gayrimeşru eğlenceler, yemek, çerez vs. israfı, çam süslemesi ve kesilen hindilere ödenen paralarla, bunların yerine ne gibi faydalı hizmetlerin yapılabileceğinin hesabı yapılmalıdır.

“Hayat boşluk kabul etmez” prensibi varken, Dini eğitimimizde; gerçekte var olan ve senede bir de değil, her gün “sırtındaki erzak yükleriyle kapı kapı dolaşan Halife Hz. Ömer’i evlâtlarımıza okullarımızda öğretmedik! Bediüzzaman Hz.’ni ve diğer İslâm büyüklerini” tanıtmadık. Elbette bunun için, bu boşluklara Noel gibi hayal ürünlerinin doldurulduğunu görmekteyiz.

Bu konuda daha fazla bilgi bile israf olacağından, biz Müslümanın yıl başısına bakalım:

İslâm âleminin yılbaşısı “Hicret Olayı” kabul edilmiş olup, Muharrem ayının 1. Günüdür. Ancak; ülkemiz Müslüman’ının büyük bir kısmı, maalesef bunun bile gafleti içindedir. Milâdî yılbaşına gösterdiği ilgiyi, kendi yılbaşısına maalesef göstermiyor…

Yılbaşına ulaştırılanlar olarak bizler; ömür sermayemizden koskoca bir senenin, hatta hangi yaştaysak yaşadığımız yılların (günahlarımızla-sevaplarımızla) geride kaldığının ve bir daha dönülemeyeceğinin idraki içinde, manevi muhasebelerimizi yapmalıyız.

Günahlarımız için ciddi tövbeler etmeliyiz. Bizleri yepyeni bir seneye ulaştıran Yüce Rabbimize Hamd, senâ ve şükürler etmeliyiz.

Bu dünyadan asla sağ çıkılmadığının bilinci içinde, bizden önce zorunlu sevk edilenlerin kabirlerine bakarak, nice pişmanlık feryatlarıyla inlediklerini düşünmeliyiz.

Dünyanın en doğru sözlüsü Hz. Muhammed SAV, “ölüp de pişman olmayacak hiçbir kimse yoktur” buyurmasının hikmetini ve sebebini düşünmeliyiz.

“-O pişmanlık nedir yâ Rasûlâllah?” diye sorulduğunda Efendimiz SAV:

“–(Ölen), kötü bir kişi ise kötülükten vazgeçerek hâlini ıslah etmediğine bin pişman olacaktır. Eğer Muhsin (ihsan sahibi, sâlih) bir kişi ise bu hâlini daha fazla arttıramamış olduğuna da çok pişman olacak” cevabını verdiler. (Tirmizî, Zühd, 59/2403)

Dolayısıyla, ciddi tövbeler ederek hâlimizi ıslah etmek için de, Salih ameller işlemek için de, gün bugündür, fırsat bu fırsattır. Özellikle de bu günlerde geçmiş bir yılın muhasebesini yaparken ve bizden çok küçük yaşta vefat edenleri düşünerek, bu fırsatların bizlere tanındığına sonsuz şükürler etmeliyiz ve çok iyi değerlendirmeliyiz.

Çünkü Hz. Ali’nin (RA) ifadesiyle: “Bugün güzel ameller işleme günüdür, hesap yoktur. Yarın ise hesap vardır, amel işleme imkânı ve tekrar geri dönme asla yoktur.”

Yeni girdiğimiz bu yılda, daha bilinçli hareket ederek, Ahiret hayatımıza acaba nasıl daha kazançlı hazırlanabilirim?

Acaba Allah’ın emanet olarak verdiği mal varlığımızı ve organlarımızı, Allah’ın emrinde ve O’nun istediği gibi nasıl çalıştırabilirim?

Şeytanın ve şeytanlaşmış insanların, nefsimizin, menfi medyanın ve muzır çevrenin tuzaklarına, sevdiklerimle birlikte düşmekten nasıl kurtulup, korunabilirim? .düşünceleri, endişeleri ve idraki içinde, önümüze serilen yepyeni bir seneyi ve temiz bir sayfayı, en avantajlı doldurmanın hesaplarını yapmalıyız.

Yılbaşı gecesine, onların sefih âdetlerini asla taklit etmeden, aksine bol bol ibadet etmeliyiz. Bu konudaki bilinçli Dinî, Milli, ahlâkî Kurum ve kuruluşların önderliğinde, toplu programlara katılmalıyız.

Bugün GENÇ bile olsak, ünlü şair Necip Fazıl’ın: 

"Bugünü düşünürüm. Dün geçti, yarın var mı?
Gençliğe de güvenmem. Ölen hep ihtiyar mı?" ihtarını, çok iyi anlamalıyız.

Yine merhum N. Fazıl’ın; “Ya İslam’la yükselir, ya inkârla çürürsün.

Yol mezarda bitmiyor, gittiğinde görürsün.” İkazını da hiç bir zaman aklımızdan çıkarmamalıyız. Vesselâm…

A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER